50 yıllık dert nihayet sona eriyor mu? | " /> 50 yıllık dert nihayet sona eriyor mu? | "/>

En Sıcak Konular

50 yıllık dert nihayet sona eriyor mu?

11 Temmuz 2009 10:33 tsi
50 yıllık dert nihayet sona eriyor mu? Nazlı Ilıcak'tan tarih dersi.

Nazlı Ilıcak / Sabah'daki köşesinden ilgili kısım

Abdullah Gül'ün onayladığı kanunun askeri vesayeti kaldıracağı yolunda bir beklenti var. Bin yıllık derde derman olacak bir düzenleme mi söz konusu? "Bin yıllık" diyoruz ama lâfın gelişi. Aslında, bu vesayet, gerçek anlamda, 1960'da başladı. Aradan 50 yıl geçti; fakat asker, siyasette söz sahibi olma eğiliminden bir türlü vazgeçmedi. 28 Şubat'tan başlayarak, günümüze kadar gerçekleşen müdahaleler, andıçlar, lahikalar, gazetelere her vesileyle yansıyor. Ben, 60'lı yıllarda yapılanlara dönmek isterim. 1961'de seçime gidildi; o sıralarda oluşan, Silâhlı Kuvvetler Birliği cuntası, seçimin sonuçlarını tanımamayı kararlaştırdı. Seçimler yapılır yapılmaz, asker yönetime el koyacak ve "iktidar gerçek temsilcilerine" (!) teslim edilecekti. Bu cunta, 27 Mayıs'ta kurulan Milli Birlik Komitesi'nin üzerindeydi ve çok daha güçlüydü.

1961'de, Meclis, cumhurbaşkanı seçecekti. Cemal Gürsel'in yanı sıra Prof. Ali Fuat Başgil de aday olmuştu. Ama cuntacılardan birkaç kişi, Başgil'i çağırıp, baskı yapmak suretiyle adaylıktan vazgeçmesini sağladılar; Gürsel tek aday olarak cumhurbaşkanı seçildi. Ayrıca, Yeni Türkiye Partisi ile Adalet Partisi'nin milletvekili sayısı bir arada, CHP ile koalisyon yapmadan iktidar olmaya yetiyordu. Ama bütün parti genel başkanlarının davet edildiği Çankaya'da, İnönü'nün başbakan olması formülü benimsetildi. Böylece, çiçeği burnundaki 1961 Anayasası'nın ırzına geçildi; ama Silâhlı Kuvvetler Birliği cuntasının iktidara el koyması bu şekilde engellenerek demokrasimiz kurtuldu!

Sivil siyaset, işte asker karşısında bu kadar acz içindeydi. Bugün çok büyük bir mesafe kat edilmiştir. Özellikle 2002'den sonra, Tayyip Erdoğan ve AK Parti sayesinde, müdahalede sonuç almanın eskisi kadar kolay olmadığı görülmüştür.

***

Asker, bugün, "laiklik elden gidiyor" gerekçesiyle siyasete müdahale ediyor. Böylece, "cumhuriyeti koruma kollama" temelinde kendisini haklı çıkarabiliyor. Oysa her zaman müdahalenin temelinde laiklik endişesi olmadı. Sözgelimi, Cevdet Sunay'ın cumhurbaşkanlığı sona erince, askerler, Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler'i Çankaya'ya oturtmak istemişlerdi. Madem Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay, cumhurbaşkanı seçilmişti, öyleyse bu adet sürdürülmeliydi. Cumhurbaşkanı seçimlerinin yapıldığı gün, komutanların Meclis localarını baştan aşağı doldurduğunu herkes hatırlamakta.
Biraz daha gerilere gidersek, komuta heyetinin "yasaklı Demokrat Partililere af çıkmasın" diye uğraştığını da görürüz. 1961 Anayasası'nın 68. maddesinde, "Yüz kızartıcı suçlardan biriyle kesin olarak hüküm giymiş olanlar AFFA UĞRAMIŞ OLSALAR DAHİ milletvekili seçilemezler" deniliyordu. Demokrat Parti milletvekillerinin siyasete dönebilmeleri için, bu maddenin değişmesi gerekiyordu. Adalet Partisi'nin anayasayı değiştirecek çoğunluğu yoktu. Bu yüzden de, Süleyman Demirel'in, seçim meydanlarında seslendirdiği vaatlerin gerçekleşmesi mümkün olamıyordu. Celâl Bayar, İsmet Paşa'yla görüştü ve anayasa değişikliği için CHP'nin desteğini aldı. Anayasa değişikliği, bu destek sayesinde, Meclis'ten geçti; sıra Senato'daydı. İş ciddiye binmişti. İsmet Paşa'yı vazgeçirmeye çalıştılar; Paşa direndi. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a mektup gönderdi: "Siyasal affın sahibi olan Adalet Partisi'ne, kanunun geçmemesi için hiçbir söz söylenmezken, muhalefetten bunu istemenin anlamını kavrayamadığını" ifade etti. Siyasi kulisler kaynıyordu. Ordunun radyo tebliğinin bile hazır olduğu söyleniyordu. Kuvvet komutanları toplanıyor, karargâhtan homurtular yükseliyordu. Cumhurbaşkanı Sunay, Süleyman Demirel'i Köşk'e çağırdı ve ona askerlerin rahatsızlığını aktardı. Demirel, af teklifinin Senato'da görüşülmeden Komisyon'a iade ettirilmesi çaresini benimsedi. İşte arkadaşlarını ikna etmek için Meclis grubunda yaptığı konuşmadan bazı bölümler: "14 Mayıs akşamından itibaren birtakım huzursuzluklar bize intikal etmiştir. Genelkurmay Başkanı, 15 Mayıs sabahı, Savunma Bakanı'nın aracılığıyla bu huzursuzluğu bize ulaştırmıştır... Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin sıkıntısını kulak arkası mı edeceğiz? Bir ihtilâlin bıraktığı pürüzlerin 8 yılda ortadan kalktığı nerede görülmüştür? Bir müessese olarak ordunun sesini duymak vazifemizdir. Bugün ordumuzun yeri, 1961 Anayasası'ndan önceki yerinden farklıdır. Cumhuriyeti korumak ve kollamak görevi de orduya verilmiştir. Ordu, korumak ve kollamak görevinde kimden inisiyatif alır? Bunu münakaşa etmek istemem. İç Hizmet talimatının 34. maddesiyle ordu, adeta, bir siyasi görev yüklenmiştir. Bunları görmezden gelemeyiz."
Bu konuşmadan sonra, siyasi af teklifi Komisyon'a geri çekildi.

***

Siyasetçilerin tavizleri, zaman içinde vesayet rejimini güçlendirdi. Her konuda, TSK, son sözü söylemeye alıştı. Zaten, o tarihte, yapacak bir şey de yoktu. Cumhurbaşkanı Sunay, Demirel'in talebi üzerine, Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç'ı emekliye sevk eder miydi? Bugün, hukuk dışı bir teşebbüsü gerçekleştirdiklerinde, hem görevden alınmaları daha kolay, hem artık elimizde bir yasamız var.

Haberin devamı için: Sabah



Bu haber 935 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,812 µs