nereye doğru? | " /> nereye doğru? | "/>

En Sıcak Konular

Tekerleğin yönü nereye doğru?

6 Temmuz 2009 14:38 tsi
Tekerleğin yönü nereye doğru? ‘Tehlikenin farkında mısınız’ kampanyaları düzenleyenlere inat bir süreçten geçiyoruz. Mesele şu: Soğuk savaş dönemi bir daha geri gelmemek üzere bitti. Eskinin mantığını dayatanlar akamete uğrayacak. Sol jargonun klişelerindendir: Tarihin tek

20. yüzyılın büyük bölümüne damgasını vuran “soğuk savaş” dönemi biteli çok oldu. Bir dönemin bitişini simgeleyen Berlin Duvarı’nın yıkılması 1989’da gerçekleşmişti…

Soğuk savaş dönemi, iki kutuplu bir dünya düzenini tarif ediyordu. Bir yanda ABD’nin başını çektiği bir kamp vardı ve öte yanda SSCB’nin başını çektiği diğer bir kamp. Eski Yugoslavya’nın öncülük ettiği “Bağlantısızlar Hareketi” vardı bir de; ama “Bağlantısızlar Hareketi”ni oluşturan ülkeler de, Yugoslavya başta olmak üzere, bu iki kamptan birine yakın duran ülkelerden oluşuyordu.

İç ve dış siyasi dengeleri, bölgesel ilişkileri, askeri, ticari ve ekonomik ilişkileri ve bu arada devletin “kritik” politika ve stratejilerini tayin eden bu dünya durumuydu.

“Duvar” yıkıldı ve ortaya çıkan “yeni” durum, bütün dünya ülkeleri açısından yeni politikalar belirlemeyi, bu yeni duruma adapte olan adımlar atmayı kaçınılmaz hale getirdi.

1980’li yıllara değin Latin Amerika’yı kasıp kavuran gerilla hareketlerinin neredeyse tamamı, barış ve uzlaşmaya dayalı adımlar atılarak tasfiye edildi. Bunlardan bazılarında, Urugay’daki “Tupamaroslar” gibi, eski gerilla hareketleri partileştiler, iktidar ortağı bile oldular. Buna karşılık bazılarında, Nikaragua’da olduğu gibi, “Sandinista hareketi”, devrimle ele geçirdiği iktidarı demokratik seçimlerle terk etmek durumunda kaldı.

NATO bünyesindeki “Gladio” adı verilen gizli “kontrgerilla” oluşumları tasfiye edildi. NATO’nun karşıtı olarak kurulan Varşova Paktı’ndaki bu tip oluşumlar ve diğer “istihbarat” organizasyonları da hızlı bir şekilde dağıldı, dağıtıldı.

Genellikle “komünizme karşı” olmakla işlevlendirilen askeri darbeler dönemi kapandı. Mesela Billy Clinton döneminde ABD yönetimi, Şili’deki Pinoche darbesine verdiği destekten dolayı Şili halkından özür diledi.

İdeolojik kamplaşmaların yerini, çağdaş ve bedeli ağır ödenmiş demokratik normların geliştirilmesi çabası aldı. Darbe ve diktatörlük sarmalındaki İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi ülkeler günümüzdeki durumlarına bu şekilde ulaştılar. Eski “Sovyet Bloku” ülkelerinden Bulgaristan, Romanya, Arnavutluk gibi ülkeler de 1990’lı yıllar boyunca, demokratikleşme mecrasında kat ettikleri büyük mesafe ile dikkat çeken ülkeler arasında belli başlı olanları…

Bunlar büyük bir siyasi ve toplumsal mutabakat ortaya çıktığı için başarıldı…

Türkiye’deki siyasi sistemin kurgusu da “iç ve dış mihraklar” söylemi üzerinde inşa edilmişti. Ve bu da “soğuk savaş” döneminden kalma bir mantığın ürünüydü.

Türkiye, bu soğuk savaş zihniyetinden bugüne kadar demokratik bir refleksle silkinip kurtulamadı. Bugün yaşanan sancılı sürecin özündeki realite, budur…

Dünyanın yeni durumuna demokrasisini geliştirerek, sorunlarını demokrasi içerisinde çözerek adapte olmak yerine yeni “düşman” ve “mihrak” saptamaları yapıldı. Nitekim ünlü 28 Şubat sürecinde “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi” güncellendi; “irtica” ve “bölücülük” tehlikesi altında “teyakkuzda” kalmaya devam etmemiz istendi…

Adına “gizli anayasa” da denilen bu “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi”nin kendisi, çoktan aşılmış bir dönem ve zihniyetin ürünüdür.

Fakat ne hayat ne de tarih duruyor; bugün yaşadığımız sancılar, soğuk savaş döneminden bir zihniyet olarak arınmanın sancılarıdır.

Birçok şey gibi bu arınma, “Türk işi” bir orjinalite içerisinde gerçekleşiyor. Ama gerçekleşiyor… Ve hiç kimse tarihin ve hayatın akışını tersine çevirecek güç ve kudrete sahip değildir.

İşte buraya yazıyoruz: Ergenekon soruşturmasının derinleşerek devam etmesi, engellenemez… Darbeciliğin bir “suç” olduğu bilincini artık kimse dumura uğratamaz… 12 Eylülcüler, ister Kenan Evren’in sağlığında, ister ölümünde mahkum olacaklardır… Aynı şekilde 28 Şubat ve diğer darbe plan ve girişimleri de “hayırla” değil utançla anılacaklardır…

Türkiye bu yola girmiştir, kendi özgünlüğüyle ilerleyecektir… Çünkü hayatın ve tarihin tekerleğinin yönü budur…

www.iyibilgi.com analiz



Bu haber 751 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,381 µs