Bizi IMF'e kim itiyor?

8 Temmuz 2009 11:41 tsi
AKP ne kadar direnebilecek? iyibilgi Ankara

IMF meselesi ekonomik olduğundan çok daha fazla politik aslında. Bunun önemli bir ayağı da dış politik terazilerde bulunuyor.

Esasen IMF’le ilişkileri yürüten siyasilerin de beyanları bu noktadan okunabilir. Örneğin daha buğün Bakan Mehmet Şimşek, “IMF’siz yola devam edebiliriz. Anlaşırsak ‘güven’e katkısı olur”!

Görüldüğü gibi IMF’in “ekonomik faydası” yok ama “moral” desteği mevcut. Madem IMF’in Türkiye’ye katkısı bir tür makyaj etkisinden fazla değil, neden tartışmaları hâla sürüyor?

Anımsanacağı gibi IMF’le anlaşma imzanlanma konusu, 22 Temmuz seçimlerinden hayli önce başlamıştı. Günümüzde de devam ediyor.

Peki, Türkiye’nin IMF’e karşı ayak sürümesi acaba Batı tarafından nasıl karşılanıyor? Daha doğrusu şöyle soralım, Türkiye’nin bu anlaşmayı imzalaması isteniyor mu, isteniyorsa Ankara’nın imzalamaması onlar için ne demek?

Batı ülkelerinin bir IMF anlaşması imzalanmasını istedikleri aşikar. Gizli-saklı bir tarafı olmadığı gibi, alenen de söylüyorlar zaten. Türkiye’nin krizi daha az yara ile atlattığı, bu sürecin bir IMF anlaşması ile iyice hızlanacağı ve yine Türkiye’nin küresel krizden en hızlı çıkan ülkelerdin biri olabileceği hep dillendiriliyor.

Buna mukabil, Ankara’da bu sesleri duyan çok olmakla beraber aynı söylem devam ediyor. “IMF’le uzlaşırsak hemen anlaşma imzalayabiliriz. Katkısı da olur”. Ama imzalanmıyor!

Nitekim, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, katıldığı bir konferansta, Türkiye’nin IMF’le anlaşma imzalayıp imzalamayacağını merak eden yabancı yatırımcılara verdiği yanıt şu:

“Türkiye IMF’le veya IMF’siz kredibilitesi yüksek ve ülkeyi ileri götürecek bir orta vadeli programı ortaya koyacak!”

Aslında bir kaç defa okunmayı hak ediyor bu cümle. Yani Ankara’nın duruşunda bir değişiklik yok. Peki IMF’cilerin duruşunda bir değişiklik var mı?

IMF ve Dünya Bankası, 2009 yılı, yıllık toplantılarını İstanbul’da yapmaya karar verdiler. Ekim ayı başında (6-7 Ekim) gerçekleşecek. Bu hayli önemli bir toplantı!

Yani şöyle düşünülebilir; Türkiye ile anlaşması olmayan IMF, toplantılarını gelip burada yapıyor!  Ayrı konu ama önemli olduğu kesin.

Bir kanıtı da şu ki, 1955’ten bu yana ilk kez Türkiye’de yapılıyor bu toplantı. Hasılı bu toplantı süresince medyada hayli IMF övgüsü dinleyeceğimizi varsayabiliriz.

Türkiye’nin gündemi ve hatta dünyada ilgilendiği meseleler bu konuya kamuoyu ilgisini çekmeyi zorlaştırsa da, ekonomi bazlı başka gelişmeler de oluyor.

Örneğin, Kemal Derviş kısa bir süre önce Ankara’ya geldi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştü. İçeriği çok bilinmemekle birlikte genel hatların ekonomi ve küresel kriz üzerine kurulduğunu söylemek iddialı olmaz.

Bilindiği gibi Kemal Derviş artık Dünya Bankası’nda değil. Brookings Entsitüsü’nün Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyor.

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,375 defa okundu.