O konuşmanın mesajları | " /> O konuşmanın mesajları | "/>

En Sıcak Konular

O konuşmanın mesajları

16 Haziran 2009 14:05 tsi
O konuşmanın mesajları ‘Eylem Planı’ üzerinde tartışmalar sürerken Erdoğan’ın grupta yaptığı konuşma bazı beklentileri boşa çıkardı. Erdoğan-Başbuğ görüşmesinde neler konuşulduğunun çok güçlü ipuçları bu konuşmada var. ‘Her şerde bir hayır vardır’

Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, bir süredir başlattıkları yeni bir uygulama ile, haftalık görüşmeler yapıyorlardı. Ve bu olağan görüşmeler, Perşembe günü yapılıyordu. Ancak gündemdeki Taraf  gazetesinin gündeme getirdiği “İrticayla mücadele eylem planı” nedeniyle, bu görüşmenin zamanından önce yapılması bekleniyordu ve öyle de oldu.

1 saat 20 dakika süren görüşmenin ardından bir açıklama yapılmadı. Bu nedenle gözler, görüşmeden sonra Başbakan Erdoğan’ın katılacağı partisinin grup toplantısına çevrildi.

Erdoğan, gruptaki konuşmasında, her zaman yaptığı gibi, ülke gündemiyle ilgili sorunlar hakkında açıklamalar yaptı. Fakat ilginç bir not olarak belirtmek gerekir ki, Erdoğan’ın konuşması, normal konuşmalarından daha kısa idi. Toplam 20 dakika kadar konuşan Erdoğan’ın grup konuşmaları, genelde daha uzun oluyordu. Ekonomik tedbirler ve diğer konularla ilgili açıklamalar bir yana, herkesin ilgi ve merakla beklediği, Başbuğ’la görüşmesine ilişkin vereceği mesajlardı. Bu nedenle herkes satır aralarını okumaya çalıştı.

Hemen söyleyelim: Söz konusu “eylem planı” ile ilgili Erdoğan ilk yaptığı “bütün yasal haklarımızı kullanacağız” açıklamasının arkasında durdu. Dün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yapılan açıklama da bu yönde idi.

Bunu “not” etmek iki açıdan önemli. Birincisi, Genelkurmay Başkanı Başbuğ’la yapılacak görüşmenin ardından, bazı yorumcular, Başbakan’ın “yasal haklarımızı kullanacağız” tutumundan vazgeçeceği yönünde öngörülerde bulunmuşlardı. Bu, doğru çıkmadı. Hükümet, belgenin doğru veya sahte çıkması olasılıklarından hangisi doğru çıkarsa çıksın, aldığı ilk tavırda tutarlı davranacak.

İkincisi ise, bugün yapılan görüşmenin sonucuyla ilgili. Söz konusu belgenin doğru veya sahte çıkması olasılıklarına karşı, hükümetin kanaati, belgenin “doğru” olduğu yönünde. Komuta kademesinin bilgisi dahilinde olmasa bile (nitekim İlker Başbuğ Ertuğrul Özkök’ün bu yöndeki sorusuna çok net bir yanıt vererek komuta kademesinin sorumlu olmadığını vurgulamış oldu.), TSK bünyesinde bu yönde faaliyetler içerisinde olan bir “birimin” varlığına inanılıyor.

Başbakan Erdoğan’ın grupta yaptığı konuşmadaki bazı vurgularının altını çizmek gerek.

Konuşmasında partisinin 71.5 milyon insanın oyunu alan bir parti olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Milletin tercihleriyle oluşmuş TBMM’nin önünde hiçbir güç merci yoktur ve olamaz da” dedi. “Millet iradesini yok sayan her türlü girişim, karşısında milletimizi ve onun temsilcilerini bulacaktır” dedi. Söz konusu belgenin doğru veya sahte olması halinde de durumun “vahim” olduğunun altını çizdi.

Erdoğan konuşmasında bu tip girişimlere karşı çok net bir tutum alırken, Genelkurmay’ın pozisyonunu ayırt etmeye özel bir önem verdi. “Doğrusu Genelkurmay, sorumlu ve duyarlı bir tavır sergilemiştir. Belgenin sahte ya da gerçek olduğunun anlaşılması için soruşturma talimatı vermişlerdir… 'Belgenin doğruluğu ispat edilirse sorumluların yargı makamları tarafından cezalandırılacağına ilişkin güvencemiz tamdır' denmiştir” şeklinde konuştu.

Erdoğan konuşmasının sonunda da meselenin takipçisi olacaklarını vurguladı.

Erdoğan’ın Genelkurmay’ın tavrının “sorumlu” olduğunu vurgulaması, kurumlar arası ilişkilerin sağlıklı yürütülmesinin gerektirdiği özenden kaynaklanıyor. Ancak bu özen, “karşılıklı” olabildiği oranda anlamlı ve değerli olur. Nitekim Genelkurmay’ın da “hukuk ve demokrasiye bağlılık” yönünde yaptığı açıklamayı, bu açıdan okumak gerekir.

Fakat bu “özenin” asıl anlam kazanacağı nokta, meselenin yargı safhasında ortaya çıkacak. Askeri yargı da harekete geçmiş durumda. Ancak askeri yargının “askeri” yapının bir parçası olması, objektif bir sonuca ulaşıp ulaşmayacağı noktasında soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Bu nedenle sivil yargı daha büyük bir sorumlulukla karşı karşıya bulunuyor.

Bu meselenin “hayırlı” tarafı, TSK içerisindeki cunta veya cunta heveslisi kesimlerin, eskisi kadar cüretkar olamayacaklarıdır. Taraf’ın deşifre ettiği belge üzerinde yapılan tartışmalar, Türkiye’nin demokrasi normlarını daha da ileriye götüren bir sonuca hizmet edecektir…

www.iyibilgi.com analiz



Bu haber 887 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,040 µs