30 Ağustos'a 5 kala: YAŞ'ta bahar temizliği

22 Haziran 2009 14:46 tsi
Sosyolog Ayhan Aktar'dan ses getirecek iddia :'Savcılık, MİT ve Emniyet’ten gelecek istihbarat sayesinde ordu içinde “bahar temizliği” yapılacağını tahmin ediyorum.'

Ayhan Aktar / Taraf'daki köşe yazısından ilgili kısım

Marifet, iltifata tabidir

...

Dursun Albayımızın elinden çıktığı söylenen eylem planının alıcısı kimler? Yâni cennet vatanımızda eylem planını coşku içinde alkışlayan kesimlerin “kıymet-i harbiyyesi” nedir? Kamuoyu araştırmaları uzmanı Sn. Tarhan Erdem birikimini konuşturarak geçen hafta bu soruların cevaplarını vermeye çalışıyordu:

“Ülkemizde, iktidar partisinin ‘Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurmak’ istediğine inananların sayısını hiç düşündünüz mü? Ordu içinde bu isteği ciddiye alanların bulunduğunu bilmek için geniş gözlem ve incelemeye gerek var mı? Genelkurmay gibi koca bir kurumun destek şubelerinde, kendi heyecanıyla kurumunun görevini birbirine karıştıran ilk kişi bu Andıç’ı yazan albay mıdır? Yurttaşlarımızın bir kesimi, iktidar partisi genel başkanının ‘Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslam devleti kurmak’ istediğine inanmaktadır. Üç-dört yıl önce bu inanç, ‘kuşku’ olarak adlandırılabilecek bir duyguydu. Olaylar, iktidarın gözü önünde, kuşkuları ve kuşku duyanların sayısını azaltmadı, arttırdı. Geçen yılki bir çalışmaya göre sayıları altı milyonu çoktan geçti. Bu kuşku ve yarattığı tedirginlik, toplum - iktidar ilişkisini doğallıktan çıkardı. Kuşku duyanlar için Erdoğan’ın Türkiye’yi İranlaştırma ‘cihadı’, dünyadan, ekonomiden, sağlıktan daha önemlidir. Kuşkuluların büyük çoğunluğunun yaşam tarzları moderndir ama, kuşkuları nedeniyle, siyasal özgürlükler konusunda ‘gerektiğinde asker müdahale edebilir’ demektedirler. Türkiye’nin yüksek eğitim görmüş, meslek sahibi yetişmiş insanının, yüzde 60-70’i bu kesimin içindedir. Bu kaygıyı taşıyanlar için laiklik, cumhuriyetin ve demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur. Laiklik için bu kesimin yapamayacağı bir şey; kabul edemeyeceği ortaklık yoktur! Profesyonel darbeciler bu kesimin ‘toleransı’ sayesinde rahat çalışmaktadırlar” (Radikal, 15 haziran).

Tarhan Bey’e göre, Dursun Albayımızın marifetlerine iltifat edenlerin sayısı hayli yüksek. Laikçi seçkinler, AKP’nin iktidarından kurtulmak için şeytanla bile ortaklık yapmaya hazır görünüyorlar. Acaba, “kuşku duyan” kesimleri demokrat yapmanın bir yolu var mı? Soruyu şöyle soralım: Başbakan Erdoğan, kendisinden kuşku ve tedirginlik duyan ve her türlü anti-demokratik girişimi destekleyen kesimlere güvence verebilir mi?

Bu soruya geçen yıl verdiğim cevabı tekrarlayayım: “Tayyip Erdoğan bıyıklarını tıraş etse, Emine Erdoğan da başını açsa ve birlikte Laila gece kulübüne gidip orada ‘eller havada’ dans etseler bile bu şahıslara kendilerini kabul ettirmeleri mümkün olmayacak! Çünkü laik kesimdekiler, Emine Hanım başını açsa bile bu durumu ‘takiyye yapıyorlar’ diye yorumlamaya hazır!” Dolayısıyla, bu kesimin kısa vadede gönlünü kazanmanın mümkün olmadığını düşünüyorum.

Laikçi seçkinlerde tavır değişikliği mümkün olmadığına göre, onların nabzına göre şerbet veren ve ordu içinde “darbe rüyaları” görenleri tasfiye etmekten başka çare yok gibi gözüküyor. Geçen hafta AKP’nin Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı müracaatı da bu çerçevede değerlendirebiliriz. Soruşturmanın amacı, 30 Ağustos öncesindeki YAŞ toplantısında Başbakan Erdoğan’ın elini güçlendirmektir. Savcılık, MİT ve Emniyet’ten gelecek istihbarat sayesinde ordu içinde “bahar temizliği” yapılacağını tahmin ediyorum.

Bu haber 1,341 defa okundu.