Uygur'a kadar | " /> Uygur'a kadar | "/>

En Sıcak Konular

Çin'in mumu Uygur'a kadar

16 Temmuz 2009 17:20 tsi
Çin'in mumu Uygur'a kadar Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Birol Akgün Çin’deki katliamın uluslar arası ilişkiler boyutunu iyibilgi’ye değerlendirdi… Akgün’e göre Çin’in koca bir yalanı Uygur’da ortaya çıktı…

Çin’in Doğu Türkistan’daki katliamının Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyaretinden on gün sonra yapılmasına dikkat çekilip bunun Çin ile Türkiye’nin yakınlaşmasına karşı olduğu yorumu yapıldı. Siz bu yoruma katılıyor musunuz? Eğer katılıyorsanız hangi aktör bunun öncüsüdür sizce?

Şimdi akademik olarak böyle komplo teorilerinden ziyade, var olanın objektif olarak analiz edilmesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü arkasında kim olduğuna dair henüz bir delil ve açıklama bulunmuş değil. Çin tarafı ise, Amerika’nın Rabiya Kader aracılığıyla işaret fişeğini verdiğini iddia ediyor. Tersine bakıldığında Çin ile yakınlaşmamızı istemeyenlerin yaptığı iddia ediliyor. Bunların her ikisi de mümkün olabilir fakat elimizde hiçbir delil yok.

Şu soru da sorulmalı: Sırf yakınlaşmayı engellemek için böylesi bir maliyet göz önüne alınabilir mi? Başka yolları yok mudur?

Evet, onun için ben bu tür komplo teorilerinin yerine siyaset bilimi bakımından
var olanın analizinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Sorunun özü de, oradaki Türk azınlığının Çin hükümetinin otoriter yönetimine karşı biriken bir tepki var ve bu tepki herhangi bir şekilde dışa vurabilir ve zaten son olaylar da iki Uygur gencinin bir oyuncak fabrikasında dövülmesiyle ateşleniyor. Bunu söylemek bir akademisyen olarak bence daha doğru…

Peki bu katliamın uluslar arası ilişkiler alanındaki türevleri, sonuçları neler olacak?

Evet, onu söylemek daha kolay. Bir kere imaj bakımından Çin uygulamış olduğu sosyalist piyasa ekonomisini içindeki farklılıklarla başarılı bir harmoni içinde 60 yıldır yönettiğini söylüyordu. Ama 60. yılda böyle bir çatışma göz önünde olduğuna göre bu imaj doğru değil. Demek ki Uygurlar bu yönetimden memnun değiller. Baskılara karşı ciddi bir memnuniyetsizlik var. İnsanlar çocuk sahibi olmaktan, dillerini, dinlerini yaşamaktan mahrumlar. İkincisi Çin’in uluslar arası politikada artan bir etkinliği ve gücü var. Ve Çin de kendi bölgesinde bir “istikrar” unsuru olma, çevresindeki ülkeleri istikrarlaştırıcı bir hegemon güç olma iddiasındaydı. Anlaşıldı ki, bu misyon külliyen yalandır. Çin’in “istikrarlaştırmak” için kullandığı tek yöntemin baskı yapmak, korkutmak, ilkel yöntemler kullanmak olduğu açığa çıkmış oldu. Çin’in bir istikrar unsuru olamayacağı, olsa olsa zorba bir yönetim olduğu, tiranlık olduğu açığa çıktı. Çin’in küresel imajı ve kendi iç bütünlüğü bakımından son derece soru işaretleri yaratan, gücünü zayıflatıcı etkisi oldu son yaşananların…

Öte yandan son yaşananlara Batı dünyasının tepkisi de güçlü olmadı, o kadar…

Amerika’da aslında oldu. Amerika açısından Çin denince, Tibet ve Dalay Lama, Moğoliston sorunu biliniyordu.

