En Sıcak Konular

Şeytanla röportaj yapan adam!

0 0 0000 00:00 tsi
Şeytanla röportaj yapan adam! Bir köşe yazarı empati yaparak şeytan gibi düşündü ve olan oldu. Bilin bakalım hangi savaşlar çıktı, hangi entrikalar çevrildi, kimler suikasta kurban gitti? Ve kaosu tırmandırmak isteyen şeytanın liste başında kim vardı?

Faruk Arslan’ın yazısı:

Empati yaparak şeytan gibi düşünmeye çalışıyorum. İnsani şeytan olsam; dünyanın çivisini çıkartmak, İran'a ABD güç aygıtını saldırtmak için ABD Başkanı George Bush'a İran vatandaşı üstüne kalacak ve Amerikan kamuoyunu galeyana getirecek bir suikast düzenletip, kaosdan düzen çıkartmak isterdim. Türkiye'den kaosdan düzen çıkartmak için yegane çareyi, Başbakan Tayyip Erdoğan'ı güya 'İslamcı radikal bir terörist'e öldürtmek olarak görür, böylece cumhurbaşkanı seçtirmezdim. Öldürülen Agos Genel Yayın Yönetmeni Ermeni Gazeteci Hırant Dink, kaosu tırmandırmak isteyen şeytanın liste başıydı. Bekliyordum.

Şeytana külahını ters giydiren insani şeytanlar, istihbarat örgütlerin derin yapılanmalarını kullanır. Özel ilaçlar ve hipnotizma yöntemi ile en masum insanı bile bir katile dönüştürebilen fesat çetesi, emellerine ulaşmak için insan hayatını önemsemez ve her yolu mübah görür. Psikolojik savaşın düğmesine basmaları üzerinden hesaplamalarıma göre 6 ay geçti. Dünyada ve Türkiye'de öylesine inanılmaz karanlık oyunlar oynanıyor ki, şeytanın borazanlığını yapan medyayı dikkatli okumanız yetiyor. Periyodik bir medya okumasıyla şeytanla empatik bir röportaj yaptım. Ders alması gereken sağduyuya, ölmemiş vicdanlara sesleniyorum.

İran'ın nükleer silah yapmak için çalışma yaptığı gerekçesiyle başlatılan baskı, abluka ve ambargo operasyonu, son iki aydır ciddiyet kazandı. Tahran molla yönetimi, bu baskılara çok seviniyor. İçeride destekçisi kalmamış, çökmeye mahkum bir despot rejim, yabancı düşmanlığı sayesinde damarlarına kan pompalıyor. İran'a gidenler bilir, bu ülke İslam'ın en az yaşandığı, ateistlerin ve inançsızların en fazla bulunduğu bir İslam ülkesidir. Rejim, Molla, Allah var dese 'yok' diyen insan yetiştirmiştir ve İran'da en fazla bulunan şey münafıktır. Dış düşmanın hücumu karşısında iç ihtilafları ve rejime olan kinlerini unutan İranlılar, yekvücud olarak savunmaya geçerler. Köklü devletçilik geleneğiyle İran, asla 'elde gayırma' bir Irak, kolay tepelenecek bir devlet değildir. Hüccetiye tarikatının Kum ve İsfahan'da tuttuğu 70 bin kişik sahte Mesih ordusu, aslında rejimi korumak içindir. 1999 öğrenci olaylarında Tahran'da kullanılmıştı. Dış düşman olursa bir milyon askeri toplamak Tahran için çocuk oyuncağıdır.

İran'a yapılan baskıların mantığı yok. İsviçre bankaları, sadece mollaların hesaplarını değil İran'da oturumu olan herkesin hesaplarını kişi ve şirket ayrımı yapmadan dondurdu. Bu ay sonu itibariyle iki ana İsviçre bankasının uyguladığı ambargoya diğerleri de katılacak. Petrol şirketleri, geçen ay ortak haraket etmeyi kararlaştırdı. Norveç'in Statoil, Fransa'nın Elftotal gibi Amerikan ve İngiliz Yahudi petrol şirketlerine rakip büyük firmalar dahi alınan ortak karar ihlal edilmezse uyacaklarını açıkladılar. İran'ı Batı'dan tamamen kopartıp Asya'nın kucağına atan bu girişim, Tahran'ı acıtmadı, rahatlattı. Çin'le önümüzdeki 20 yıl için 100 milyar dolarlık petrol ve gaz satış anlaşmaları yapıldı. Petrol ihtiyacının yüzde 90'ını İran'dan sağlayan Japonlar, eminim Batılı petrol şeytanlarının kararına gülmüşlerdir. AB vatandaşları, Batılı petrol şeytanlarının fiyatları sürekli yükselterek Avrupa'da işsizliği derinleştirmelerindense İran'ı savunmayı çıkarları gereği isterler. Entellektüel Avrupalılar, ümmi Amerikalılar gibi saftorik değildir, olayları net okuyorlar. Moskova'nın tutumunu heyecanla bekliyordum. Russia Today televizyonunda bir haber dikkatimi çekti. Rus savunma sanayi kaynakları, eğer İran'ın elinde Rus silahları görürlerse şaşırmamalarını, çünkü kendilerinin sattığını duyurdu.

