En Sıcak Konular

Agos'un yeni yayın yönetmeni Etyen Mahçupyan

0 0 0000 00:00 tsi
Agos Gazetesi Yayın Kurulu, gazeteci Hrant Dink’in öldürüldüğünün dördüncü gününde toplandı. Gazetenin yeni yayın yönetmenliğine Etyen Mahçupyan’ın getirildiği öğrenildi.

     Agos Gazetesi yazarlarından Prof. Dr. Baskın Oran, ANKA’ya yaptığı açıklamada, Agos’un 26 Ocak cuma günü çıkacak olan yeni sayısının hazırlıklarının başlandığını bildirdi. Gazetenin 12 sayfa yerine 24 sayfa hazırlanacağını belirten Oran, Agos’un yeni genel yayın yönetmenliğine de gazeteci Etyen Mahçupyan’ın getirildiğini söyledi.
      ANKA’nın ulaştığı Etyen Mahçupyan ise, konuya ilişkin soruları yanıtsız bıraktı. Mahçupyan, “Agos gazetesi veya Hrant’la ilgili hiçbir soruyu yanıtlamayacağım" dedi.
     
     ETYEN MAHÇUPYAN’IN DİNK ÖLDÜRÜLMESİNDEN SONRA YAZDIĞI YAZI
      Hrant Dink’in yakın arkadaşlarından olan gazeteci Etyen Mahçupyan’ın, Dink’in ölümünün ardından yazarı olduğu Zaman Gazetesi’nde kaleme aldığı “Hrant" başlıklı yazı şöyle:
      “Hrant Önceki gün, 19 Ocak 2007, yüreğimi kaybettiğim gün... Onunla nasıl tanıştığımı hatırlamıyorum. İşin garibi Hrant da hatırlamıyordu. İlk karşılaşmamızda birbirimiz hakkında ne hissetmiş, ne düşünmüştük bilmiyorum.
      Birlikte epeyce çaba harcayıp, on yıl kadar öncesinin olaylarına döndüğümüzde de bulamamıştık o ilk izlenimlerin izini. Sanki bir anda yoğunlaşmış olan ve o yoğunluk içinde geçmişi silmiş bir bağımız vardı. Arkadaşlığımızı kendi irademizin dışında bize ’verilmiş’ bir lütuf gibi yaşadık ve tadını çıkardık. Gittiğimiz yerlerde ve dost sohbetlerinde aramızdaki karakter farklılığına karşın ilişkimizin yoğunluğu gündeme geldiğinde Hrant işin keyfini çıkararak konuşmayı durdurur ve, "O benim aklım, bense onun yüreğiyim." derdi.
      Dün ben yüreğimi kaybettim... Hrant’ı tanıyanlar değil sadece, onu televizyonda bir kez izleyenler bile, o yüreğin çapını fark etmişlerdir. Hrant’ın gidişine bugün yürek dayanmıyorsa, onun yüreğinin hepimizi kucaklayacak kadar derin olmasındandır. Hrant’ın gücü böyle bir yüreği liderlik vasfıyla, cesaret ve ahlakla bütünleştirmesindeydi. Ama Hrant’ı asıl Hrant yapan şaşırtıcı, birçokları için yadırgatıcı samimiyetiydi. Bu toplumun çoktan kaybettiği, hatırlatıldığında gocunduğu, önüne çıktığında ürktüğü samimiyet... Hrant, bu özelliğiyle hepimize ahlaki bir duruşun ne olduğunu, insanın ’kendisi’ olmasının nasıl bir şey olduğunu gösterdi ve gerçekte bize kendi ezikliğimizi hatırlattı. Onu hazmetmek o yüzden kolay değildi. Sırf varlığıyla ve apaçık insani duruşuyla Türkiye’yi utandıran adamdı o...
      Öte yandan Hrant’ı izledikçe, yanında oldukça gelen sağaltıcı etkiyi fark eden, insanlığını hatırlamaktan mutlu olan milyonlarla birlikte benim de yüreğim genişledi bu yıllar içinde. Aramızdaki birkaç yaş ve esas olarak karakter farklılığı nedeniyle ’büyük kardeş’ olan ben, ailelerdeki ilk çocuğun hafif içe kapanık, ketum, asosyal halinden çıkarak biraz ’küçük kardeş’e benzemeye başladım. Onun kendinden emin, rahat ve en önemlisi haşarı dürüstlüğünden biraz nasibimi aldım. Ancak yüreğim tam genişlerken, şimdi kaybettim o yüreği...
      Doğrusu kendimden pek emin değilim artık. Bu ülkeye, bu topluma, buradaki insanlara aynı geniş yürekle bakıp bakamayacağımdan emin değilim. Hrant’ı taşıyamayan, geçmişte her kimlikten isimli isimsiz Hrant’lara layık olamayan, bu toprakların kültürüne yabancı olmasına karşın toprağı isteyen, toprağı öylesine istediği için insanlığını unutan bir toplumda mı yaşıyorum sorusu artık kaçınabileceğim bir soru değil. Hrant, ürkek bir güvercin olmayı kabullenirken, bu topraklarda güvercine dokunulmadığına güvendiğini söylerdi. Ama bu toplum güvercinlere hep dokundu... Onları sürdü, kültürlerini ezdi, düpedüz öldürdü... Bunu en iyi bilenlerden biri de Hrant’tı elbet. Ama ah o yürek... Ah o yürek...
      Bende Hrant’ın yüreği yok. Onun için kendimden pek emin değilim artık. Onun kanının yerde kalmadığını, kalamayacağını görüyorum... Çünkü şimdiden sıçradı herkesin üstüne... Hükümet, asker, yargı, emniyet ve benzerlerinden üniversitelere, medyaya ve iş dünyasına temiz kimse yok artık. Kendilerini ’temiz’ tuttuklarını sananlar ve susanlar üzerlerindeki kanla baş başalar. Hrant’ta olan ve bu toplumda olmayan şeyin, samimiyetin sınavı başlıyor şimdi. Türkiye’nin insanlık sınavı bu... Böbürlenme, hamaset ve kavrukluk içinde şekillenen bir kimlikten sıyrılmanın, onu yeniden yaratmanın, iyileşmenin fırsatı belki de... Bir ülkede çoğunluk kimliği şiddete meylediyorsa, o toprağın emanetçisi kendi bahçesindeki güvercini bile yaşatmak istemiyorsa, orada hastalık vardır. Türkiye de hasta... Yürek genişliği içinde iyileşme çabalarına baktım hep. Ama bugün sadece hastalık görüyorum. Elimde değil... Yüreğimi önceki gün, 19 Ocak 2007’de kaybettim çünkü..."(

Hürriyet



Bu haber 464 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,465 µs