İngiltere açısından önceden Hong Kong sorunu da vardı…

Hong Kong sorunu böyle bir etnik sorun değil…

İngiltere’nin eski sömürgesi idi Hong Kong…

O çözülmüş durumda…

Bellekte bir miras olarak duruyor ama…

Mutlaka vardır ama orada ekonomik sistemin işleyişi sorunuydu. Ama Moğolistan, Tibet ve Uygurlar sorunu Çin’in sisteminin halkını bütünleştiremediğini ortaya çıkarıyor. Doğu Türkistan’da bir lider sorunu vardı fakat Rabiya Kader ile bir lider de çıkmış oldu. Kadın olması hasebiyle daha dikkat çekici… Bu anlamda bundan sonraki insan hakları izleme raporlarında mutlaka Uygurlar da olacaktır. Bu önemlidir…

Uygur mücadelesinin bundan sonra uluslar arası desteği daha çok olacağı demektir bu…

Evet… Batı dünyası çok tepki vermedi, dediniz. Doğrudur… Özellikle Avrupa doğrusu Amerika kadar stratejik düşünmüyorlar bu konuda. Çin ile ticaret yapmanın insan hakları konusunu kaşımaktan daha önemli olduğunu düşünüyorlar. Daha da acılı olan, Batı dünyası 11 Eylül’den sonra İslam’a karşı önyargılı hale geldi ve Çin de Uygur Türklerini El-Kaideci olarak tanıttı. Çin bu sayede o sorunu dünyanın gündeminden kaçırmaya çalıştı ama bu son olaylar bunun başarılı olmadığını gösterdi.

Rusya da, “Çin’in iç işleridir” diyerek gayri-ahlaki bir tutum takındı…

Çin ile Rusya’nın yönetim mantalitesi olarak yakındırlar. Orada da Çeçen sorunu var. Çeçen sorunu ile Uygur sorunu arasında büyük paralellikler var…

Türkiye öyle tavırsız kalmadı ama…

Şimdi belki beş yıl önce olsaydı bu şekilde yüksek sesle eleştiremezdik ama Türkiye’nin yaklaşımı ne İsrail’in Filistin sorunu, ne Rusya’nın Çeçen sorunu, ne de Çin’in Uygur sorunu gibi… Türkiye demokrasi ve insan hakları çerçevesinde Kürt sorununu çözmeye çalışıyor… TRT Şeş’in kurulması, diğer iyileştirmeler… Mutlaka daha sorunlar var ama bizim farkımız biz sorunlarımızı barışçı şekilde çözmeye çalışıyoruz. Bizi uluslar arası alanda ahlaki tutum takınmaya cesaretlendiren de o…

Türkiye’de Kürt sorununda gayri-demokratik tutum takınanların Çin ve Rusya ile yakınlaşma eksenini savunmaları da önemli bir gösterge…

Katılıyorum, kesinlikle, evet… Bu önemli ve geniş bir konu… Türkiye’de Kürt sorununda monolitik bir kamuoyu yok. Hükümetin izlediği dış politika temelinde söylüyorum. 25 yıllık tecrübenin gösterdiği üzere, askeri yöntemin ötesinde açılımlar sağlıyoruz, AB reformları, insan hakları reformları ile yol alıyoruz. Bunları yapmasaydık Rusya gibi davranabilirdik. Bizim dediğimiz şey, Çin’in içişlerine karışmak da değil zaten. Söylediğimiz, Bulgaristan Türkleri’nde bugüne değin olduğu gibi Uygur Türklerinin Çin ile Türkiye arasında bir köprü oluştursun. El-Kaideciler varsa ayıklansın. Bunlardan biz de 2003 yılındaki saldırılarda muzdarip olduk. Bizim dediğimiz, Uygurların barışçı ve özgür bir şekilde orada yaşamalarının yolu açılsın. Eğer katkımız olursa bu konuda olsun. Orada olaylar olurken, bizim hiçbir şey yokmuş gibi davranmamız mümkün değildi ve mevcut dış politika çizgimize ters olurdu. Verilen tepkinin doğruluğu ve sonuçlarının ne olacağı da tartışmalı… Yani Başbakan’ın “soykırım” demesi, tartışılabilir ama sessiz kalmak gayri-ahlaki bir tutum olurdu…

www.iyibilgi.com röportaj



Bu haber 3,198 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,143 µs