neden inanıyoruz? | " /> neden inanıyoruz? | "/>

En Sıcak Konular

Bu belgeye neden inanıyoruz?

18 Haziran 2009 11:09 tsi
Bu belgeye neden inanıyoruz? Devletin zirvesinden Genelkurmay'a kadar ortaya çıkan "İrtica Belgesinin" düzmece olmadığına inandıran ne? Düzmece olma ihtimalini neden düşük görülüyor?

UMUR TALU  / Sabah

Bir Çiçek kopar bin Dursun doğar!

İtiraf edelim:
Yarın "düzmece" çıksa bile...
"Belge"nin "düzmece" olmadığına bizi en çok inandıran ne?
Yani "düzmece" olma ihtimalini neden düşük görüyoruz da...
"Doğrudur ya" deyiveriyoruz...
Hem de hiç görmeden.
Hem de, mütereddit Genelkurmay bile; hem de devletin zirvelerinden kendi kuytu köşelerimize kadar...
Yediden yetmişe, bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçesine...
Neden?


***

İşte bütün mesele bu:
Çünkü, bu mümkün bir şey.
Çünkü, bu sürpriz değil.
Çünkü, şaşılacak bir iş değil.
Çünkü, bu hiç olmadı değil.
Çünkü, bunları hazırlamakla görevli insanlar oldu.
Çünkü, bunları gerçekleştirmekle görevli başkaları oldu.
Çünkü, Türkiye'de, bir kısım kurmay subaylıkta, esas iş bu oldu.
Çünkü, darbe tasavvurlarını konuştuğumuz bu memlekette bir sürü darbe ve müdahale oldu.
Çünkü, sivillere karşı askeri tezgâhları konuşuyoruz ya, Gladio, Kontrgerilla, Jitem vesaire tam da bu tür işlerin içinde ve bu tür işler için oldu.
Çünkü, bazı partilerin, bazı siyasilerin, halkın bir kısmının, hatta büyük kısmının "düşman" sayılabilmesinden söz ediliyor ya, resmen buna dair çok çok sayıda gizli ama çok sayıda açık belge bile oldu.
Çünkü, "Türk Silahlı Kuvvetleri Üst Kademe ideolojisi", kabul edin ki, "dış düşman" ölçülerini NATO ve ABD otomatiğine bağladıktan sonra, tabii ki Osmanlı ve Cumhuriyet'in kuruluş şartlarının da geleneğiyle birleştirerek, esasta öncelikle "iç düşmanlar" üstüne yoğunlaştı.
Çünkü, şimdi 170'inci yılını kutlayan Jandarma bile, sanki 170 yıl önce "cumhuriyet" varmış gibi, afişlerinde sadece "Cumhuriyet'e bağlıyız" demekle yetiniyor; en azından cumhuriyetle birlikte yol alındığı varsayılan "demokrasi, hukuk ve hukuk devletine bağlılık"tan söz etmiyor bile.
Çünkü, esasında "görev sahası iç işleri" olduğu için, İçişleri'ne bağlı olması gereken Jandarma'nın başına bir Jandarma general bile gelemiyor; hep Kara Kuvvetleri'nden tayin ediliyor.
Çünkü, bu tür yollarla Sola vurulurken kimi Sağ şakşak yaparak seyretti; çünkü Sağa vurulurken, kimi Sol, vurana meyletti.
Çünkü, şu anda en azından 45 yaşın üstünde olanların en az yüzde 90'ında 12 Eylül darbesine onay oylarının parmak izi duruyor.


***

Şimdi en çok kimi kurmay subay şaşırıyordur:
Görev bildikleri, normal gördükleri bir şey için zanlı, suçlu muamelesi görmeye!
O yüzden, bu "normal", hem cumhuriyet, hem demokrasi, hem hukuk açısından "anormal" hale getirilmedikçe...
Normal sanılmış bu arazi üstünde, cumhuriyet de dahil, hiçbir çiçek büyüyemeyeceği kabul edilmedikçe, daha çok Çiçek biter.


***

Çünkü, "rejimin, devletin sahipliği", "millete efendilik" meselesi öyle birkaç Dursun'la duracak gibi değil.
Bu sadece, "ordu içinde kimileri"nin oradan millete, sivillere bakışıyla ilgili de değil.
Dört yıldır yazıp duruyorum; her gün daha fazlasını öğreniyor, duyuyor, tanık oluyorum:
Bu bakış açısı öncelikle ordu içindeki "alttakiler" üstünde deneyim, alışkanlık ve gelenek haline geliyor; küçümseme ve kolayca cezalandırma normalliği, merdivenler çıkılır, rütbeler alınırken memleketteki tüm "alttakiler"e doğru yayılıyor. Bir gün tüm ülke "alttakiler" oluveriyor.
Bu acayip "anti cumhuriyetçi" ve "imtiyazcı" kibri aşabilenler, gerçekten sadece olağanüstü subaylar değil, aynı zamanda "olağandışı" insanlar. Onlar da var.
Bu "anti demokratik" küçümsemeyi aşabilenler, esasta gerçek cumhuriyetçiler. Hiç yok değiller.
O yüzden, hazır yeri gelmişken... konuşuluyor ya...
"Ordunun cumhuriyet ve demokrasi içindeki konumu" diye...
İnanın, binlerce ama gerçekten binlerce tanığıma güvenerek söylüyorum...
İşin püf noktalarından biri de...
"Cumhuriyet ve demokrasinin ordu içindeki konumu".
(Demokrasinin siyasi partiler, hukukun yargı, sivil toplumun sivil toplum örgütleri, liberalliğin iş dünyası, basın özgürlüğünün basın içindeki konumları vs. de hem ayrı, hem aynı mesele tabii!)


***

Bu ülkede demokratlar samimi demokrat olmadan...
Ama cumhuriyetçiler de harbi cumhuriyetçi olmadan...
Bir Çiçek kopar...
Bin Dursun doğar!
Kurmay Albay Dursun Çiçek (doğru ise!) belge hazırlar; 12 Eylül ertesinden beri Meclis'te ve devlette olan Kurmay Bakan Cemil Çiçek davacı olur.
Benim oğlum bina dokur...
Dokusun...
Orada öylece dursun!



Bu haber 654 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,124 µs