Demokrasiye sahip çıkarız

24 Haziran 2009 11:52 tsi
Türkiye tarihi günlerden geçiyor. Demokratikleşme konusunda belki de bir daha yakalanamayacak fırsatlar için kapının aralandığı bir dönem. Yerel seçimler sırasında gösterdiği performansla ön plana çıkan CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin'den iyibilgiye

Taraf gazetesi tarafından yayınlanan, AKP ve Gülen cemaati üzerine belirli komploları kapsayan, gerçekliği halen tartışılan belge ile ilgili yaşanan süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Uzun süredir, özellikle Ergenekon olayından sonra, sürekli bir belgeler ortada uçuşuyor. Görünen tablo, siyasette de tartışılmayan, açık ve net olarak şu: Kurumlar arasındaki ciddi kavgadan kaynaklanıyor. Maalesef devletin kurumları arasında bir birliktelik yok. Ciddi bir çelişki var. Bu çelişkilerin sonucunda da bu tür belgeler dolaşır. Şimdi belge doğru olur, yanlış olur. Ama ciddi bir olaydır. Böylesi bir ciddi olayda, 12 - 13. gündeyiz. Bununla ilgili yapılabilmiş en ufak bir şey yok.

Bu size neyi ifade ediyor? Sadece çelişki mi?

İlk gündeki demecimi okumuşsunuzdur. Afederseniz kedi kakasını kapatır gibi...Hiç olmazsa bunu kapatmayın. Görünen o ki, bu yine kapanacak. Bunun kapanması, bundan sonraki sürecin tekrar devam etmesi anlamına gelecektir. Yarın yine başka bir şey çıkacaktır. O açıdan ben bu olayın kapanmamasına, mutlaka ve mutlaka çözümünden yanayım. Bunun çözümü sadece hukuka havale edilerek olmaz. Sayın Başbakanımız ilk günden meydan okudu. Şimdi gördüğüm tablo, geri adım atmış. Yine Genelkurmay Başkanımızın daha net bir şey söylemesi lazım.

Peki hukuku aşan nasıl bir çözüm sizin öneriniz?

Tabii ki hukuk gereğini yapacak ama sadece siyasetin ve devletin yapması gereken işler vardır. Onların hiçbirisi yapılabilmiş değildir.

Kurumlar içi çelişkiye dönersek. Bunun sebebi sizce neyle ilgili?

Bizim maalesef daha demokrasimiz oturmuş değildir. Demokrasi oturmadığı gibi iktidarlar, Türkiye'nin böyle bir şanssızlığı var - özellikle 80'den sonra ama son iktidarla biraz daha pike yapmış durumda - herkes kendisine göre bir kadro kurma uğraşı içersinde. Kendisine göre bir kadro uğraşı içersinde olunca da kurumlar arasındaki sıkıntı da gittikçe büyüyor.

Orada şöyle bir akıl yürütebilir miyiz: Mevcut kadroların hükümetle beraber çalışmama eğilimi, bir handikap olarak düşünülebilir mi?

Öyle bir handikap varsa, iktidar gereğini yapacak o zaman. İktidar gereğini yapmıyorsa, iktidarda bir zaafiyet var demektir.

Şu anki süreçte AKP demokratikleşme ve AB reformlarına hız verirse, CHP'nin destekleyici tutumu olur mu?

Bu konuda kesinlikle CHP, özellike Avrupa Birliği ve demokrasi konusunda ciddi bir uğraş vermek zorunda. Tereddütsüz. Aksi takdirde Türkiye bunları tekrar tekrar tartışır. Bunlara son verilmesi lazım. Bakın, Türkiye 3 tane darbe yaşamıştır. 3 darbe ülkemizi ne yazık ki çok ciddi şekilde gerilere götürmüştür. Ve bu darbelerde en büyük mağduriyeti CHP görmüştür. CHP'nin çok ciddi kadroları, genel başkanları, ki şu anda Sayın Deniz Baykal da dahil olmak üzere, darbe mağdurlarıdır. Neden 12 Eylül ile hesaplaşılmaz? İktidarıyla, muhalefetiyle...Uzun yıllardır siyasetteyim, herkes söyler. Sayın Demirel söyledi, rahmetli Özal, Sayın Ecevit söyledi...Herkes 12 Eylül Anayasası'nın değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

Peki sivil Anayasa yapım sürecinde CHP'nin tavrı ne olacak?

Anayasa diyorsunuz. Çok önemli bir şeydir. Anayasa, toplumun bütün kesimlerince tartışılması ve benimsenmesi gereken bir olaydır. Şimdi bir Anayasa tartışması ve taslağı var. Taslak hiçkimse tarafından bilinmiyor. Böyle bir Anayasa hazırlayamazsınız.

Yeni Anayasa ile ilgili olarak sizin sıkıntınız prensip olarak değil yöntem olarak mı?

Yöntem olarak tabii. Bilmemiz gerekir. Nedir bizi ilgilendiren, Türkiye'de 70 milyon insanı ilgilendiren neler var, bunu bilmek en doğal hakkımızdır. Avrupa'da bir sokağı değiştirirken bile 6 ay tartışıyorlar. Sokak! Yönü değişiyor, çok basit bir şey. Neden yapıyorlar bunu? İnsan unsurunu dahil etmek için yapıyorlar. Şimdi insanı dahil etmediğiniz hiçbir şeyde başarılı olma şansı yok. Bu tartışılsın, hiç önemli değil. Aykırı şeylerin de tartışılması gerekiliyor.

Darbeler 10 yılda bir yapıldığı için insanlar siyasetten uzaklaştırıldı, mahrum bırakıldı. Bunun etkisi yadsına bilir mi?

Tabii ki, çok haklısınız. 12 Eylül'den sonra, maalesef, siyaset yapması gerekenler, siyaset yapamaz hale geldi. Yapmaması gerekenler de siyaset yapınca, bu noktaya gelindi.

Yapmaması gerekenlerden kastınız?

Kim olursa. Siyasetin esas unsurları, emek, işçi, öğrenci...Bunların hepsinin önü kesildi. Yalın bir siyaset anlayışı ortada kalınca...Bütün bunlara rağmen, benim kişisel görüşüm, Türkiye iyi bir noktaya gidiyor. Demokrasi çok kolay değildir. Sürekli hep Avrupa deriz, İngiltere, Fransa...Herkes çok ciddi bedeller ödemiştir.

Peki AK Parti'ye yönelik demokrasi dışı girişimlere karşı sizin tavrınız nedir?

Kim olursa olsun, sadece AK Parti değil, demokrasi dışı tavırlara karşı biz her zaman ön saflarda oluruz. Şiddetle karşı çıkar, siper oluruz.

www.iyibilgi.com röportaj

Bu haber 653 defa okundu.