Türkiye AB üyeliğini nasıl garantiledi?

15 Temmuz 2009 14:46 tsi
Küresel alanda çok önemli bir değişimin arifesindeyiz. Stratejik olarak Türkiye'nin gelecek nesillerini etkileyecek kararların alındığı şu günlerin, panoramik bir fotoğrafını çekmesi için İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi ve Taraf Gazetesi yazarı Cemil

Süleyman Yaşar, Taraf gazetesindeki son yazısında, Nabucco'nun üç genç Türk bürokratı tarafından tasarlanmış bir proje olduğunu belirtti. Siz bu detayı nasıl okuyorsunuz? Sizce böyle bir başlangıç, Türkiye'nin kendine güveninin arttığının bir göstergesi olabilir mi?

Süleyman Yaşar'ın dediği doğru olabilir. Ben öyle bakmıyorum. Bu mesele şu: Küresel yeniden yapılanmanın anahtar geçişlerinden bir tanesi, Nabucco projesi. Bu anlamda çok önemli. İran gazının eksik olması, bir takım ülkelerin katılmaması ya da çekince sağlamaları çok önemli değil. Bu tamamlanacak. Mesela Rusya Güney Akım'da olacak.

Daha sonra İran dahil olacak mı?

İran'ın dahil olacağını düşünüyorum. İran'ın önümüzdeki dönemde, küresel dünyaya eklemleneceği bir süreç izleyeceğiz. Dolayısıyla İran'ın Nabucco'ya dahil olmasına kesin gözüyle bakıyorum. Orada bir sorun yok. Neden? Çünkü bütün doğunun batıya bağlanması ve küresel kapitalizmin yeniden inşası, Türkiye üzerinden olacak. Bu bir tercih. Daha önce de söylediğim gibi, Anglo-Sakson hakimiyeti ile kara Avrupa'sının ittifakı bir şekilde Türkiye üzerinden olacak. Bu anlamda Nabucco projesi yalnızca enerji ve doğalgaz hattı projesi değil, doğu-batı ittifakının 21.yy başındaki en somut adımlarından bir tanesi.

Türkiye'de demokrasi açısından ne gibi etkileri olacak sizce?

Batı ile doğunun Türkiye üzerinden enerji hatları birleşmesi meselesi, batının kurumlarının ve demokrasinin yerleşmesine paralel bir süreç. Bir elini Berlin'e koy, bir elini Tokyo'ya koy. Berlin'den Tokyo'ya uzanan çok geniş bir hinterland var. Bu alan, kriz sonrası yeni yapılanmanın önemli dinamiklerini taşıyor. Bu dinamikler içersinde Ortadoğu, gelişmekte olan Asya ve Türkiye var. Nabucco projesi bu hinterlandı birleştiren en önemli projelerden bir tanesi. Ve bu anlamda yalnızca bir enerji geçişi değil, ekonomik ve siyasal bir adım da. Bu anlamda "Nabucco stratejik değil" denmesi doğru değil. Oldukça stratejik bir adım, böyle bakmak gerekiyor.

Şimdi tarım meselesi var. Tarımda yeni yapılanma, yani havzalara göre üretim desteklerinin sağlanması, yalnızca bir kaynak aktarımı değil, Türkiye'nin 85 yıldır yapamadığı bir toprak reformu. Bu anlamda tarımın kapitalist üretim ilişkiler çerçevesine açılması. Ve tabii bu anlamda, demokrasininin, özellikle güneydoğuda oluşturulması ve kurumsallaştırılması meselesi. Şimdi tarımdaki bu yeniden yapılanma ile Nabucco'yu birlikte ele aldığın zaman, çok önemli stratejik bir adımla karşı karşıya kalıyorsun.

Türkiye'nin geçirdiği yapısal bir dönüşüm mü?

Evet, yapısal bir dönüşüm. Türkiye, Nabucco ile birlikte, fiili olarak, AB üyeliğini garantilemiş oluyor, Sarkozy ve Merkel'e rağmen.

Almanya bu süreç dışında kalmayacak mı?

Almanya bu süreç dışında kalamaz. Bütün bu enerji meselelerine, başından beri çok aktif katılıyor. Almanya, Gazprom'un en önemli ortaklarından birisidir. Bu anlamda çok farklı ve çeşitli alternatifleri deniyor ve onlar üzerine oynuyor.

O zaman Sarkozy yalnız kalacak mı, Türkiye'nin AB üyeliğine karşıtlığı meselesinde?

Ee, tabii. Tarihte de böyleydi. Mesela 5. Cumhuriyet'de De Gaule aynı şeyi yapmıştı. Fransa, yalnızlaşacak, gücünün olmadığını anlayacak ve tekrardan Anglo-Sakson egemenliğinin arkasına geçecek.

www.iyibilgi.com röportaj

Bu haber 948 defa okundu.