En Sıcak Konular

'Özel istihdam büroları AB şartıdır'

8 Temmuz 2009 22:18 tsi
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, özel istihdam büroları uygulamasının tüm gelişmiş ülkelerde uygulanan bir yöntem olduğunu belirterek AB'nin şartını açıkladı.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, özel istihdam büroları uygulamasının tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde uygulanan bir yöntem olduğunu belirterek, ''AB müktesebatında zaten bizden beklenen ve olması gereken bir konu'' dedi.

Başbakan Yardımcısı Babacan, TOBB ETÜ'de düzenlenen ''TOBB Konseyler Müşterek Toplantısı''nın basına açık bölümünde yaptığı konuşmada, hükümetin üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığı, özel istihdam bürolarının geçici iş akdiyle personel çalıştırabilmesi konusuyla ilgili gündemdeki tartışmalara değindi.

Bunun gelişmiş bir çok ülkede uygulanan AB müktesebatında yer alan bir konu olduğuna işaret eden Babacan, ''Bu tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde uygulanan bir yöntem. AB müktesebatında zaten bizden beklenen ve olması gereken bir konu'' dedi.

-''AMELE PAZARLARI TÜRKİYE'NİN BİR GERÇEĞİ''-

Şu an uygulamada özellikle kısa süreli ya da geçici olarak çalışmak isteyen işçiler ya da bu şekilde işçi çalıştırmak isteyen işverenler için mevzuatın çok kısıtlayıcı olduğunu ifade eden Babacan, şöyle konuştu:

''Diyelim ki, iş yerimizde sadece akşam saatlerinde 3-4 saatliğine telefonlara bakacak elemana ihtiyacımız var, ya da haftada sadece 2 gün gelip belli konuları, belli işi yapacak elemana ihtiyacınız var ya da otobüsünüz var, gündelik olarak otobüs şoförü çalıştırıyorsunuz yanında. Ya da en basitinden milletvekili arkadaşlarımız için, milletvekili arkadaşlarımızın günde birkaç saatliğine şoföre ihtiyacı var. Şu anda bizim mevzuatımızda bu tür çalışacakları, sosyal güvenlik çatısı altında sosyal güvenliğini sağlayarak çalıştıracak bir mekanizma yok. Bugün amele pazarları Türkiye'nin bir gerçeği. Semtlerde bunlar var mı? Bakıyorsunuz sabahın erken saatlerinde bir araba yanaşıyor, 20 kişi, 30 kişi, 50 kişi arabanın başında. Sadece günlük yevmiyelik bir inşaatta çalışmak için bu insanlar gidiyorlar. Hiçbir sosyal güvenliği, hiçbir güvencesi yok. Bu günlük yevmiyeyi almak için çalışıyor insanlar. Bu Türkiye'nin gerçeği.''

Bu tür istihdamın şu anda Avrupa'daki rakamlara bakıldığında yüzde 1,8 olduğunu dikkati çeken Babacan, ''Yani bunu uygulayan ülkelerde işsizlik 1,8 puan düşmüş durumda ve üstelik bunlar yasal kayıt içinde çalışıyor. Sosyal güvenliği var'' dedi.

Özel istihdam büroları aracılığı ile nasıl işçi çalıştırılacağı konusunda bilgi veren Babacan, ''Geçici elemana ihtiyacı olan şirketlere yine sözleşmeyle bu imkan sağlanacak. O insanlarımız belki de işsizken bu vesileyle ay içerisinde 3 yerde 5 yerde... Bir geliri olacak'' diye konuştu.

  İşsizliğin ne olduğunu ancak işsiz olanların anlayabileceğini ifade eden Babacan, şöyle devam etti:

''Bugün bu özel istihdam büroları ile ilgili olumsuz görüş beyanlarına bir bakın. İçlerinde bir tane işsiz var mı? Yok. Peki nedir bu? Maalesef artık siyasi midir, ideolojik midir? İşin özünü saptırıp Türkiye'deki işsizlikle mücadelede verilen bu çabayı, bir bakıma sıkıntıya sokmak, bir bakıma engellemeye çalışmak çabaları olarak değerlendiriyorum. Keşke işsizlerin de bir sendikası olsaydı da onları da bir dinleseydik. Bu kanun hakkında ne diyorlardı. Türkiye'de işsizlik yaklaşık 4,5 filan arttı. Bizim bunu görmeme lüksümüz yok. İşi olanların her türlü sosyal haklarını koruyalım. Her türlü sosyal güvencesini sağlayalım. Biz bunu sonuna kadar destekleriz.''

