iyibilgi Ankara" /> iyibilgi Ankara"/>

En Sıcak Konular

Mavi Derinlik: AB gölgemizden korkuyor

1 Temmuz 2009 13:55 tsi
Mavi Derinlik: AB gölgemizden korkuyor Şevkimizi neden kırıyorlar, milletimizi neden yaralıyorlar? iyibilgi Ankara

Başbakan o cümleyi tam 30 Haziran’da kurdu: “Bazı Avrupalı liderlerin ve siyasetçilerin Türkiye’ye karşı ortaya koydukları bazı davranış ve söylemler zaman zaman hem milletimizi yaraladı hem de şevkimizi kırdı"!

Dün “Ulusa Sesleniş” konuşmasında yeralan bu cümleler, 30 Haziran’a denk geliyor! Yani, hem AB Dönem Başkanlığı’nın Çek Cumhuriyeti’nden İsveç’e geçişinin gününe hem de Türkiye-AB müzakerelerinde 33 fasıldan 11’incisinin açıldığı güne!

Esasen ikisi de iyi gelişmeler. Çünkü hem Çek Cumhuriyeti hem de İsveç, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinden yana. 11’inci faslın açılması da (aslında kapanması daha önemli ama) uzun zamandır “yavaş gidiyor” denilen ilişkiler de bir merhale.

Peki tam bu zamanlama ile Başbakan neden AB’ye serzenişte bulundu? Aslında bu sorunun yanıtı bizi çok ilgilendirmiyor! AB’yi ilgilendiriyor ve yeni birşey de değil!

AB’den uzaklaşıyor muyuz, itekleniyor muyuz?

İyibilgi’de de sık sık size yansıtıldığı üzere, AB hayli zamandır Türkiye’nin AB’den uzaklaştığı, doğuya kaydığı yönünde iddialı ve devamlı bir eleştiriye sahip.

Bu kritik, Türkiye’nin AB tarafından “kırılıp”, “yaralanması” ile birleştiğinde, ortaya Ankara-Brüksel hattında yaşanan işte o yavaşlık çıkıyor.

Oysa Ankara AB’ye ilişkin söylemini ve rotasını değiştirmiş değil. Bu “karşılıklı” yavaşlığın dışında hükümet disiplini açısından bir sorun yokmuş gibi duruyor.

Peki ya AB tarafı? AB neden sürekli olarak Türkiye’nin kalbini kırıyor? Neden üyeliğin biçimi konusunda tartışmalar açıp, her AB ülkesindeki seçimlerde Ankara’yı hedef tahtasına oturtuyor?

İşte bu biraz AB’nin psikolojisi ile ilgili! Korkuyorlar da denebilir ama sanırız asıl doğru ifade “Türkiye’ye alışmakta zorlanıyorlar” olacak!

İyi ama Türkiye’nin nesine alışamıyorlar? Bunun yanıtı daha basit: “Yeni pozisyonuna!”

“Baskı yapamayız, o süper güç”!

Başbakan’ın bu konuşmasının gazetelere yansıdığı aynı gün, bir başka haber daha okurlara ulaştı. Biraz “şişmiş” durabilir ama en azından AB veçhesine doğru bir mesaj içerdiği de varsayılabilir.

Türkiye’ye baskı yapılması konusunda Washington’u sıkıştıran Rumlara, ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mathiew Bryza’nın yanıtı bu!..

“ABD Türkiye’ye baskı yapamaz. Eğer 70’ler, 80’ler ya da 90’larda olsaydık olabilirdi, ancak şu anda kendi bölgesinde süper güç haline gelen Türkiye tamamen kendi gücüyle bağlıdır ve baskı yapmamız söz konusu değil.”

Dediğimiz gibi biraz Ankara’yı pohpohlama sosu var bu cümlelerde ama yanlış değil!

Çünkü bunun AB aynasında bir karşılığı var. Şimdi o karşılığın ne olduğunu anlamamız gerekiyor.

Korku ve ecel!

İlk konu Türkiye’nin “stratejik bağımsızlığı”. Bu konuda farklı bakışlar her zaman mevcut olmakla beraber, bu dönemde Ankara, stratejik bağımsızlığın yakın siyasi tarihte görülen en yüksek noktasında.

Batı tarafından, “Türkiye sırtını bize dönüyor” biçiminde yorumlansa da, aslında yaşanan bu. Daha dengeli ve etkiden uzak bir Türk dış politikası söz konusu artık.

Türk dış politikasının özellikle Ortadoğu ve Avrasya’da da bulunması, elbette AB-ABD ve NATO’nun gözünden kaçmıyor. Aslında, onlar da ne yapacaklarını tam bilemiyorlar.

Bir yandan teşvik ediyorlar bir yandan da kaygılanıyorlar. Gerçekte ise kaygının nedenini tem cümle de toparlayabiliriz;

“Yeni dış politika adımları ile ortaya çıkan kendine güven ve ‘iddia’; Batı’nın stratejik amaçlarıyla ne kadar örtüşüyor”?

Bu soru, “olmak ya da olmamak” kadar önemli! Ve AB işte bu sorunun yanıtını veremiyor. Ama şu konuda eminler: Türkler kendilerini artık “sadece” Avrupa merceğinden algılamıyor!

Türk dış politikasının kendisini sadece Batı ile ifade etmemesi, başka eksenler üzerinde de çalışması ve ilerleme kaydetmesi Ankara’ya yeni fırsatlar sunuyor.

Ama bu AB’yi ötelemek veya görmezden gelmek anlamına gelmiyor. Çünkü bu yeni ilişkilerin asal ayağı ekonomik penceler de açması ve Türkiye’nin buna ihtiyacı olduğunu herkes biliyor.

Ortadoğu Türk malları için çok iyi bir pazar imkanı sunarken, Avrasya’nın enerji havuzu mallarını üretecek canlılığı vaadediyor.

Buna kim “mantıksız” diyebilir ki?

www.iyibilgi.com



Bu haber 1,380 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,216 µs