Baykal Gül’den ne istiyor?

1 Temmuz 2009 09:54 tsi
CHP lideri, Cumhurbaşkanı’na ‘Kanunu iptal et de beni kurtar’ mesajı gönderiyor. Zira o kanunu mahkemeye taşımak CHP için... Mustafa Karaalioğlu yazıyor...

Mustafa Karaalioğlu / Star

Bütün ülke, iki hafta önce Anayasa’nın geçici 15. maddesinin kaldırılmasını öneren bir liderin nasıl olup da askerlerin sivil mahkemede yargılanma talebine göğsünü siper ettiği çelişkisini konuşurken o lider kürsüye çıktı. Tıpkı iki hafta önce çıktığı kürsüden, o ses tonuyla ve en önemlisi de muhtemelen bir başka siyasetçiye nasip olmayacak ‘özel makam’dan seslendi.

CHP lideri Baykal, beklendiği gibi, ‘12 Eylül’ün yargılanmasını isteyen bugün yürütülmekte olan cunta faaliyetlerinin yargılanmasına nasıl engel olur?’ çelişkisini cevaplamadı. Bir başka siyasetçiye nasip olmayacak rahatlıkla o konuya hiç değinmeden iktidarın sınırlarını çizdi: ‘Ne Özal ne Demirel temel konulara el atmadı. Siz de bunları kurcalamayın...’

CHP lideri, olur da hükümet bu sözün ne anlama geldiğini anlamaz diye ‘Mevcut siyaset alanınla yetin. Ekonomiyle ilgilen. Mesela büyüme rakamı eksiye düştü, buna kafa yor’ diyerek elinden gelen dostluğu da gösterdi.

Temel konular... Yani, ülkenin demokratikleşmesi, yani askeri vesayetin kaldırılması, yani sivil anayasa, yani temel hakların geliştirilmesi, yani bürokratik hegemonyanın kırılması vesairedir. Bunlar, tabiatı gereği CHP’nin tekelinde olan mevzulardır. İsterse değiştirir, istemezse değiştirmez. Uygun görürse ipi gevşetir, istemezse sıkar. Hele hele iktidar partisinin arkasında bugün olduğu gibi güçlü bir halk desteği varsa, bu konulara dokunma şerefini kimseye bahşetmez.

Bu tarafından bakınca Baykal’ın neden çelişkiye düştüğü ve neden bunu hiç umursamadığı anlaşılmış olmalıdır. Çelişkiye düşmek de sadece CHP liderinin bir imtiyazıdır. Çünkü onun çelişkiye düşmesi rejimin, laikliğin, Cumhuriyet’in ve nihayet askeri vesayetin bekası içindir!

Öyle olduğu için, belgeyi araştıran ve araştırırken de doğal olarak yasal adımlar atmak ihtiyacı hisseden hükümete ‘Devlet geleneğini anlayamamışlar’ diyerek, mefhum-u muhalifinden bu tür askeri belgelere ‘devlet geleneği’ sıfatını da bahşediyor.

Peki, Baykal içine düştüğü çelişkiyi izah etmeye ihtiyaç duymuyor da bunu hiç mi önemsemiyor? İşte orası öyle değil... Çünkü, ‘devlet geleneği’ denilen aslında Ergenekon’dan başka bir şey olmadığı şimdi anlaşılan gelenekte, her şeye iyi-kötü çare bulunuyor da sandık derdine derman bulunmuyor. Belge yazsanız da grup salonlarında tarihi nutuklar atsanız da; sandık ne ‘kağıt parçası’ndan anlıyor, ne de laf dinliyor.

Oralı değilmiş gibi davranmasına bakmayın Baykal da biliyor ki, eğer TCK’da yapılan son değişikliği Anayasa Mahkemesi’ne götürür ve iptal ettirirse, bunun siyasi faturası olacak. Sonuçta siyasi tarihe ‘darbe hamisi’ olarak geçmek var. Bunlar bir siyasi lider için iyi şeyler değildir...

Ama laf da ağızdan çıktı, partisi iptal başvurusu yapacağını söyledi. İşte tam bu noktada son bir umut Gül’e selam gönderiyor:

‘Cumhurbaşkanı, kanunu incelerse birkaç saat içinde yanlış olduğunu anlar!’

CHP lideri, Cumhurbaşkanı’na ‘Kanunu iptal et de beni kurtar’ mesajı gönderiyor. Zira o kanunu mahkemeye taşımak CHP için ilk seçimden feragat etmek gibi bir şeydir. CHP+Ordu= İktidar formülünü tarihe kazımak demektir; üstelik eşitliğin sağ tarafından da umut yokken!

Eğer toplumun verdiği mesajları anlamaz, seçim sonuçlarının toplumsal bir değişime tekabül ettiğini görmezden gelir ve bunun geçici olduğu vehmine kapılırsanız mutlu olamazsınız, huzur bulamazsınız. Ömür de siyasi hayat da böyle geçmez.

Türkiye’nin demokrasiye ihtiyacı var. Evet, kurumları yıpratmadan. Evet, çatışma yaratmadan. Evet, gerilime sürüklenmeden. Türkiye’nin demokrasi ve hukuk ihtiyacının gerilimsiz temini de siyasetin bütün kanatlarıyla bu sorumluluğu üstlenmesiyle mümkündür.

CHP de bunu anlamalı, anlamalı ki ülke biraz sükun bulabilsin.

Bu haber 464 defa okundu.