-''KREDİ GARANTİ FONU''-

Babacan, kredi garanti fonunu canlandıracak çok önemli bir uygulamaya başlatacaklarını belirterek, bununla ilgili dün akşam odalar birliği ile bankalar birliğinin de katıldığı bir toplantı yaptıklarını söyledi. Toplantıda, bu konudaki son rötuşları da yaptıklarını ifade eden Babacan, bir aksilik olmaması halinde pazartesi günü Bakanlar Kurulu'nda bunu tamamlamayı düşündüklerini, daha sonra hemen Hazine ile Kredi Garanti Fonu A.Ş. arasındaki bir protokolle çalışmanın uygulamaya konulacağını anlattı.

Bunun özellikle özel sektörün teminat ihtiyacıyla alakalı önemli rahatlamalar getireceğini düşündüklerini belirten Babacan, ''Burada önemli olan firmalarımızın finans sektörüyle olan ilişkilerindeki o çarkları yağlayabilmek, daha rahat dönmesini sağlayabilmek, kredi garanti fonunun bu özelliğinin olacağını düşünüyoruz'' dedi.

Şu anda çok sayıda bankanın Kredi Garanti Fonu A.Ş'ye  ortak olmak istediğini açıkladığını kaydeden Babacan, Kredi Garanti Fonu'nun temel ortaklarının Odalar Birliği, KOSGEB ve münferit bankalar olduğunu söyledi. Babacan, böylece Kredi Garanti Fonunun bütün kesimlerin temsil edildiği bir yapıyla yönetileceğini kaydetti.

Bu uygulamanın geniş bir imkan sağlayacağını, fona, 1 milyar liraya kadar kamu kaynağı aktaracaklarını anlatan Babacan, bunun yaklaşık 10 milyar liralık kredi hacmi oluşturacağına dikkati çekti. Babacan, ''Bu stok açısından, yoksa yıllık giren-çıkanları da hesap ettiğinizde, giren-çıkan akıma baktığınızda bu rakam aslında daha yüksek bir döngüyü sağlayacak. Özellikle teminatla ilgili sıkıntıların olduğu noktada bu son derece önemli bir sistem olacak'' dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türk bankacılık sistemi ve finans sisteminin devletten hiç bir ek destek almadan bu dönemi rahat bir şekilde atlattığını belirterek, bu durumun krizden çıkışta Türkiye'nin en önemli avantajı olacağını söyledi.

Başbakan Yardımcısı Babacan, TOBB ETÜ'de düzenlenen ''TOBB Konseyler Müşterek Toplantısı''nın basına açık bölümünde yaptığı konuşmada, pek çok ülkenin küresel krize karşı görülmemiş nitelik ve olağanüstü büyüklükte tedbirler aldığını ifade etti.

Bir yandan hükümetler bir yandan merkez bankalarının mali tedbirlerle, para politikası tedbirleriyle krizi atlatmak için, krizin en azından acil boyutunu yönetebilmek için önlemler aldığını dile getiren Babacan, ''Merkez bankaları yakın tarihlerde görülmemiş boyutlarda piyasalara müdahale etmek zorunda kaldılar, bankaların bilançolarındaki problemli varlıkları hazineler, merkez bankaları üstlenmek zorunda kaldı. Ancak bu tedbirlerin pek çoğunun sadece yangını söndürmeye çalışmaktan ibaret tedbirler olduğunu görüyoruz'' diye konuştu.

