İlhan Döğüş'ten açıklama

18 Haziran 2009 13:00 tsi
iyibilgi yazarı İlhan Döğüş’ün 2008’deki bir yazısı hakkında yanlış anlaşılmaları önlemek için yayınladığı düzeltme yazısı...

Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Dünya da zor bir süreçten geçiyor. Bu zor süreçleri atlatmak, değişim sürecini yönetmek, insanlık için maksimum fayda çıktısını elde etmek, en başta insanların ferasetine bağlı...

Bu feraset ise öncelikle insanların birbirini anlama, diyalog ve iletişim kapasiteleriyle ilgili...

İnsan zihni dışındaki dünyayı kendi zihni kategorileri içinde çarpıtarak algılar ve öznel sonuçlar edinir. Dolayısıyla bu öznel edimlerini paylaştığı iletişim süreci farklılaştırır, farklılıkları vurgular... Ancak sonrasında iletişimin derinleşmesi, farklılıkların müşterek zeminlerde birlikteliğini yeniden sağlar...

Bunun için karşılaşmalara, temaslara açık olmak ciddi bir öneme haizdir.

Her karşılaşma ve temas kendinizi yeniden düşünmenin de taşıyıcısıdır.

Bu ise özgüvene bağlıdır...

Bu özgüven, “kendini merkezde görmekle” değil, tam tersine, kendini ötekileriyle eşit görmekle, doğru bildiklerini tartışmaya açabilmekle ilgili...

Dolayısıyla değişim süreci, değişime, diyaloga, yüzleşmeye ve temasa açık olan özgüven sahibi aktörler ile sağlıklı yürüyebilir...

O nedenle Türkiye’nin temel ihtiyacı özgür ve eşit bir tartışma ortamıdır.

Bunları şunun için yazıyorum:

27 Mart 2008 tarihinde bu sitede “Ergenekoncular Moskova’ya” başlıklı bir yazı yazdım. Aradan geçen bir buçuk yıl sonra o yazının, hiç de ilgili olmadığı bir iddiayla yan yana getirildiğini gördüm.

8 Haziran 2009 tarihinde İşçi Partisi’nin resmi internet sitesindeki bir metinde, yazım, partinin Genel Başkanı Doğu Perinçek’in oğlu, İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek’e yönelik suikast ihbarı çerçevesinde Sayın Perinçek’i hedef gösterdiği şeklinde irdelenmektedir.

Yazımın, içeriği ve amacı ile bu iddiayı destekleyen hiçbir unsur taşımadığı açıktır.

Yazı, bir politik eleştiri hedefindedir. Fakat anlatılan ile anlaşılan her zaman bir mutlak tekabüliyet ilişkisi içinde değillerdir; net olarak örtüşmeyebilirler. Çünkü yukarıda belirttiğimiz gibi, insan zihninin algılaması özneldir.  İletişim ve yeniden düşünme ise bu farkı kapatmaya katkı sağlar...

Sonuç olarak, yazdığım yazı, amacının dışında algılanmıştır. Bu yazı da, bu algıyı kırmak için yazılmıştır. Çünkü bu satırların yazarının en kutsal değeri ve siyasetle ilgilenme sebebi, insan yaşamının kutsallığıdır. Böyle bir ilişkilendirme en temel ilkelerime aykırılık nedeniyle üzücüdür...

Bu algıya vesile olduğunu tahmin ettiğim- yazıda Mehmet Perinçek’in geçtiği satırların ise fikri düzlemle ilgili olup, organik bağı kastetmemesine rağmen, bunun önüne geçemeyen maksadını aşan ifadeler olduğunu belirtmem gerekiyor.

Bu durumda, özgür tartışma ortamına katkı saikiyle ve temasa imkan veren bir özgüvenle, yazının Mehmet Perinçek’i hedef göstermediği, buna rağmen böyle algılanmış olması nedeniyle oluşan manevi mağduriyet nedeniyle özür dilerim...

Türkiye’nin farklı fikirlerin özgür ve eşit tartışmasıyla sağlıklı, özgür, demokratik bir toplum olması dileğiyle...

İlhan Döğüş

Bu haber 1,213 defa okundu.