En Sıcak Konular

"24 ayarda" politik dialoglar!

0 0 0000 00:00 tsi
59. hükümet döneminde argonun yeri başka oldu... 'Ananı da al git ulan', 'üç noktayı uygun gördüğü yere koy', 'Şeyini şey ettiğimin şeyi...' İşte meclis tutanaklarının 'ağzını bozduğu' yerler...

Başta Başbakan Tayyip Erdoğan'la CHP Genel Başkanı Deniz Baykal başta olmak üzere siyasilerin son dönemde kullandığı üslup değme kabadayılara taş çıkaracak nitelikte.

Üsluptaki bozulma Erdoğan'ın başbakanlığının ilk günlerinde başladı. Erdoğan, "Bekâra karı boşamak kolay" gibi ifadelerle başladığı muhalefetle kavgasında "Ananı da al git ulan"la zirve yaptı, Baykal aşağı kalmadı.

Üç nokta için yakası uygun, ama isterse başka yerine...

Küfürlü siyasetin zirve yaptığı 59. hükümet döneminde tarihe düşen bazı polemikler:Maliye Bakanı Kemal Unakıtan hakkındaki gensoru önergesi TBMM'de görüşülürken.

      Erdoğan: Yattınız kalktınız, bakanıma belden aşağı vurmaktan başka bir iş yapmadınız. Oğlundan başladınız, eşinden çıktınız. Bir edep var, adap var ya!.. Müddei, iddiasını ispatla mükelleftir. İddiasını ispatlayamayan... Oraya üç tane nokta koyuyorum...
      Baykal: Üç nokta yakasına bir rozet gibi yapıştı. Ben üç nokta için yakasını uygun gördüm. Ama o uygun görüyorsa, oradan alıp başka bir yerine koysun.Erdoğan, bütçe görüşmelerinde konuşurken, elini sallayan Baykal ve CHP'lilerle diyaloğa girdi:
      Erdoğan: El kol hareketi yapma.. Bir genel başkan el kol hareketiyle konuşmaz, diliyle konuşur. Bunu bil. (..) Ben bütçeyi konuşuyorum ama, biraz sonra o dille de konuşabiliriz! Sayın Baykal diyor ki; 'sanayi çöktü, özel sektör çöktü'.
      Baykal: Bunlar benim sözlerim değil. Sen tercüme ediyorsun. Sana tercüme hakkını ben vermedim. Sen uyduruyorsun..
      Erdoğan: Canım gülüm benim, biraz sabırlı ol, onu da söyleyeceğim. Bak, Mustafa Bey (Özyürek), çok ileri gittin; sana şimdi bir şey söyleyeceğim. 'Zaten bu millet mazoşisttir. Ne kadar eziyet yaparsanız, o kadar 'diyorsun. Bu ne be! Bu millete mazoşist diyecek kadar seviye kaybına uğramıştır; özür dileyeceksin bu milletten, özür!.. Terbiyesiz!..

Küstah derken ayna karşısındaydınız herhalde!

Cumhurbaşkanı Sezer'in MHP' nin yeni yönetimini kabulünden sonra basına nisanda erken genel seçim istediği yansıdı, muhalefet de bunu destekledi:
      Erdoğan: Birileri böyle taleplerde bulunuyormuş. Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır. Hayatında iki koyun gütmemiş olanlar diyorlar ki erken seçim. Size ne yahu?
      Sezer: Kime söylediniz?
      Erdoğan: Muhalefete...
'İki koyun tartışması'na Baykal da karışınca şu atışma yaşandı:
      Baykal: Bu hâlâ başbakan olamamış. Lise münazara ekibinde hatip zannediyor kendisini. Kaba, küstahca bir üslup. Cumhurbaşkanı'na, ana muhalefete yönelik yakışıksız bir üslup.
      Erdoğan: Görüyorum ki, sizler de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına 'adam ol, adam', 'küstah' derken ayna karşısındaydınız herhâlde.. Benim kullandığım ifadeler, deyim olarak, atasözü olarak lügatlerimize geçmiş olan ifadelerdir. Oraya geçmiş ifadelerdir...

Şeyini şeyettimin şeyi!