Babacan, ''Göz önünde bulundurulan önemli risklerden biri başta ABD olmak üzere tüm finansal sistemin komple bir çöküşüydü. Bu aralar alınan tedbirlerle bu riskin biraz daha azaldığını, ötelendiğini görüyoruz. Belki (tamamen yok oldu) diyebilecek bir durumda değiliz ama gerçekten çok çok büyük bir riskti bu. Amerikan Merkez Bankasının trilyonlarca dolar bilanço büyütmesinden, Avrupa Merkez Bankasının yüz milyarlarca avro bilanço büyütmesinden sonra ancak yavaş yavaş kontrol altına alınan bir yangın haline geldi'' dedi.

Pek çok ülkenin henüz ''bu binayı nasıl yeniden inşa edeceğiz ya da bir başka yangının çıkmasını nasıl önleyeceğiz'' noktasında henüz elle tutulur bir tedbir almadığına dikkat çeken Babacan, pek çok ülkenin borç stokunda bu sene ve gelecek sene çok ciddi sıçramalar olacağını, ABD'nin kamu borç stokunun hızla GSYİH'nın yüzde 100'üne doğru gittiğini söyledi.

Japonya'da bu rakamın yüzde 200'ü geçeceğini, Avrupa'nın pek çok büyük ekonomisinde artık yüzde 90, yüzde 80, yüzde 100 gibi rakamlar görüleceğini anlatan Babacan, bunun nedeninin mali önlemlerin bütçe üzerindeki etkisi olduğunu ifade etti.

Babacan, mali önlemlerin ülkelerin bütçe açığını çoğalttığını, ama bundan da öte bankaların, finans kuruluşlarının zararlarını devletlerin üstlenmesinin borç stokunu bir defada ve çok yüksek miktarda artırdığını dile getirdi.

-''YENİ ÜYELER AB'NİN EKONOMİSİNE PEK DE ÇARE OLMAZ''-

ABD'deki toparlanmanın bir miktar önce olacak gibi göründüğünü, tahminlerin bu yönde olduğunu belirten Babacan, Asya'daki toparlanmanın da yine diğer bölgelere göre bir miktar önce olacak gibi göründüğünü, ama maalesef Türkiye'nin en önemli ihraç pazarı olan Avrupa'daki toparlanmanın en arkadan geleceğini söyledi.

''Yani AB, Avro Bölgesi, genel anlamda Avrupa dünyada en yavaş toparlanabilen bölgelerden birisi olacak'' diyen Babacan, şöyle devam etti:

''Bu bizim özellikle temel ihraç pazarımız olması açısından çok önemli bir konu. Pek çok uluslararası kuruluş Avrupa'nın özellikle Avro Bölgesi'nin bu yıl için büyümesini ortalama eksi 5 civarında bekliyor. Buna rağmen ABD'de bu rakamı eksi 3 gibi görüyorsunuz. Başka ülkelerde farklı rakamlar görüyorsunuz.  2010'daki büyüme tahminlerine baktığınızda yine Avrupa dünyanın geri kalan bölgelerine göre oldukça sıkıntılı görünüyor. Avrupa'da borç stokları çok hızlı arttı. Demografik yapı çok olumsuz bir şekilde zaten. Yaşlanan ve daralan bir nüfusa sahip pek çok Avrupa ülkesi. Yeni üye olan ülkelerin pek çoğunda da demografik yapı farklı değil.

Dolayısıyla yeni üyeler AB'nin ekonomisine pek de çare olmaz. Bu, genel küresel dengeler içinde bizim de hükümet olarak ve Türk özel sektörü olarak dikkate almamız gereken çok önemli bir husus. Burada özellikle ihraç pazarlarımızın çeşitlendirilmesi çok temel bir konu olacak. Hep beraber yeni pazar arayışımıza yoğunluk vermemiz gerekiyor. Çünkü dünyanın her yerinde durum bu kadar kötü değil. Özellikle petrole sahip olan, borç yükü az olan ülkelerde ya da dışa bağımlılığı, ticaretinin milli gelire oranı fazla yüksek olmayan ülkelerde de yine iş potansiyeli var, pazar var.

