En Sıcak Konular

Oray Eğin yine polemik peşinde

16 Haziran 2009 12:20 tsi
Oray Eğin yine polemik peşinde Oray Eğin yine polemik peşinde... Hedefinde Nazlı Ilıcak var. Ilıcak'ı 'dersini çalışmamakla' suçluyor. Bakalım Ilıcak ne yanıt verecek?

Oray Eğin / Akşam

Teşkilatın karanlık 'hamalı' kim?

Susurluk olayının patlamasından sonra kamuoyunun önüne çeşitli sorumlular çıkartıldı, teşhir edildi. Bu isimlerin pek çoğu piyondu, zamanında bir kukla gibi egemenler tarafından kullanılmışlar, işleri bittiğinde, olay patladığında da harcanmış, teşhir edilmişlerdi. İbrahim Şahin de onlardan biriydi.
Oysaki bu skandalın baş aktörü gibi tanıdığımız Şahin, babası makarna fabrikasında işçi olarak çalışan, fakir bir aileden gelen ve daha okul yıllarında fanatik bir ülkücü olan sıradan bir polis alt tarafı. Bir emir eri. İbrahimŞahin'e bütün bu süreç içinde birileri tarafından gaz verildi, çok güçlü olduğu hissettirildi, o da buna inandı ve yetkilerini aşan işler yaptı, Susurluk'un hazırlayıcılarından biri oldu.
Ama sonra dönüp hiç kimse yüzüne bakmadı... Bugün hasta ve yalnız, bakıma muhtaç. Kasabanın şerifi gibi ortalığın tozunu attırdığı günlerden eser yok. Kapısını çalan da. Bir zamanlar ona koltuk çıkanlar, destek olanlar uçup gitti. Yaşlı, yorgun, hasta bir adam şimdi Şahin...
Onun okuldaki lakabı neymiş biliyor musunuz? 'Hamal' derlermiş. Saf bir adam işte. Kolay kandırılacak cinsten. Büyük teşkilatların böyle saf adamlara her zaman ihtiyaçları oluyor...
Farz edelim ki Anadolu'dan bir polis İstanbul'a tayin oluyor. Hayatını PKK'yla mücadele içinde geçirmiş, terörden çekmiş, milliyetçi duyguları aşırıya kaçmış... İstanbul'daki ağabeyleri hemen onu tespit ediyorlar. Anadolulu saf polisi buluyorlar ve diyorlar ki 'Bak Aksaray'daki bazı oteller PKK'ya yardım ediyor.'
O da bunu misyon edinip gidiyor o otelleri dağıtıyor, olaylar çıkartıyor, kapattırıyor. Bunu vatan ve görev aşkı uğruna yaptığına inanıyor. Gazlıyorlar, o da tanrısal güce sahip olduğunu düşünüyor; astığı astık, kestiği kestik. Her şeyin yanına kar kalabileceğini düşünüyor, her yöntemi uyguluyor...
Sonra ne oluyor biliyor musunuz? 'Ağabeyleri' o otel sahipleriyle masaya oturuyor. 'Tamam açarız ama şu kadar para lazım' diye kirli bir pazarlık başlıyor. Anadolu'dan gelme saf memurun üzerine yıkılmış bütün olay. O kullanılmış, sonra da bir köşeye itilmiş.
Kendilerini 'kasabanın şerifi' zannedenlerin sonu hep böyle oluyor.

***

Bugün Ergenekon'la Susurluk bağlantısı kurmak isteyenlerin yine bir piyon olarak gözaltına aldıkları, soruşturmaya dahil ettikleri bu komiseri 28 Kasım 2007'de anlatmıştım.
Kendi kendine karar verecek düşünce sistematiği olmayan, başkaları tarafından kolayca yönlendirilen ve kullanılıp bir köşeye atılan bir adam Şahin. Okuldaki lakabının 'hamal' olması yeteri kadar açıklayıcı zaten.
Ergenekon soruşturmasında bula bula yine İbrahim Şahin'i bulmak soruşturmaya ciddiyet mi katıyor, yoksa soruşturmayla ilgili kuşkularımızı doğruluyor mu?

***

Şahin ve Ergenekon hakkında bugün ekleyeceğim tek şey dünkü Hürriyet'ten Yılmaz Özdil'in yazısından şu bölüm:
'İbrahim Şahin dediğin adam, zurna değil... Genelkurmay'da kurs görmüş, Almanya'da kurs görmüş, ABD'de kurs görmüş, özel harekat başkanı olmuş, özel tim okulu kurmuş, 20 yıldır yargılanıyor, ruh gibi takip ediliyor, 24 saat dinleniyor.' Krokiyi evinde unutmuş!
'İster misin, Atatürk Evi'ni kazalım, Türkeş'in mezarını kazalım filan derken, AKP'nin bahçesinde hocanın buhar ettiği 'kayıp trilyonu' bulsunlar...'

Kendi gazetesini bile okumuyor
Nazlı Ilıcak'ın dün Sabah'ta yayımlanan köşesinde bir kemancı hikayesi vardı. Washington Post gazetesinin yaptığı bir sosyal deneyi aktarıyordu. Gazete metroya ünlü bir kemancıyı yerleştirmiş, 45 dakika boyunca altı tane Bach eseri çalmış ama hiç kimse onun ünlü virtüöz Joshua Bell olduğunu anlamamış...
İyi hoş da...
Biz bu filmi görmüştük!
Nazlı Ilıcak'a belli ki bu hikayeyi iki arkadaşı yollamış, o da çok beğenip köşesinde kullanmış.
Halbuki dikkatli bir gazete okuru olsaydı aynı hikayenin 17 Aralık 2007 tarihinde Sabah gazetesinde Ergun Babahan'ın köşesinde yayımlandığını fark ederdi! 'Kaçırdığımız güzellikler' yazısında anlattığı hikayeyi Babahan'a da bir arkadaşı yollamış.
Belli ki Nazlı Ilıcak kendi gazetesini, kendi eski Genel Yayın Yönetmeni'nin yazılarını takip etmiyor. Bu dersini çalışmadığı anlamına da geliyor. Gerçi Ilıcak zaten dersini çalışan bir yorumcu olsaydı özellikle siyasi konulardaki duruşu daha tutarlı, analizleri daha bilgiye dayalı olurdu.
Ayrıca İnternet'te dolaşan hikayeleri alıp aynen yayımlamak etik olarak tartışmalı bir durum. Ama anladığım bu ayrıntıyı fark eden editör de yok sanırım Sabah gazetesinde.

Okan Bayülgen'in  ilginç akrabalık bağları
Yalçın Küçük'ün çalışma kaynaklarından biri gazetelerin ölüm ilanlarıdır. Buralardan ne ilişkiler ağı, ne akrabalık bağları çıkarmak mümkündür.
Dün de öyle oldu.
Milliyet gazetesinde yayımlanan bir ölüm ilanı şovmen Okan Bayülgen'in Şirin Ediger'le evliliği sonucunda edindiği yeni akrabalık bağlarını gösteriyordu. Şefika Ural Ediger'in vefatını duyuruyordu bu ilan...
Şefika Hanım, Okan Bayülgen'in eşi Şirin Ediger'in babaannesi.
Aynı zamanda çocuk kitaplarından ve fıkralarından tanıdığımız Yalvaç Ural'ın annesi...
NTV'deki kültür sanat programlarından tanıdığımız Yekta Kopan'ın eşi Burcu Ural'ın da anneannesi.
Kısacası, Okan Bayülgen bir evlilikle hem Yalvaç Ural hem de Yekta Kopan'la akraba olmuş.

 



Bu haber 730 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,527 µs