Karışık işler bunlar | " /> Karışık işler bunlar | "/>

En Sıcak Konular

Karışık işler bunlar

12 Haziran 2009 16:48 tsi
Karışık işler bunlar Rusya, İran’dan gerçekten korkuyor mu ve Almanya-Fransa ile bu yüzden mi yakınlaşıyor? Peki Merkel ve Sarkozy Türkiye’nin AB üyeliğine neden şimdi karşı olduklarını daha sert ifade ediyor? İran seçim sonuçlarının ve Obama’nın İslam düny

Günümüzün küresel iktisadi ve politik kurum ve yapılarının temelleri 1970’lerde atıldı. 72 petrol krizi sonrası üretim ilişkilerindeki esnekleşme, enformelleşme, tüketim toplumu ve finans kapitalin sanayi kapitalinin öne geçmesiyle ulusal sınırlar sermaye tarafından muğlaklaştırıldı ve son küreselleşme dalgası yaşanmaya başladı.

Bu değişim, iktisat ve siyaset bilimi literatüründe Fordizm’den post-Fordizm’e geçiş olarak nitelenir.

Bu değişim sürecinde sanayi kapitalizmini terk edip finans kapitalle öne çıkan İngiltere ve ABD oldu...

Almanya ve Fransa ise bu değişime direnmeyi tercih etti...

İngiltere ve ABD finans kapitalin ve ulus-aşırı şirketlerin önündeki siyasi ve idari engellerin kaldırılması yönünde politikalar tercih ederken; Almanya ve Fransa ilk etapta bu sürece direnmeyi öngören regülasyon politikalarını uyguladı.

Bu farklılığın temelleri aslında kapitalizmin ilk kuruluş zamanlarına, 16.yüzyıllara kadar gider... ABD’li sosyalist sosyal bilimci I. Wallerstein’in tezine göre, kapitalizm Kuzey Batı Avrupa’da toplumsal değişimlerle ortaya çıkarken, bu değişimin merkezi bu coğrafya oldu. Balkanlar, Türkiye ve ötesi gibi Çevre ülkeler ile Almanya,  Fransa gibi yarı-Çevre ülkeler ise bu değişimi devlet zoruyla becerdiler. O nedenle çevre ve yarı-çevre ülkelerinde modernleşme tepeden ve daha otoriter olmuştur...

İşte Batı içindeki İngiltere-ABD (Anglo-Sakson) ile Almanya-Fransa kamplaşmasının tarihsel ve ekonomi politik yönünün kaba özeti böyle...

Şimdi tarihin bu noktasında 70’lerden süre gelen mevcut post-Fordist finansal iktisadi yapının krizinde Almanya ve Fransa, Anglo-Sakson hegemonyasının yeniden üretilmeyip, tamir edilmeyip kırılması-son bulması, en azından sarsılması için arayışlar ve çabalar içerisinde...

Anglo-Sakson hegemonya Avrupa’nın Türkiye’yi içine alarak genişlemesi ve bunun sayesinde İslam dünyasının çağdaş kapitalizme adaptasyonuna muhtaç... Obama’nın küresel bakışının ekonomi politiği bunun üzerine oturur. Bu çerçevede Türkiye’nin Fransa Üçüncü Cumhuriyeti’nin kopyası olan Kemalist rejimin demokratikleşmesi gerekiyor...

Son dönemde kendisi ile yüzleşip Ergenekon gerçeğini gören ve Ertuğrul Özkök’e kafa tutan Yiğit Bulut’un da işaret ettiği Ergenekon ile Alman derin devleti ilişkisi ve Deniz Feneri meselelerini buradan okumak mümkün...

Almanya ve Fransa liderlerinin Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkmaları sadece iç politika malzemesi değildir. Onlar Türklere karşı olduklarından değil, Anglo-Sakson hakimiyete karşı oldukları için bu tür çıkışlar yapıyorlar...

Anglo-Sakson hakimiyetin en azından mümkün mertebe zayıflamasını isteyen bir başka aktör de Rusya...

Rusya’nın bugün gerçekleşen İran seçimleri sonrasında ivme kazanacak olan ABD-İran ilişkilerinin normalleşmesi potansiyeli karşısında “İran tehdidi” kisvesi altında ABD’den nükleer başlık yerleştirmesini istemesi zamanlaması itibariyle bu noktada manidar...

Çünkü şimdiye kadar bu tehdidin farkına varmamış mıydı?

Sanmıyoruz...

Dolayısıyla İran’ın Rusya için tehdit olduğu iddiası geçersiz, bir kurmaca ve asıl tehdit İran-ABD yakınlaşması ve bunun için de yakınlaşma sürecinin kesilmesi hedefleniyor... Oysa aynı Rusya'nın ABD'ye karşı İran'la yakınlaştığını biliyoruz...

Bu eksende Rusya ve Almanya-Fransa’nın yakınlaşması zemin buluyor. Almanya ve Fransa’nın Nabucco’ya sıcak bakmaması da yakınlaşmanın temeli ise, Anglo-Sakson hakimiyetinin enerji koridoruyla konumunu güçlendiren Türkiye’nin liderliğindeki istikrarlı demokratik İslam dünyasına olan ihtiyacıdır.

Aktörlerin ilk hedefi, hegemonyanın sarsılıp, mevcut güç hiyerarşisi içindeki konumunu ve payını yükseltmek... Yani Anglo-Sakson dünyadan tavizler koparmak... Çünkü tüm hegemonyalarda hegemonik gücün kendisi de bilir ki, hegemonya ancak verilen kimi tavizlerle ayakta durur...

Post-fordist finansal sermayenin yerini ikame edecek başka bir alternatif şuanlık görünürde olmadığına göre, aktörler taviz koparma ve koparmama mücadelesi verirler. Nihayetinde “hepsi aynı gök kubbe altındadır”...

www.iyibilgi.com analiz



Bu haber 838 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,107 µs