Türkiye'de kuşkusuz dışa açık bir ekonomi olarak bu süreçten etkilendi. Türkiye hem finans piyasaları açısından hem ticaret açısından son 6-7 yıldır dünyaya olabildiğince açılan bir ülke. Böylesine açık bir ülkenin böylesine küresel bir krizden etkilenmemesi zaten kolay değil. Burada önemli olan bu etkiyi, bu hasarı en azda tutabilmek ve en hızlı şekilde bu sıkıntılı dönemden tekrar toparlanma dönemine geçebilmek. Bizim de bütün çalışmalarımız bu yönde.''

-KAMU BORCUNUN KOMPOZİSYONU-

Pek çok ülkede özellikle finans sektörü çalkalanırken Türkiye'de bankacılık sisteminin, finans sisteminin devletten hiç bir ek destek almadan bu dönemi rahat bir şekilde atlattığını belirten Babacan, ülkede mevduat garanti sisteminin dahi değiştirmediklerini, tek bir bankaya tek bir lira kamu kaynağı aktarmak zorunda kalmadıklarını hatırlattı.

Bunun çok önemli bir konu olduğuna işaret eden Babacan, ''Bu, bizim özellikle krizden çıkışta en önemli avantajımız olacak.  Evet bizim de bütçe açığımız var bu sene faiz dışı açığımız var. Borç stokumuz bizim de bu sene yükselecek ama bankacılık sektöründen yük alan ülkelerle mukayese ettiğimizde bizim borç stokumuzdaki artış o ülkelere göre çok sınırlı oranda olacaktır'' dedi.

Hükümet olarak hayata geçirdikleri yapısal reformlar ve Hazinenin kamu borcunun şu andaki kompozisyonu ve miktarının Türkiye'nin en önemli avantajlarından olduğunu yineleyen Babacan, 2002 sonunda AB normlarına göre hesaplandığında yüzde 74 olan borç stokunun GSYİH'ya oranının geçen yıl sonu itibariyle yüzde 39'a kadar indiğini anımsattı. Babacan, şöyle devam etti:

''Yani AB ve Avro Bölgesi yüzde 60 sınırı getirirken, bizim yüzde 39'a kadar indi ve üstelik borcumuzun kompozisyonu ortaya çıktı. Eskiden kamu borcunun üçte ikisi dövizken bugün ağırlıklı bir oranda Türk lirası kamu borcu.

Bu dönemde Merkez Bankası çok önemli adımlar attı. Özellikle enflasyonun emici kaynağı olmasından çıkmasıyla beraber kontrollü bir şekilde yüzde 8'lik bir faiz indirimi yaptı Merkez Bankası basamak basamak. Yine piyasanın hem döviz hem TL likiditesi açısından arka arkaya aldığı tedbirlerle bankacılık sistemini bu konuda sürekli rahat ve likit tuttu. Hatta son faiz indirimiyle beraber bir haftalık repo işlemlerine ilave olarak 3 aya kadar vadeli repo işlemlerini de başlattı.''

Hükümet olarak pek çok tedbir aldıklarını, düzenlemeler yaptıklarını yineleyen Babacan, son olarak kredi kartlarıyla ilgili yasanın da birkaç gün önce yürürlüğe girdiğini hatırlattı ve yaklaşık 900 bin kredi kartı borçlusuna borcunu makul vadelerle ve makul faizlerle ödeme imkanı getirdiğini söyledi. Bakan Babacan, ''Asla affa girmeden... ki biz bu konuda affa karşıyız. Ödeyenle ödemeyen arasındaki adaleti mutlaka korumak zorundayız'' dedi.

-''İŞSİZLİK HERKESİN SORUNU''-

Babacan, özel istihdam bürolarına ilişkin tartışma ve görüşlere de değindi ve ekonominin ilk çeyrekte yüzde 13,8 daraldığı bir dönemde kamu çalışanlarına onları enflasyona ezdirmeyen bir zam verildiğini anımsattı. Babacan, şunları kaydetti:

''Üstelik işini kaybetme korkusu olmayan bir kesime... Biliyorsunuz kamuda işten çıkma yok. Öyle bir adet, uygulama yok. Öbür tarafta özel sektörde çalışan milyonlar var ve her an kendini streste hissediyor. İşsizlerimizin sayısı artıyor. Biz o işsizlere sosyal güvenlik çatısı altında part time, geçici, kısmi çalışmayla alakalı bir imkan kapısı açıyoruz ve bununla ilgili böyle görüşler ifade ediliyor.''

