II. Türkiye’nin AB’sizleştirilmesi ne demek?

16 Haziran 2009 10:18 tsi
Türkiye'nin 'önceliğinin' AB olmadığı biçiminde bir algı var. Bunu 'AB'liler' söylüyor. Kendilerini 'sonralık' hissediyorlar. Politik bir mânası olmalı! Çünkü belki de öyledir! iyibilgi Ankara

Egemen Bağış’ın AB’den sorumlu Devlet Bakanlığı’na getirilişini Avrupa Birliği yakından izlemişti. Tıpkı vakt-i zamanında Ali Babacan’ın Dışişleri Bakanlığı’na getirilmesinde olduğu gibi.

Ama bunların içinde en ilgi çekeni, Ahmet Davutoğlu’nun son kabine değişikliğinde Dışişleri Bakanı olmasıydı.

AB Davutoğlu’nu biliyor. AB ile ilişkiler adına kötü bir adım olarak algılamıyor. Ancak AB’nin “öncelikli” olmayacağını, Ortadoğu’nun öncelikli olacağını düşünüyor.

Tabii bir öncelik var ise bir de “sonralık” var demek ve bu da AB adına “daha geri” bir pozisyon anlamına geliyor. İlk izlenim bu ama gelişmeleri görmek için daha beklenmesi gerektiğini de not ediyor.

AB’ye göre 2002 yılından beri Başbakan Erdoğan’ın danışmanlığını yapan Davutoğlu AB’ye karşı değil. Ama asıl hedefi Türkiye’yi Ortadoğu’da gerçekten üstün bir pozisyona getirmek.

Bu önermi belki tek başına fazla birşey ifade etmeyebilir. Fakat AB’nin hayli zamandır Türkiye’ye takındığın tavır, ilişkilerdeki sorunların artış göstermesi, Türk kamuoyunun AB’ye bakışı tabloya eklendiğinde, “toplam tablo” daha mesaj taşır hale geliyor.

Bu nispeten doğru bir bakış sayılır. Türkiye’nin AB’ye katılım görüşmeleri-resmen-2005 yılında başladı ve bugüne kadar gelinen nokta, tarafları mutlu etmekten hayli uzak.

Aynı yıl yapılan anketler Türkiye’de katılımı destekleyenlerin oranını yüzde 70 olarak gösterirken, şimdi rakam yüzde 35’in altına inmiş durumda.

Bunun sebepleri içinde başat olan ise bazı AB ülkelerinin Türkiye’nin katılımına gösterdiği reaksiyon. Bu da Türk halkını hayli rahatsız ediyor. Aynı halktan oy alarak iktidar olmuş siyasi yapının ise bu durumu görmüyor olması imkansız!

Türk kamuoyunun “AB’ye ihtiyacımız yok” inanışı daha yaygın hale gelmiş durumda. Ancak dediğimiz gibi; AB de bazı ülkeler de Ankara’ya olan antipatilerini zaten gizliyor değiller.

AP seçimlerinde Türkiye’nin ismi sayısız kez dillendirildi ve bunların çoğu müspet ifadelerden yoksundu. Tekrar tekrar yazmayalım ama özellikle AB’nin çekirdeği sayılan Almanya ve Fransa’nın Türkiye’nin AB üyeliğine bakışı, daha doğrusu bakmayışı gayet iyi biliniyor.

Tabii destekleyen ülkeler de mevcut; İngiltere, İspanya, İsveç (1 Temmuz’da AB Dönem Başkanı oluyor) vb.

Fakat bu yeterli olacak mı? Veya Başbakan Erdoğan’ın sık tekrarladığı ifadeyle, “Oyun başlamışken oyunun kurallarının değiştirilemez” itirazı karşılık bulacak mı?

Ama hepsinden önemlisi Türk Dış Politikası, AB’ye yönelik tutumunu “son olarak” nasıl şekillendirecek? İşte bütün mesele bu!

I. Türkiye'nin "IMF'sizleştirilmesi ne demek?

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,592 defa okundu.