Öncü sarsıntı: Ve değişim başladı

Türkiye ilginç bir ülke… Tarihten gelen merkeziliğinden olmalı… Ankara’da ya da “yüksek siyasette” yaşanan değişimler yansımalarını sokakta, ücra kasabalarda, kurumlarda ve hatta özel sektörde bulabiliyor. Ankara yeni paradigmasını dünya şartlarına göre ayarlıyor. Daha sonra bu paradigma ülke bütününde –yeni şartlara ayak uydurmak ve ayakta kalmak isteyen devlerce- kabul görüyor. Osmanlı imparatorluğunun Meşruiyeti ilan etmesi bunun eski örneklerinden birisi. Türkiye’nin ikinci dünya savaşı sonrasında çok partili sisteme geçmesi de… Türkiye savaş biter bitmez çok partili hayata geçince ülkedeki Alman yanlısı ve hatta demokrasiyi zora sokabilecek kesimler tasfiye edilmişti.

Şimdi Türkiye 2000’li yılların başından bu yana yeni bir paradigmanın mücadelesini veriyor. Ankara kendisini yeni dünya şartlarına uydururken ülkedeki aktörlerin de buna uyum sağlamasını bekliyor. Yeni paradigma toplumuyla çatışmayan devlet çerçevesinde şekilleniyor, bu paradigma demokrasiyi öne çıkarıyor. Üstelik siyasi erkinden Genelkurmayına bu paradigma ortak bir strateji çerçevesinde oluşturuluyor. Basına sızan son “darbe” belgesi tartışmalarında görüldüğü gibi Genelkurmay da artık içindeki cuntacıları temizleme kararlılığını gösteriyor. Yoksa Jandarma Kriminal Laboruatuar’ının raporunda geçen “İnceleme konusu belgelerin 4'üncü sayfasındaki Dursun Çiçek Dr.Dz.P.Kur.Albay ismi üzerinde bulunan imza ile Dursun Çiçek'in mukayese imzaları arasında genel şekil yönünden benzerlik görüldüğü” şeklindeki açıklama tesadüfi değil…

Elbette Türkiye’de yaşanan bu değişimin “ayakta kalmak isteyen” kurumlara yansımaması beklenemez. Medyanın da bu değişime ayak uyduracağı bu yüzden özellikle Doğan grubunda bazı değişimler yaşanacağını iyibilgi iki hafta önce kaleme almıştı. Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün koltuğunu kaybedeceği şeklindeki iddialar o günlerde yine tartışılıyordu. Ancak iyibilgi o tartışmayı bir adım öne taşıyarak grup içinde bir dengeler mücadelesi yaşandığını belirtmişti. İyibilgi o analizinde Enis Berberoğlu ve Eyüp Can ile ilgili muhtemel değişiklikler yapılacağı öngörüsünde bulunmuş, Ertuğrul Özkök’ün bu değişimi engellemek için kendisine yakın isimler olan Soner Yalçın hatta Oray Eğin gibi isimlerin grup bünyesi içinde yükseltilmesi ya da grup içine alınması çabası ortaya koyacağını ileri sürmüştü. Ardından Aydın Doğan’ın gözdesi olarak bilinen Yiğit Bulut Özök’le girdiği sert polemik sonrası gruptan ayrılmıştı. Fehmi Koru Bulut’un gruptan ayrılmasını Özkök’ün bir zaferi olarak yorumlamıştı. Ancak Hürriyet’te yaşanan gelişmeler Özkök’ün zaferinin kısa vadeli olduğunu gösteriyor. Zira içeride kurulan yeni denge Özkök’ün istediği şekilde değil…

Ertuğrul Özkök’ün bugünkü yazısından Hürriyet yazıişlerinde Türkiye’deki değişimin aksine değil o değişime paralel bir gelişme yaşandığı ortaya çıkıyor. Özkök’ün kaleminden okuyalım: Hürriyet’in ekonomi servisinden başlayıp, sonra Haber Koordinatörlüğü görevine gelen ve bu görevde, yeni haber merkezini kuran Ankara Temsilcimiz Enis Berberoğlu, şimdi ikinci bir görev daha yükleniyor. Berberoğlu, bundan böyle Hürriyet’in en üst icra organı olan İcra Kurulu üyeliğini de yapacak. Böylece Ankara temsilcilerinin gazete içindeki önemli rolü, daha da artacak. Haber Koordinatörlüğü görevine ise, Eyüp Can Sağlık geldi. Eyüp Can, Hürriyet bünyesinde çalışmaya 5 yıl önce Referans Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olarak başladı ve gazeteyi, ekonomi ve iş dünyasının vazgeçilmezleri arasına soktu. Eyüp Can, bir süre önce Hürriyet’in ekonomi sayfalarında da yazmaya başladı. Şimdi Hürriyet’in güçlü haber sistemini daha da güçlendirmek için çalışacak.