Bu mezarlıktan kurtulamayacak mıyız?

7 Temmuz 2009 10:51 tsi
Siyasi tarihimiz partiler mezarlığından farksız. Herkes parti kapatma normlarının yeniden düzenlenmesinden yana görünüyor ama, iş icraata gelince... Bu arada ‘herkes’ dediysek, ‘parti kapatmalar daha da kolaylaştırılmalı’ diyenler

Malum; Türk siyasi hayatının çok da “gururla” hatırlanmayacak, açıkçası demokrasi adına utanç verici özelliklerinden bir tanesi, bir siyasi partiler mezarlığını andırmasıdır.

Yasaların gerektirdiği koşulları yerine getiren siyasi partilerin, seçmenlerin teveccühüne mazhar olamaması halinde kendi doğal ömürlerini tamamlamalarına kimsenin bir itirazı olmadığı, olmayacağı açık.

Zaten biz de son birkaç yıldaki “icraatları” nedeniyle TBMM üzerinde adeta “senato” gibi bir rol oynamakla eleştirilen Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan partilerden bahsediyoruz.

Tabii bir de askeri darbe rejimlerinin kapısına kilit vurduğu siyasi partiler var. Ki bunların arasında 12 Eylülcü paşaların “maksat eşitlik bozulmasın” diyerek kapattıkları “kurucu parti” CHP de var.

Bu durum nedeniyle yıllardır “siyasi partilerin kapatılması zorlaştırılsın”, “şiddete bulaşmamış partiler kapatılmasın” gibi görüşler dile getirilir durur. Köşe yazarları yazar, sivil toplum örgütleri talep eder, iktidarı ve muhalefetiyle neredeyse bütün partiler yeri geldiğinde bu yönde görüşler beyan eder… Son olarak Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da bu yöndeki görüşlere katılan beyanatlar vermişti. Ama buna rağmen ne gerekli anayasa değişikliği yapılır ve ne de siyasi partiler kanunu demokratikleştirilir…

Bu “enteresan” durum Türkiye’yi o kadar zorlayan sonuçlara sebebiyet veriyor ki, iktidar partisi AKP’nin, “belge” niyetine gazete kupürleriyle doldurulmuş bir iddianame sonucunda kapatılmanın eşiğinden döndüğü günleri hatırlayın…

Meclis, yoğun bir yasama döneminin ardından tatile girdi. Ancak yeni ve sivil anayasa konusu gibi temel önemdeki bir ödevini de yerine getirebilmiş değil. Meclis Başkanı Köksal Toptan bile bu konuda pek istekli değilken, “bakalım hangi bahara” diye düşünmek durumunda kaldık. Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun ironik bir üslupla söylediği gibi yeni anayasa için “yağmur duasına çıkar gibi darbe duasına” çıkmayacağımıza göre, bu yöndeki istek ve eleştiriler, değerlendirmeler devam edecek.

Ama hiç değilse mevcut anayasada siyasi partilerin kapatılmasını çağdaş ölçülere göre yeniden düzenleyen bir değişiklik yapılması mümkündür ve bunun daha fazla ertelenmemesi gerektiği de açıktır.

Bu yönde siyasi ve toplumsal bir mutabakat varken harekete geçilmemesi anlaşılır gibi değildir.

Bu arada, “mutabakat” demişken, hemen bir “düzeltme” yapmazsak eksiklik olur. Hürriyet’in “şair” ama siyaset yazmaya meraklı, “darbesever” yazarlarından Özdemir İnce’nin bugünkü yazısının başlığı şu: “Parti kapatmak kolaylaştırılmalıdır”…

Evet, yanlış okumadınız, “parti kapatmak kolaylaştırılmalıdır” diyor. İnce bey, yazısının tamamında parti kapatılmasını zorlaştırmak isteyenlerin “İslamcılar ve Kürtçüler” olduğunu söylüyor ve bunun demokrasiye hizmet edeceğine “ancak saflar ve ham hayalciler inanır” diyor. Bu yöndeki isteklerin “şeriatçı sivil darbenin önünü açmak için” olduğunu belirtiyor.

Ne denilebilir ki: Allah akıl fikir versin… Bir insanın gözünü kin ve nefret bürümüşse, o kişiden her türlü faşizan düşünce de çıkabiliyor…

www.iyibilgi.com analiz

Bu haber 705 defa okundu.