Bunu anlamakta güçlük çektiğini ifade eden Babacan, işin gerçeğini mutlaka bilenlerden dinlemek ve yorumları ona göre yapmak gerektiğini söyledi. Babacan, ayrıca politikaları tartışmanın reel bir zeminde yürütülmesi zorunluluğu bulunduğunu kaydetti.

Türkiye'nin bugünkü işsizlik probleminin herkesin problemi olduğuna işaret eden Babacan ''İşsizlik problemine herkes (bu benim problemim) demedikçe biz bunu çözemeyiz. İşsizlik bugün işverenimizin de problemi, hükümetimizin de problemi'' dedi.

Böyle dönemlerde her türlü enstrümanı kullanıp, sıkıntıya mutlaka çareler bulunması, alternatifler ve politikalar üretilmesi gerektiğini anlatan Babacan, yaptıkları çalışmanın uzun süreli işsizliğin azaltılmasına katkıda bulunan çok önemli bir proje olduğunu belirtti. Babacan, şöyle dedi:

''Çünkü işverenle kısa süreli de olsa bir kontak başladığında bakıyorsunuz bir süre sonra işveren eğer beğendiyse (haftada iki gün değil tam gün benimle çalış) demeye başlıyor. Dolayısıyla bu uygulama tamamen işsizken full time çalışma arasında bir köprü vazifesi de görüyor. Tabii işsizlerin halini anlamak zor. Bunu biliyorum ama gerçek bu. İş gücü piyasasının esnekleşmesi için önemli bir tedbir, kurumlar arası sektörler arası kaymayı kolaylaştıran işsizliği düşüren temel bir faktör bu. Genel işsizliği mutlaka düşüren bir uygulamadır.''

Tüm bu çalışmaların ve çabaların olumlu sonuçlar vermeye başladığına dikkat çeken Babacan, bütün bunların temelinde de güvenin bulunduğunu söyledi. Güvenin ekonomide başarının ''olmazsa olmaz'' unsuru olduğunu ifade eden Babacan, ''Güveni sağladığınızda her şey kolaylaşıyor. Kaybettiğinizde de isterse hazırda paranız olsun mümkün değil. Düşünün ki bir iş adamı belki sermayesi kısıtlı ama piyasada itibarı var dürüst. Bu kişi için sermaye, itibar, kaynak sınırsızdır ama öte yandan farklı sektörlerde farklı işlere girmiş çıkmış, ödeme ve yükümlüklerinde istemeden sorunlar çıkmış, elinde cebinde bankada ne kadar hazır nakdi olursa olsun öbürüne göre iş yapması daha zordur. Oysa güven sağladığı zaman sermaye ve kaynak sınırsızdır'' diye konuştu.

Türkiye'nin ekonomik başarısının temelinde de bu güven unsurunun yattığını ifade eden Babacan, ''Aksi halde siz 20 dolardan 150 doları çıkan petrolü alacaksınız mecburen bağımlısınız üç misline çıkan ham maddeleri ithal edeceksiniz, işleyeceksiniz bununla beraber ihracatı 36 milyar dolardan 132 milyar dolara çıkaracaksınız, yüzde 6 ortalamayla büyüyeceksiniz bazı ülkelere bakıyorsunuz oturduğu yerden petrol 20'den 140'a çıkmış bilgisayar ekranına bakıyor (büyüdüm) diyor. Türkiye'nin büyümesi dişiyle tırnağıyla bir büyümedir'' dedi.

Babacan, iktidarları dönemindeki hızlı büyümenin tamamen özel sektörün yatırımlarıyla olduğuna da dikkat çekti.


aa



Bu haber 754 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,908 µs