En Sıcak Konular

Ahmet Hakan ölmedi değil mi?

12 Haziran 2009 12:42 tsi
Ahmet Hakan ölmedi değil mi? Fikri Akyüz ironiyi yine iyi yakaladı. Ahmet Hakan'a "geçmiş olsun" diyen bakanlara bakın neyi hatırlattı?

Fikri Akyüz / Takvim

Ok da sivridir, kalem de.. Ama okla yazı yazamazsınız.
Kalemi ise bir ok gibi kullanabilirsiniz.
Gerçi bir oku kullanırken yayı kendinize ne kadar çok çekerseniz, ok o kadar ileri gider.
Bir de klavye vardır; bazıları yazı yazarken klavye kullanır. Klavyenin tuşları sivri değil, yassıdır.
Klavyelerde J tuşu en temiz tuştur.
Bunun gibi, kendi kafalarının çok temiz olduğuna inanan bazı yazarlar vardır. İşte J tuşu nasıl ki az kullanıldığı için temiz kalır; bazıları da kafasını az kullandığı için kafalarının temiz olduğuna inanır!
Ama burası Türkiye'dir.. Cambazlar stratejist, cazgırlar analist olarak anılır.
Nasıl olduysa oldu, işte son günlerde bazı gazetelere ve yazarlara bi'haller oldu. Ortada "uzlaşan uzlaşana.."
Hele bazı gazeteciler ve siyasetçilerin Ahmet Hakan'la uzlaşmak için sıraya girmesi işi iyice çığırından çıkardı..
Hakan, Allah uzun ömür versin, sanki komaya girmiş ya da tüm uzuvları felç olmuş da "dostu düşmanı" sıraya girip geçmiş olsun dileğinde bulunuyor..
Oysa elbette kendisine "geçmiş olsun" ama neticede ortada sadece basit bir kol zedelenmesi var..
Arayanlar ve hastaneye gidenler arasında dostları olması elbette doğal; hatta Hakan'ın dostu olmayan ama Hakan aleyhine yazmayanları da bu eleştirimden muaf tutuyorum..
Fakat Ak Parti'nin ikinci adamı Abdülkadir Aksu, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Devlet Bakanı Faruk Çelik'e ne oluyor?
Bu isimlerin genel başkanı ve başbakanı Tayyip Erdoğan'a "Ey Tayyip, utanmıyor musun?" diyen bir adamın sadece kolunda zedelenme oldu diye ona geçmiş olsun demenizin "esbab-ı mucibe"si nedir?
Bunu yapmış olmakla Ahmet Hakan'ın müstakbel eleştiri oklarından kurtulmayı mı hedefliyorsunuz?
Bu bakanlarımıza soruyorum: daha üç gün önce genç yaşta vefat eden "Gerçek Hayat" dergisinin yazı işleri müdürü Faruk Yücel'in ailesine başsağlığı dilediniz mi?
Vefat eden her gazetecinin ailesine başsağlığı dilemek zorunda değilsiniz elbette ama ölen gazeteci "nasıl olsa öldü gitti.." değil mi?
Ama Ahmet Hakan ölmedi değil mi?
Evet ne yazık ki aynı bakış açısını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'de de görüyorum..
Kendisine zor zamanlarında köstek olanlara kucak açması, onları Köşk'te ağırlaması, herkese gülücükler atması dikkatimden kaçmıyor değil..
Köşk'te hem Kenan Evren'i hem de Aydın Menderes'i ağırlamasının başka bir izahı var mı?
Cumhurbaşkanımızı neredeyse tüm fotoğraf karelerinde "gülümseyen" bir yüzle görüyorum.. Önceki cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer'i ise hep suratı asık olarak görüyordum.
Ve merak ediyorum: Bunun bir ortası yok mudur?!
O yüzden ben Başbakan Tayyip Erdoğan'ın o kimseye "eyvallahı" olmayan tutumunu daha sıcak daha içten buluyorum..
Herkesle uzlaşmak şart mıdır? Örneğin köşemde Aydın Doğan'a sürekli "vuracağım", ondan sonra kalkıp Doğan'la fasıl gecelerinde hep beraber "Beraber yürüdük biz bu yollarda.." şarkısını terennüm edeceğim!
Bu, olacak iş midir?
Ama belki de doğrusu budur(!) Öyle ya uzlaşmak iyidir..
O nedenle ben de uzlaşmaya karar vererek artık "Oh be.." demek istiyorum.. Çünkü dayatanlar, azanlar, fazla ileri gidenler "Yuh be.." diyenler öyle istiyor!
Neticede bu uzlaşma hastalığı bulaşıcı mıdır bilmiyorum ama birisine "bulaşmak" artık istemiyorum. İnsan psikolojisini tahlil edip "ruhun labirentlerinde dolaşmak" yerine "karanlıklar dehlizinde at koşturulmak" istiyorum.
Aklımın bir karış, bilemediniz iki karış havada olmasını istiyorum.
Hatta aklımın kafatasımın iki karış üstünde bile kalmasını değil uçup gitmesini istiyorum. "Birazcık uzlaşmak için" emekli orgeneralin başkanlık ettiği Atatürkçü Düşünce Derneği'ne üye olmak istiyorum. Üniversitelerde başörtüsü özgürlüğünü savunmayacağım; savunmak zorunda kalırsam, "Anneannemin de başı örtülü" cümlesi yerine "Torunumun anneannesinin de başı açık" diyeceğim.
Diyeceksiniz ki: "Ne uzlaşması kardeşim? Başbakan Tayyip Erdoğan bazı gazetelerle ve bürokratik oligarşi ile uzlaşmayarak bu başarıyı elde etti, uzlaşarak değil.. Farkında değil misin?"
Doğru diyorsunuz; bakın burada sizinle "mutabıkım"!



Bu haber 560 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,721 µs