En Sıcak Konular

Gül, Solana'nın pasını niye kaçırdı?

20 Temmuz 2009 09:31 tsi
Gül, Solana'nın pasını niye kaçırdı? Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yanıtı herkesi şaşırttı.

Ceyda Karan / Radikal

Gül, Solana'nın pasını niye kaçırdı?

Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas’ın geçen haftaki Ankara ziyareti, bu yıl başındaki Gazze saldırısı ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘One minute’ çıkışı yüzünden Türkiye-İsrail ilişkilerinin aldığı derin yaraların tümden kapatılmasına vesile oldu.

Nasıl mı? Geçen hafta AB Dış Politika Şefi Javier Solana, İsraillilerle Filistinliler yeni müzakere sürecinde kendi aralarında anlaşma sağlayamazlarsa, BM Güvenlik Konseyi’nin tek taraflı bir karar kabul ederek Filistin devletini tanıması ve böylece çözüm için baskı oluşturması önerisinde bulunmuştu. İşte Abbas’ı ağırlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Solana’nın bu önerisine tıpkı İsrailliler gibi karşı çıkıverdi.
Doğrusu, Avrupalılar, İsrail’e karşı zaman zaman ‘temkinli’ duruş sergilese dahi, Holocaust günahı boyunlarına ya, çözüm için pek suya sabuna dokunmazlar. Hal böyleyken, Solana’nın önerisi son derece ‘sıra dışı’ bir çıkış olarak nitelendirilmeli. Türkiye’nin de bugüne kadar ‘dengeli’ tavır sergilese bile daha ziyade Filistin tezlerine yakınlığı düşünülürse, Gül’ün çıkışını da ‘sıra dışı’ kabul etmek gerekir. İsrail’in aşırı sağcı Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın Solana’nın önerisine derhal sert tepki göstermesi boşuna değil. Gelecekteki olası baskılara karşı tavırlarını ortaya koydu. Eh, Gül’ün de öneriyi dolaylı yoldan reddetmesi, muhtemelen İsrailliler tarafından ‘eski iyi dost’ Türkiye’nin bölgede dengeli politikalara döndüğünün işareti olarak algılanmıştır.

Gül, Abbas’la ortak basın toplantısında, Solana’nın önerisine nasıl baktığı sorusuyla karşılaşınca şu yanıtı verdi: “Türkiye iki devletli çözüm için önemli aktörlerle hareket etmeyi ve gerekeni yapmayı istemektedir. Önemli aktörlerle mutabakat olmadan bir şey yapmanın faydalı olmayacağı kanaatindeyiz, hatta zarar da verebilir.” Gül burada İsrail’e yönelik tek taraflı dayatmaların işe yaramayacağı, hatta sürece zarar vereceği kaygısını yansıtıyor. Haklı bir yanı olabilir.

Gelgelelim yarım yüzyıldır kutsal topraklardaki varlığını işgal topraklarında Yahudi yerleşimleri, onları birbirine bağlayan otoyollar ve güvenlik duvarlarıyla pekiştirirken, Filistinlileri ‘yok sayma/mümkünse gönüllü biçimde sürme’ (İsrail’in bakış açısından ‘Bizim bir karış toprağımız var, onlarınsa yaşayabileceği koca bir Arap coğrafyası’ diye ifade edilir) politikası düşünüldüğünde; İsrail’e baskı unsuru taşımayan herhangi bir girişimin başarı şansını da sorgulamak gerekmez mi?

Malum, ABD Başkanı Barack Obama, dünyadaki Müslümanlara yaranmanın asıl şu Filistinlilerin yarım yüzyılı bulan vaziyetlerine çözümden geçtiğini anlamış görünüyor. Obama, kutsal topraklarda ortalama bir barışa ulaşabilmenin yolunun, en başta İsrail’in ‘toprakta bilfiil hak iddiasının’ temelini oluşturan Yahudi yerleşimlerini genişletme politikasını tersine çevirmek olduğunu da gördü ve bu yönde baskısını eksik etmedi. Gerçi geçen hafta Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın ‘yerleşimler şartını nedense hiç ağzına almayan’ beyanatları bir çark etmenin mevzu bahis olabileceği hissini uyandırıyor. Bekleyip göreceğiz. Obama’nın çözüm için hakikaten adım atmak arzusu taşıyıp taşımadığını, İsrail’e yönelik baskıyı kararlılıklı sürdürürp sürdüremeyeceği belirleyecek.

Karşımızda, kurulduğundan beri Amerikan yönetimlerinin de sayesinde baskı altında kalmaya alışık olmayan bir İsrail var. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun son beyanatı da buna işaret. Netanyahu dün alenen, “Birleşik Kudüs İsrail ve Yahudi halkının bölünmez başkenti. Egemenliğimiz tartışma konusu edilemez. Yahudilere kısıtlama getirilemez. İstediğimiz yere inşaat yaparız” diye çıkıştı. Eh, iyi güzel de, o vakit nasıl olacak da Filistinliler devlet kuracak? Hem sonra, aynı Netanyahu son günlerde tuhaf bir ‘kandırıkçılık’ oyunu oynuyor. Öteden beri Filistinlilerin sınırları belli, egemen bir devlet kurmalarını kabul etmez, bunun yerine ekonomik olarak kalkınmaları ve Batı Şeria’da ‘delik deşik kaşar peyniri’ misali bantustanlarda yaşayıp gitmelerini savunur kendisi. Bugün çıkıp ‘Filistin devletini müzakere edebileceklerini’ söyleyiveriyor. Hani, Obama’nın baskısını savuşturmak için ‘iyi taktik’. Uluslararası kamuoyu da büyüleniyor: ‘Vay be Netanyahu Filistin devletini andı!’. Hakikaten ‘vay be’ de, ‘üzerinde devlet kurabilecekleri toprak parçası olmaksızın nasıl olacak da Netanyahu’nun sözünü ettiği devlet kurulacak’ diye soran yok!

O vakit, Cumhurbaşkanı Gül’ün sözünü ettiği ‘mutabakat olmadan olmaz’ bakış açısının aslında pek işe yarar yanı bulunmadığını düşünüyor insan. Ve elbette Solana’nın BM Güvenlik Konseyi vesilesiyle İsrail üzerinde çözüm baskısı oluşturması önerisi üzerinde düşünülmesi gerektiğini de... Tabii ortada hakikaten iki devletli çözüm arayışında olan birileri kaldıysa!



Bu haber 1,261 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,272 µs