12 Eylül'ü yargılamak... | " /> 12 Eylül'ü yargılamak... | "/>

En Sıcak Konular

12 Eylül'ü yargılamak...

24 Haziran 2009 13:22 tsi
12 Eylül'ü yargılamak... Anayasanın geçici 15. maddesi, eşi benzeri görülmemiş şekilde 12 Eylül darbecilerine dokunulmazlık sağlıyor. Oysa aynı anayasa bir hukuk devleti olduğumuzu söylüyor. Darbeciliği yargılamak gelecek kuşaklara ödemekten daha fazla kaçamayacağımız bir borçtu

CHP lideri Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında “Hadi, 12 Eylül darbecilerini yargılayalım” dedi. Baykal, ilk defa sürecin nereye doğru şekillendiğini görerek bir adım attı, kendisini ve partisini bağlayan bir söz söyledi.

Malum, 12 Eylül darbecileri, görülmemiş eşitsiz koşullarda yapılan bir referandumla oylattıkları 82 anayasasına koydukları geçici 15. madde ile, kendilerini ve uygulamalarını yargı ve hukuktan “muaf” tutmuşlardı. Yani 12 Eylül ve uygulamalarının yargılanması, öncelikle dünyada bir eşi, benzeri daha görülmemiş olan bu anayasa maddesinin kaldırılmasını gerektiriyor.

Bu adımın çoktan atılması gerekiyordu. 12 Eylül, siyaseten hiç kimsenin savunduğu, sahiplendiği bir darbe değil. Aksine, mevcut siyasi geleneklerin hemen tamamı 12 Eylül mağduru ve yeri geldiğinde 12 Eylül ve uygulamalarını eleştirmekten geri kalmıyordu. Ama “her nedense”, bu adımı atma noktasına gelindiğinde, hiç kimse sorumluluk ve inisiyatif de almak istemiyordu…

Aslında asıl mesele, 12 Eylül anayasasının yerine sivil, demokratik bir anayasa yapılması. Türkiye’nin demokratikleşme sorunlarına köklü, kalıcı bir çözümün imkan dahiline girmesi de bununla mümkün. Ancak CHP ve Baykal, bu konuda “takoz” siyaseti güttükleri ve hükümet de CHP’ye rağmen adım atmakta istekli olmadığı için, bu yöndeki girişimlerden, bugüne değin somut bir sonuç elde edilemedi.

Anayasanın geçici 15. maddesinin kaldırılması, bu anayasanın anti-demokratik kamburlarından sadece bir tanesi. Ancak vurgulamak gerekir ki, en önemli bir tanesi.

Çünkü bu madde 12 Eylül darbecilerine ve onların uygulamalarına anayasal bir dokunulmazlık sağlıyor. Bunun herhangi bir şekilde “hukuki” bir açıklamasını yapmak mümkün değil. Anayasada tarif edilen “hukuk devleti” söylemi, aynı anayasanın bir başka maddesi tarafından “anlamsız” kılınıyor…

Hemen belirtelim ki mesele, 90 yaşına gelmiş bir askeri darbe liderinden “hesap sorulması” meselesi değildir. Bu, işin ancak “sembolik” yönü olabilir.

12 Eylül ve uygulamalarına yargı yolunun açılmasının asıl anlamı, Türkiye’nin darbeler dönemini “resmen” kapatması olacaktır.

Sürmekte olan Ergenekon davasının bu tür bir özelliği olduğunu biliyoruz. Ergenekon davası, darbe plan ve girişimleri ile bu yöndeki fiilleri yargılaması bakımından tarihi bir dönemeç noktası teşkil etmektedir. 12 Eylül ve uygulamalarına getirilen anayasal dokunulmazlığın kaldırılması ise, gerçekleşmiş bir darbeden hukuksal bağlamda hesap sorulması  ve “askeri vesayet” mantalitesinin aşılmasında önemli bir iradenin sergilenmesi olacaktır.

Bu, Türkiye’nin meselesidir. Siyasi yelpazeyi oluşturan bütün partilerin ve kamuoyunun arkasında durmasını gerektirmektedir.

Yeni, demokratik ve sivil bir anayasanın temeli, belki de böyle atılmış olacaktır. 12 Eylül’ün 29. yıldönümünde, gecikmiş de olsa bu adımı atmak ve gelecek kuşaklara karşı borcumuzu demek zorundayız…

“12 Eylül ve uygulamaları” diye vurgulayıp duruyoruz. Nedir 12 Eylül ve onun uygulamaları? Sabrınızı zorlamak pahasına aşağıdaki listeyi okumanızı istiyoruz…


650.000 kişi gözaltına alındı.
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişi için idam cezası istendi.
517 kişiye idam cezası verildi.
Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı).
İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi.
71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
388 bin kişiye pasaport verilmedi.
30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
31 gazeteci cezaevine girdi.
300 gazeteci saldırıya uğradı.
3 gazeteci silahla öldürüldü.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
39 ton gazete ve dergi imha edildi.
Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi -kaçarken- vuruldu.
95 kişi -çatışmada- öldü.
73 kişiye -doğal ölüm raporu- verildi.
43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi.

www.iyibilgi.com analiz



Bu haber 744 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,874 µs