İtibar mı dediniz?

29 Haziran 2009 12:55 tsi
Hiçbir meslek, 'suç' söz konusu olunca 'imtiyazlı' olabilir mi? Bir kurumun 'itibarını' korumak, onu 'suç ve suçludan' arındırmak konusunda hassas olmak değilse nedir peki? Unutulmuş sanılan bazı örnekler vereceğiz. Bu örnekler fazlasıyla öğretici

Engin Ardıç bugünkü yazısında, tek kanallı televizyon zamanlarımızın gözde dizilerinden "Komiser Kolombo"yu hatırlatıyor. Daha doğrusu o diziden bir sahneyi: Kolombo, dizilerden birinde cinayet işlediğini kanıtladığı bir albayı kolundan tutup içeri atmaktadır...

Aslında bu tip örneklere sadece "Komiser Kolombo" dizisinde değil, birçok Amerikan yapımı dizide (mesela 24) ve sinema filminde rastlamak mümkün. Gayrımeşru çete elemanları bu film veya dizilerde bazen Pentagon gibi "kritik" yerlerde görevli kişilerle para karşılığı veya şantajla işbirliği yapmaktadırlar. (Ama tabii ki sonuçta kahraman Amerikan polisi veya FBI ajanları suçlular kim olursa olsun enselerinden tutup onları "içeri" tıkmaktan geri kalmamaktadırlar.)

Tabii ki bu sahneler sadece filmlerde yaşanmıyor. Gerçek hayatta da benzer durumlar yaşandığında, "gereği" yapılıyor, yapılabiliyor. Bizde ise, filmlerde bile bu tür sahneler yaşanmıyor. Zira buna niyetlenenin hemen "filanca kurumlara hakaret" ya da "filanca kurumun itibarını zedelemek" gibi iddialarla kendisini mahkeme önünde bulması, işten bile değil...

Kaldı ki o kadar ileri gitmeye de gerek yok. Perihan Mağden gibi yazarlar, Eren Keskin gibi insan hakları savunucusu avukatlar, "Türk halkını askerlikten soğutmak" iddiasıyla bugün bile mahkeme koridorlarını aşındırmayı sürdürüyorlar.

Amerikan filmlerine hayranlık duyduğumuzdan değil, ama "bizde" bir eksiklik olduğunu hatırlamak bakımından Ardıç'ın "Komiser Kolombo" hatırlatmasına bazı ekler yapmak gereği duyduk.

Meselenin özü ve esası şudur: Hiçbir meslek, hiçbir görev alanı, "suç" söz konusu olduğunda "imtiyazlı" değildir; olmamalıdır. Bu, ne zaman devletin en "kritik" alanları için de geçerli olduysa, o zaman demokrasi standartlarımız açısından ciddi bir ilerleme kaydetmişiz demektir...

Malum; 12 Eylülcülere yargı yolunun açılması gündemde...

12 Eylül deyince her birimizin aklına idamlar, cezaevleri, işkenceler, fişlemeler geliyor. Bu da doğal. Ama 12 Eylülcülerin karar ve uygulamaları açısından "yargıdan muaf" tutuldukları konular bunlardan ibaret de değil.

İki örnek vereceğiz. Bunlardan bir tanesi, ünlü Amerikan uçak şirketi Lockheed ile ilgili. Bilenler hatırlayacaktır: 1976 yılında bu uçak firmasının içlerinde Türkiye'nin de bulunduğu çok sayıda ülkede uçak alımlarıyla ilgili büyük miktarda rüşvet dağıttığı ortaya çıkmıştı. Bu, Amerika'da tam bir skandala yol açtı. Rüşvet dağıtılan ülkelerde çok sayıda üst düzey sivil ve askeri yetkili hakkında davalar açıldı. Ama Türkiye'de başbakan "kurumların itibarını korumak" konusunda ne kadar hassas olduğunu çok iyi bildiğimiz Süleyman Demirel idi... Gersini tahmin edebilirsiniz aslında ama yine de söyleyelim: Demirel "üstümüze düşeni yaptık" dedi ve dosyanın kapatılmasına seyirci kaldı. Halbuki Lockheed belgelerinde Hava Kuvvetleri Komutanı Emin Alpkaya'ya rüşvet verildiği açık seçik yazılıydı. Ne oldu Alpkaya'ya? Görülmemiş hızda yapılan bir yargılamayla (dava 7 Nisan'da başladı, 30 Nisan'da son buldu) beraat etti... Hangi mahkemede yargılandı da beraat etti dersiniz? Cevabını siz bulun!

Diğer örnek, 12 Eylül darbesinin kendisini kurumlaştırdığı MGK (Milli Güvenlik Konseyi) üyesi, dönemin hava kuvvetleri komutanı Tahsin Şahinkaya ile ilgili. Şahinkaya'nın F-16 uçaklarının alımıyla ilgili rüşvet aldığı yönünde iddialar ayyuka çıktı (1986). Ama Anayasa'nın geçici 15. maddesi nedeniyle Şahinkaya paşa yargı önünde hiçbir zaman hesap vermedi...

12 Eylülcülerin yargılanması... Darbe teşebbüslerine katılmış muvazzaf askerlerin sivil mahkemede yargılanabilmeleri... niçin önemli?

Mesele kurumların itibarını korumak ise, bu açık, şeffaf ve gereğinde hiçbir kuşku ve şaibeye meydan bırakmayacak şekilde hesap vermeye açık olmakla olur.

Herkesin bir kez daha ve sorumlulukla düşünmesinde sonsuz fayda var...

www.iyibilgi.com analiz

Bu haber 1,019 defa okundu.