netekim' ama... | " /> netekim' ama... | "/>

En Sıcak Konular

Evren konuştu 'netekim' ama...

26 Haziran 2009 10:18 tsi
Evren konuştu 'netekim' ama... Ve Evren kendisini 12 Eylül 'avukatı' olmaya vakfetmiş bir gazeteciye konuştu. Ama rest çekmek, şantaj yapmak çok yersiz. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldur denirse de, arşivler yalan söylemez. Üstelik canlı tanıklar da çok. 12 Eylül gerçeklerini çarpıt

12 Eylül askeri darbesinin lideri emekli org. ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 12 Eylül’ün yargı yolunun açılmasıyla ilgili, yaşı itibarıyla kendisinden beklenmeyecek bir açıklama yaptı ve adeta “rest” çekti…

Milliyet’ten Fikret Bila ve Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök’e konuşan Evren, “Beni yargılamak isteyenlere memleketin o günkü halini hatırlatmak isterim” diyerek devam ediyor: “Günde 20-25 kişi öldürülüyordu. Kars’ın otobüsü Erzurum’dan, Erzurum’unki Tunceli’den geçemiyordu. Mahalleler bölünmüştü. Polis birçok mahalleye giremiyordu. Yani biz durup dururken mi bu işe girdik.”

Doğruya doğru. Tablo aynen böyleydi. Ama tam da bu durum için, bir zamanlar 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel şöyle bir söz söylemişti: Memleketin durumu aynen öyleydi, peki siz o zaman Çemişgezek kaymakamı mıydınız?

Hayır. Kenan Evren o zaman Genelkurmay Başkanı idi. Yurt çapında sıkıyönetim vardı… 12 Eylül 1980 günü “olaylar” bir anda, bıçakla kesilir gibi nasıl durdu?

Evren Genelkurmay Başkanı idi. Ama darbe planını uygulamaya sokmak için şartların yeterince “olgunlaşıp olgunlaşmadığının” değerlendirmesini yapmakla meşguldü. Daha sonra açığa çıktı. “12 Eylül Bayrak Harekatını” yapmak için 1979 yılında ve 1980 Temmuz ayında az daha harekete geçilecekmiş. Şartlar biraz daha “olgunlaşsın” diye 1980 Eylül ayı beklenmiş…. Bu ne demek: Daha fazla insan ölsün… Daha fazla katliam olsun… Başka hiçbir şey demek değil!

Evren devam ediyor: “Beni yargılatmak isteyenlere şunu da hatırlatmak isterim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İç Hizmet Kanunu’nda madde var. Bir emir kanunsuzsa, suçsa, sadece emri veren değil, uygulayan da sorumludur. 12 Eylül harekátını, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütün mensupları uyguladı. Haydi şimdi hepsini yargılayın.”

İpe un sermek, tam da böyle bir şey olsa gerek… Evren “bir emir kanunsuzsa…” diyor; yapılan eylemin kendisi tepeden tırnağa “kanunsuz”. 12 Eylül, seçilmiş meclisi feshetti. Hükümeti dağıttı. Yasalara uygun sayısız derneği, sendikayı, yayını kapattı. Yetmedi: Anayasayı lağvetti…

Şu ironiye bakın: Anayasayı “tağyir ve tezyif etmek” suçlamasıyla 12 Eylül mahkemelerinde sağdan ve soldan binlerce genç yargılandı. Ama anayasayı “tağyir ve tezyif” eden, darbecilerden başkası değildi…

12 Eylül cunta rejiminin emir ve kanunlarına uyan binlerce asker ve sivil kişiyi yargılamak, teknik ve usul olarak mümkün olmayabilir. Bu, gerekli de değildir.

Fakat “12 Eylül karar ve uygulamaları, MGK (darbeciler kendilerine Milli Güvenlik Konseyi adını vermiş, sonrasında da “Cumhurbaşkanlığı Konseyi” adı altında yönetimde kalmaya devam etmişlerdi) kararları yargılanamaz” diyen bir anayasa maddesinin kaldırılması mümkündür. Bu, hiçbir hukuki normla açıklanamayacak bir “garabet”tir.

Yargılamaya konu darbeci askerlerin çoğu ya hayatlarını kaybetmiş, ya da Evren gibi ileri yaşlardadır. Yapılacak yargılama “sembolik” olabilir. Ama darbeyi, darbeciliği “meşru” kılan bir döneme son vermek adına, bu adımı atmak zorunludur.

12 Eylül’ün binlerce mağduru var. Ama kinci, intikamcı bir yaklaşımla değil, darbeciliği bir anlayış adına mahkum etmek için bu adımı atmak zorunludur…

Son olarak emekli paşa, 12 Eylül’e yargı yolunun açılması için “referanduma gidelim” diyerek rest çekiyor, ardından da “intihar ederim” şeklinde şantaj yapıyor…

Evren’in “referandum” önerisi rağbet görür mü bilemiyoruz, ama “anayasaya yüzde 92 gibi dünyada görülmemiş bir oranla evet oyu verildi” demesi hayli “komik” kaçıyor…

Bilerek mi bilmeyerek mi unutuyor, bilemiyoruz, ama o “referandum” sonucu itibarıyla değilse de gerçekleştirilme şekli ile gerçekten de dünyada eşi-benzeri görülmemiş bir referandum idi.

“Evet” kampanyası yürütmek serbest, “hayır” kampanyası yürütmek ise işkence ve cezaevi demekti. “Evet” beyaz, “hayır” ise “mavi” rengi ile belirlenmişti. Sandık başında şeffaf zarfların içerisine “mavi” pusula koymak cesaret işiydi ve birçok insan sandık başında gözaltına alınmıştı. Dönemin gazetelerine bakın, “Anayasaya hayır kampanyası düzenleyen şu kadar kişi yakalandı” türü haberlere rastlarsınız…

Ama bizce Evren’in referandum önerisi gerçekten de değerlendirilebilir. Sonucu görmesi ve bunun için önlemler alınması kaydıyla…

Kendisi için başkaca bir “yargılama” yapmaya da gerek yoktur.

“Bu lekeyle yaşayamam” diyor, Evren.

Oysa “leke”, 12 Eylül’ün ta kendisidir…

Kendisini 12 Eylül’ün avukatı olmaya vakfetmiş görünen Ertuğrul Özkök’e de söylenmesi gerekenler var, ama “savunmaya” saygımız gereği biraz beklemeyi uygun gördük…

Hasan Soylu www.iyibilgi.com analiz



Bu haber 839 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,810 µs