National Post'daki habere göre, Kanada bankası Royal Bank'ın Washington'un baskısıyla, Kanada vatandaşı bile olsa 6 ülkenin vatandaşlarının ABD doları banka hesaplarını kapatacağını ve yeni hesap açmayacaklarını açıklaması, paranoyanın nasıl kriz haline geldiğini ispatlıyor. Haberde bir ibare işin boyutlarını ortaya koyuyor: ABD'nin düşmanları olan İran, Irak, Sudan, Küba, Burma ve Kuzey Kore. ABD'nin bu ülkelere ilan edilmemiş bir savaş açtığını öğrenmiş oluyoruz. İran'ı ve diğerlerini anladıkta, Iraklılar neden düşman? Bu ülkeye demokrasi götürmemiş miydiniz? Bu ülkenin milyonlarca vatandaşı Batı'ya canını kurtarmak için kaçarken, 'ülke boşalsın' diye kucak açtınız. Iraklılara, oturma ve çalışma izni, vatandaşlıkta verdiniz. Şimdi Kanadalı Iraklılara diyorsunuz ki, 'siz halen düşmansınız, banka hesabı bile açamazsınız.' Royal Bank, Amerikan Yahudilerin bir finans kuruluşu ve emirlerini New York'tan alıyor. Diğer Kanada bankaları, Washington'un baskılarına aldırış etmedi. Ottawa yönetimini ve sağduyulu Kanadalıları her şeye rağmen kutluyorum. Müslümanlarla barış içinde yaşayan Kanada toplumu, istisnalarla birlikte provakasyonlara en son kanacak bir millet olmayı sürdürüyor.

İran'ı savaşa hazırlıklı olmaya celp eden bu baskılar molla rejimini resmen ayakta tutuyor. Şeytan, büyük yıkım savaşından önce rejim yıkılmasın diye dua ediyor. BM'in başlattığı ambargo, dünyanın güvenlik sisteminin çöktüğünün bir kanıtı. İsrail'in Filistin'e tecavüzüne karşı onlarca karar alan ve uygulatamayan BM, Irak savaşına onay vermediği halde Washington'a laf dinletememişti. ABD, NATO üyesi Türkiye'nin altını Kürt kartı ile oyarak NATO'nun işlevsiz hale gelmesine ve güven bunalımının derinleşmesine hizmet ediyor. Mahmur operasyonu gibi düdüklü tencerenin havasını almak için yapılan göstermelik operasyonlar, Amerikalıların Avusturya Glock marka silah fabrikasından 200 bin adet silah alıp, neden Irak'a soktuğunu açıklamaya yetmiyor. Kerkük hastanesinde yatan PKK elebaşıları Murat Karayılan ve Osman Öcalan'ı terörist sayıp neden başlarına çuval geçirmediklerini ve Ankara'nın iade teklifini neden geri çevirdiklerini, açıklamaya da yetmiyor. Bu silahların 30 bininin PKK'nın eline geçtiğinin istihbaratını alan MİT Müsteşarı Emre Taner, geçtiğimiz günlerde ' kara göründü, ulus devletçiliğimiz tehlikede' derken, 40 yıllık bir uzman olarak Kürt sorununu kontrol politikamızın iflas ettiğini ve ülkemizi bölmeye çalışan asıl tehlikenin müttefiklerimiz ABD ve İsrail olduğunu açıklamak istemişti. Kısacası Taner haklıydı; uluslararası güvenlik kurumları önemsizleşti, Türkiye kendi çıkarlarını korumak için bağımsız politikalar uygulamak zorunda. Şeytanlarla dans, oyun bitti. Fille yatağa girdik ve ezildik. Kürdistan kuruldu ve süratla geliştirilerek cazibe merkezi haline getirildi. Bölgeyi ihya etmezsek bölüneceğiz. Şeytana inat, asker, sivil herkes hatamızı artık kabul etmeli.

