Bu zihniyet miadını doldurdu

3 Temmuz 2009 12:30 tsi
Hemen her vesileyle devlet katından protokol sırasına göre verilen mesajlarla hop oturup hop kalktığımız günler geride mi kaldı? Sürekli ‘iç ve dış mihraklar’ tarafından tehdit ediliyorduk ve ‘teyakkuz’ halinde olmamız gerekiyordu&

Uzun süredir siyasette veya genel olarak kamuoyuna devlet katından verilen mesajlarda ciddi bir üslup ve söylem değişikliği var; dikkatinizi çekiyor mu?

Resmi günlerin, bayramların, yıldönümlerinin hemen tamamında devlet protokolünü oluşturan mevkilerden, yıllarca aynı kalemden çıkmışçasına, aynı mesajların verildiği mesajlar okur, dinlerdik.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları vesilesiyle veya 23 Nisan’larda ya da 10 Kasım’larda veya benzer diğer gün ve yıldönümlerinde… Hatta dini bayramlar vesilesiyle yayınlanan mesajlarda bile hep aynı vurgular vardı.

Tabii, sadece bu tip “özelliği” olan günlerde de değil; hemen her vesileyle, ama özellikle de “demokratikleşme”, “normalleşme” adına bazı gelişmelerin yaşandığı günlerde hemen “devlet” katından gelen mesajlarla irkilmemiz, kendimize gelmemiz sağlanırdı!

Bu “prototip” mesajların gözde klişe cümleleri arasında “milli birlik ve beraberliğimiz” özel bir ağırlık taşıyordu. Ve bu “birlik ve beraberliğimiz”, sürekli olarak kim ve ne olduklarını hiçbir zaman tam olarak bilemediğimiz bir takım “iç ve dış mihrakların” tehdidi altındaydı. Rehavete kapılmamalıydık, ülkemiz iç ve dış düşmanlar tarafından sürekli olarak tehdit edilmekteydi, birlik ve beraberliğimiz tehlike altındaydı…

“Tehdit ve tehlikelerle” kuşatılmış ülkemizde karşı karşıya olduğumuz “tehlikelerden” adı konulmuş olan iki tanesini ezber ettik: “Bölücülük” ve “irtica”. İkisi de birlik ve beraberliğimizi tehdit edip duruyordu…

Bu arada üyesi olmak istediğimiz AB de dahil olmak üzere neredeyse bütün dünyanın gözleri üzerimizdeydi ve hemen hepsi de “bölücüleri” ve “irticacıları” destekliyorlardı…

Bu klişe mesajların tamamı ironik bir şekilde “yüce millete” duyulan “güven” vurgusu ile bitiyordu.

Bu klişe söylemlerden ibaret mesajların tamamen sona erdiğini söylememiz zor; ama eskisi gibi ve eskisi kadar olmadığını da rahatlıkla söyleyebiliyoruz.

Bunun en başlıca nedeni, “yüce milletimizin” artık tehdit, tehlike ve içeriden, dışarıdan “düşmanlarla” kuşatılmış olmaktan artık “gına” getirdiğidir…

Bunun içindir ki siyasette mevcut sorunlara çözüm öneren, daha fazla hak, hukuk, demokrasi ve özgürlük vaat eden söylemler karşılık bulurken, buna karşılık bolca “tehdit”, “tehlike”, “düşmanlar” kavramlarıyla desteklenen gerginlik ve gerilim empoze eden söylemlere giderek daha az itibar edilmektedir.

Elbette ki sorunlarımız var. Sıkıntılarımız var. Kat etmemiz gereken yollar var. Ama bu sorun ve sıkıntıların çaresi, “olağanüstü hal” mantığında değil, darbelerde hiç değil; daha fazla demokraside bulunabilir. Görülen, anlaşılan, idrak edilen gerçek budur.

Ergenekon soruşturmasının yürütüldüğü, konuşulması “tabu” sayılan gerçeklerin orta yere döküldüğü, andıçların, darbe planlarının, darbe günlüklerinin “korku” ve “ayar” değil yargı konusu olduğu bir ülkede, “birlik-beraberliğimiz tehlikede, ordu göreve” türü zihniyetlerin miadı da dolmuş demektir…

Türkiye her geçen gün daha fazla kendi gerçek gündemiyle yürüyeceği bir yola giriyor. İyi oluyor…

www.iyibilgi.com analiz

Bu haber 629 defa okundu.