Sadece komplo teorileri mi?

17 Temmuz 2009 08:16 tsi
'Kimse yargı sürecini etkilemeye kalkışmasın, bunlara da eyvallah. Peki bizzat yargının içinden gelen ve yargının işlemesine engel olan, onu tökezletmeye dönük taleplere ne diyeceğiz?'

Nasuhi Güngör / Star

HSYK ve komplo teorileri 

Mel Gibson’ın başrolde kelimenin tam anlamıyla döktürdüğü ‘Komplo Teorisi’ filmini kimbilir kaç kez seyrettim. Özellikle de filmin girişinde taksi şoförü olarak müşterilerine verdiği şok edici mesajları ezberledim desem yeridir.

Meraklısı anlayacaktır. O günden bu yana her diş macununa kuşkuyla baktım!

Bu tür filmlerin, kitapların etkisi bir yana, Türkiye’de olup biteni anlama konusunda en sık başvurduğumuz yöntemlerden birisi, komplo teorileridir.

Kendi payıma hiçbir zaman bu teorilere kapısını kapatanlardan olmadım.

Türkiye’de yaşıyorsanız, etrafınızdaki gelişmeleri sıradan analizlerle açıklamakta zorlanırsınız.

Sözgelimi sokaktaki insana, bu ülkenin en büyük sorunu nedir diye sorduğunuzda alacağınız iki cevaptan birisi ‘terör’ olacaktır.

Üstelik terör başlığı neredeyse bir tek örgüte işaret eder; PKK’ya.

* * *

Bu durumda vatandaş olarak şunları beklemek hakkınızdır.

Ülkenin güvenlik birimleri, adalet mekanizması ve ilgili olan her devlet birimi, terörle mücadele konusunda hasassiyet gösterir. Bu beladan kurtulmak için tüm imkanlarını seferber eder, bu konuda atılan her adıma destek verir.

Normal şartlarda olması gereken budur.

Fakat olup bitene biraz daha yakından baktığınızda tablonun çok farklı olduğunu görürsünüz.

Bu konuyu ele alan onlarca yazı yazdım, bulduğum her zeminde dilim döndüğünce ifade etmeye çalıştım. Bir ‘Kürt Gladio’su olup olmadığını sordum. PKK gibi bir örgütü asıl ayakta tutan etkenin ‘yerli aktörler’ olduğunu söyledim.

Türkiye’nin terörle mücadelesi, aynı zamanda kendi içinde bir güç çatışmasının yansımasıdır.

Sahnedeki adı PKK olan ya da terör şebekesi diye görülen yapıların, sistem içinde ciddi destekleri, hamileri, abileri, görünen-görünmeyen koruyucuları vardır.

Bunları öyle görünmeyen mekanlarda, mahfillerde, karanlık odalarda aramaya gerek yok.

Burnunuzun ucundadırlar.

Görmek isteyene elbette!

* * *

Durduk yerde tekrar bunları neden konuşuyoruz?

Şundan.

Türkiye’de yaşayan milyonlarca insan günlerdir şu haberleri okuyor.

Ülkede adaletin en önemli mekanizmalarından birisi olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) toplanıyor.

Yaklaşık iki bin hakim ve savcıyı etkileyecek ‘yaz kararnamesi’, bir türlü çıkamıyor.

Çünkü HSYK’nın Yargıtay ve Danıştay kökenli üyelerinden akıllara durgunluk veren talepler geldiği ifade ediliyor.

Ergenekon savcılarının ve hakiminin yeri değiştirilsin.

Kabaca ‘derin PKK’ diye tarif edilen KCK operasyonunu yürüten savcı görevden alınsın ya da yeri değiştirilsin.

Diyarbakır’daki fail-i meçhullerle ilgili davayı yürüten savcılara şunlar yapılsın.

Daha bir yığın vahim iddia.

* * *

Siz bu tabloyu nasıl okuyorsunuz?

Herkes elini yargıdan çeksin, eyvallah.

Siyaset bu işlerden uzak dursun.

Kimse yargı sürecini etkilemeye kalkışmasın, bunlara da eyvallah.

Peki bizzat yargının içinden gelen ve yargının işlemesine engel olan, onu tökezletmeye dönük taleplere ne diyeceğiz?

Yargıçlar, elbette hukukun en temel aktörleridir.

Ama yargıçların ideolojik duruşlarının, tercihlerinin öne çıktığı durumlarda ne yapacağız?

* * *

Mel Gibson’ı bulmak zor.

Ama binin bakalım bir taksiye.

‘Terör niye bitmiyor’ diye sorun.

Vatandaş size kimin eli kimin cebindeymiş, anlatsın!

Bu haber 543 defa okundu.