Şeytan, bana planlarını 'empati yaparsam' söylemeye devam ediyor. Tahran yönetimi, baskıların kaldırılması karşılığında Hizbullah ve HAMAS ile ilişkilerini durdurma rüşvetini Washington'a imzasız bir mektupla sundu. Colin Powel gibi sözde güvercinler olumlu karşıladı. Şahinlerin başı ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, sert bir dille pazarlığı reddetti. Amerikalı ve Kanadalıların en fazla dalga geçtiği başkan olarak tarihe geçen G.W. Bush, kuklalık misyonunu sanırım sona erdirdi. 15 gün önce Irak'ta mağlubiyeti kabul etti, geçen hafta zaferden bahsetti. Konuşma metinlerini yazanlar Bush'la resmen alay ediyorlar. Irak'a 20 bin yeni asker gönderilmesine Demokratlar Senato'da karşı çıkmasına rağmen aslında engel olmayacaklar. Bu askerler, fakir Iraklılara yardımcı olmak, evlerini boyamak için gidiyormuş. Gülsek mi, ağlasak mı, bilemiyorum. Bush, şeytan çetesi için her ne kadar emirlere itaat eden iyi bir kukla bile olsa miadını doldurdu gibime geliyor. 2008 Kasım'ı başkanlık seçimlerine 2 yıl kaldı. Mesih'in gelmesi yönünde Allah'ı güya zorlamak ve 150 gün sürecek Armageddon adlı büyük savaşa karar vermek gibi ciddi şeytanlık gerektiren bir süreç işliyor. Bush oldukca zayıf bir karakter ve Şahinlerin yeni bir büyük dolduruşuna gelecek kudreti kendinde bulamıyor olabilir. 11 Eylül masalı eskidi ve iş görmüyor, kimse yutmaz oldu. Bu gibi durumlarda şeytanlar piyonlarını kahramanlaştırarak harcarlar. En büyük endişem, 11 Eylülden daha fazla ses getirecek bir eylemle Beyaz Saray'ın Bush'la birlikte havaya uçurulması. Eylemin faillerinin kim olacağı şimdiden bellidir: 'İranlı teröristler.' Bush'un bu dönemeçte her zamankinden daha iyi korunmaya ihtiyacı var. Gerçek Amerikalılar, umarım tehditin içeriden geldiğinin farkındadır ve kıyamet savaşına yol açabilecek bombanın piminin çekilmesine göz yummazlar.

Şeytan'ın Türkiye'yi karıştırma planı çerçevesinde kulağıma fısıldadıkları absürd, ama mantıksız değil. Az bir zamanı kaldı içteki ve dıştaki insani şeytanların. Hırant Dink'in öldürülmesi, Amerikan Temsilciler Meclis'ine gelen sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısını ateşleyecektir. Senato'ya gelecek tasarının geçmesi bu sefer büyük ihtimal. Çünkü Ermeni yanlısı Demokratlar Senato'da 2 oyla fazlalık oluşturuyor, üstelik başkanlık kendilerinde olmadığı için suç tüm zamanların en büyük ' günah keçi'si olacak Bush'un üzerinde kalacak. Türkiye'nin geleneksel destelçisi Cumhuriyetçiler içindeki Evenjelistler ve Siyonistler bu defa Ankara'nın yanında değiller. Çünkü Ankara, Kürt planlarına direniyor, taviz vermiyor. Bu tasarıyı geri çekme karşılığında Ankara'dan istenen diyet, bu sefer pek büyük ve asla kabul edilemez olabilir. Arabuluculuğa soyunacak şeytanların kimler olacağını şeytan kulağıma fısıldıyor: Yaşlı kurt Şimon Perez ve Richard Perle. 'Denize düşerken yılana sarılmak' diye buna denir işte. Askerlerimiz ve hükümetimiz, Kerkük'ü Kürdsitan'a asla hediye edemez, ederse bu günahlarını gelecek nesillerimize açıklayamaz. Başbakan Erdoğan, direnecektir, Genelkurmay ses ve renk vermeden boyunu bosunu Washington ve Tel Aviv karar merkezlerine hissettirecektir. Bu gibi krizlerde şeytanların aklına hemen lideri temizlemek veya uyarı mahiyetinde ses getirecek bir suikast tertiplemek gelir. Hink suikastının amacı başkaydı. Asıl korkulması gereken suikast girişimi, başbakana karşı içte ve dıştaki şeytanların tasarladığı ' son çare planı'dır. Erdoğan'ın bu süreçte çok iyi korunması gerektiğini söylemeye sanırım gerek yok. Cumhurbaşkanlığı postunu kaybetmeye şeytanların rıza göstermesi beklenemez. Erdoğan'ın karar vermesi lazım: Şeytanla dans mı, yoksa post sevdasını erteleyerek hedefi saptırıp işine bakmak mı?

Şeytandan aldığım haberleri size iletmeye çalıştım. Bush ve Erdoğan'ı koruyup, kollamak şeytanın tuzağını boşa çıkarmak için elzem. Şeytandan Allah'a sığınarak, deliler gibi insanları fitneden koruyabilecek tek iltica makamına dua etmek ve insanlığı kandan irinden deryalar yerine barış ve huzur iklimine ulaştırmasını dilemek boynumuzun borcudur. Şeytanları bağlayacak ve oyunlarını bozup başlarına geçirecek tek kudret O'dur.

sonsaniye.net



Bu haber 356 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,540 µs