 TBMM Başkanı Bülent Arınç da, zaman zaman 'düzeyli' tartışmalara katkıda bulunmayı ihmal etmedi. Arınç, Nisan 2004'te düzenlediği basın toplantısında 23 Nisan resepsiyonu davetiyesine eşinin adını neden yazmadığını soran bir gazeteciye "Şeyini şey ettiğimin şeyi! Niye tekrar soruyorsun canım kardeşim" diye çıkıştı. TBMM'de Enerji Bakanlığı bütçesi görüşülürken, Bakan Hilmi Güler'in açtığı seviyeli diyalog da tutanaklara şöyle yansıdı:
      Hilmi Güler: Doğalgaz anlaşmalarıyla ilgili bilgi notunu kitapçık halinde yarın hepinizin kutularına koyacağız.
      CHP: Ne kutusu?
      Hilmi Güler: İsterseniz elinize verelim; arzu ederseniz elinize veririm. (..) Her yıl 4 milyar dolar denize gidiyor beyler, bu sidik yarışından dolayı, affedersiniz...
      ANAP: Bugün ağzınız çok bozuk sayın bakan; kutuya koydun, ele verdin!..
      Hilmi Güler: Peki, şöyle diyelim, idrar yarışı diyelim...
     

Eniştem beni niye öptü?

Son kavga ise Erdoğan'ın kurban bayramında bilbordlara astırdığı 'Kurban olam ayına yıldızına' yazılı ilanlar nedeniyle koptu.
      Erdoğan: Bizim bayrakla ilgili yaklaşımımıza gölge düşürmek isteyen zavallılar, şuursuzlar, nasipsizler var. Derinliği olmayanlara cevap vermem.
      Bahçeli: Bugüne kadar siyasi literatüre kazandırdığı yakışıksız ve argo sözlerle üslup kirliliği konusunda zirveye ulaşan başbakanın siyasi hayatımızda nezaket ve zarafeti temsil etmediği bir gerçektir. Seviye ve irtifa kaybediyor. Bizim kendisine tavsiyemiz, altından kalkamayacağı hezeyanlarda bulunarak haddini aşmamasıdır.
      Baykal: Başbakanın Türk bayrakları önünde, 'kurban olam ayına yıldızına', diye afişleri çok ilgi çekti. Niye? Ağzına yakıştıramadılar. Bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü?
      Erdoğan: Bayram günlerini de şaşırmış. Sayın Baykal belki haberiniz olmayabilir, ama onlar bayram afişi. Okuma yazma bilenler zaten altında kurban bayramını, yeni yılı kutladığımızı görüyor.
      Baykal: Bu afişler bir coğrafyada var, bir başka coğrafyada yok.
      Erdoğan: Sizi fena halde yanıltmışlar. Lütfen bir daha öküz altında buzağı aramadan önce iyice araştırır öyle konuşursun.

Kafası basmıyor

Erdoğan'ın öfkesinden siyaset dışı isimler de nasibini aldı: YÖK Başkanı Teziç'e: (Kafasını göstererek) "Burası basmıyor. Hayatta iki koyun gütmediği ve hayatı yaşamadığı için kavrayamıyor." Erzurumlu çiftçiye: "Yahu bu millet, yatıp kalkıp size mi çalışacak?" Mersinli çiftçiye: "Lan, terbiyesiz. Ananı al da git buradan."
     
'Külhanbeyli kültürü yüzünden'

 Prof. Dr. Emre Kongar, son dönemde siyasi üsluba hâkim olan 'kirlenme'nin nedenini, 'külhanbeyli kültürüne' bağlıyor. Prof. Dr. Kongar, siyasi argonun yükselişini şöyle değerlendiriyor: "Son günlerdeki üslup yozlaşması doğrudan doğruya başbakanın kültüründen, daha doğrusu alt kültüründen, bir başka deyişle külhanbeyliğinden kaynaklanıyor. 'Ananı al da git' deyişinin vurguladığı ve temsil ettiği bir kültür egemen oldu siyasete. Türkiye'yi bugüne kadar yöneten kadrolar hiç bu kadar deneyimsiz, hiç bu kadar kültürsüz ve hiç bu kadar pervasız olmamıştı. Cahil cesur olur derler, bunlar hem Türkiye'yi din eksenine doğru kayan bir toplum haline getirdiler, hem de bunu bütün müsamaha sınırlarını zorlayarak yapıyorlar.Tabii iktidar böyle davranınca muhalefet de dünden hazır. Tırmanma, sertleşme derhal genel toplumsal havaya yansıyor. Zaten bu konuda muhalefetin yapacağı fazla bir şey yok. Bu konuda belirleyici daima iktidardır."

Milliyet



Bu haber 582 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,124 µs