tekzip bildirisi | " /> tekzip bildirisi | "/>

En Sıcak Konular

Erdal Şafak'a tekzip bildirisi

11 Haziran 2009 10:50 tsi
Erdal Şafak'a tekzip bildirisi Sabah Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak'ın dünkü Sabah'ta sürmanşetten verdiği haber medya alemini karıştırdı. Mevzu Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması karşılığında Rumlara limanları açma konusunun ertelenmesi. Haber kadar haberi tekzip edenler de ci

Sabah gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak'ın haberi aynı yemeğe katılan diğer yazar ve gazeteciler tarafından imzalanan ortak bildiriyle tekzip edildi.

Sabah gazetesinde dün gazetenin genel yayın yönetmeni Erdal Şafak'ın imzasıyla yayımlanan sürmanşet, medyada bir ilkin yaşanmasına neden oldu. Şafak'ın Türkiye'nin AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Volkan Bozkır'ın Brüksel'de verdiği yemekte dile getirilen görüşlere dayandırdığı Türkiye'nin Heybeliada Ruhban Okulu'nu açması karşılığında Rumlara limanları açma konusunun erteleneceği" yönündeki haber, Bozkur'ın Br8üksel'deki elçilik binasında verdiği yemeğe katılan diğer gazeteciler tarafından yalanlandı.

Bozkır'ın verdiği yemeğe katılan Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdühlamit Bilici, Milliyet yazarı Hasan Cemal, Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu, Hürriyet yazarı Ferai Tınç, Star yazarı Mehmet Altan, Referans Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, gazeteci Leyla Tavşanoğlu, Deniz Zeyrek ile CNN Türk ve Kanal D Haber Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ali Birand tarafından imzalanan ortak bildiri şöyle:

Sabah gazetesinde sürmanşetten verilen 'Kıbrıs'a karşı ruhban okulu' başlıklı Erdal Şafak imzalı haberde, Brüksel'deki AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Bozkır'a atfen 'Yıl sonunda Kıbrıs konusunda çözüm olmazsa ruhban okulu açılır' sözleri yer almıştır. Volkan bozkır'ın büyükelçilikte verdiği yemekte bulunan bizler 'off the record' veya 'on the record' böyle bir açıklama yapılmadığını teyit ederiz. bu tür bir haberin gerek gazetecilik etiği, gerek büyükelçinin itibarı, gerekse gerçekler açısından düzeltilmesi gerektiğini düşünüyoruz'

Brüksel'deki yemeğe katılan Erdal Şafak'ın Sabah'ın sürmanşetten verdiği makelesi şöyle:

Kıbrıs'tan Heybeliada'ya
Bu işte bir iş var. Olumlu anlamda söylüyoruz. Düşünebiliyor musunuz; Fransa'da Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Almanya'da Başbakan Angela Merkel, seçim kampanyasında Türkiye'yi ana menü olarak seçmenin önüne koyup oylarını adamakıllı artırmışlar; Avusturya ve Hollanda başta olmak üzere birçok ülkede aşırı sağ partiler "Yabancı karşıtlığı" maskesi altında Türkiye düşmanlığını koç başı olarak kullanıp Avrupa Parlamentosu'na bir hayli temsilci sokmuşlar, böylece bir gün müzakereler iyi sonuçlansa bile son sözlerden birinin sahibi konuma gelmişler...
Ama Brüksel'de Avrupa Komisyonu'ndan, Avrupa Parlamentosu'ndan görüştüğümüz tüm yetkililer, "Üstünde durmayın" diyorlar, "Bunlar gelip geçici savrulmalar. Oysa Türkiye ile ilişkimiz tüm bu konjonktürel değişimlerin üstesinden gelecek kadar güçlü ve eski..."
Daha ilginci, Brüksel'de Türkiye'nin AB Daimi Temsilciliği'nde de aynı rüzgârlar esiyor: "Türkiye üyelik için ilk girişimini yaptığı 1959'dan bu yana neler görüp geçirdi. Bu da geçer. Geçecek. Yeter ki biz ev ödevlerimizi yapmaya devam edelim."

İradede eksilme yok
Bu durumda Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki depreme rağmen iyimserlik surlarından bir tuğla bile düşürmeyen gerek AB, gerekse Türkiye sözcülerinin gerekçelerini aktarmak vacip oldu. Söz onların.
Önce AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn'le yaptığımız sohbetin notlarını aktaralım:
"Parlamento seçimlerine takılmayın. AB Komisyonu istikrarlı bir şekilde Türkiye'nin üyeliğini destekliyor. Bunu da AB Konseyi'nin (Üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarından oluşan ve yılda 4 kez toplanan liderler zirvesi) oybirliğiyle aldığı karara dayandırıyor.
Evet, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin sonucuna takılmak yerine, iki taraf da, yani hem AB Komisyonu, hem de Türkiye, yükümlülüklerini yerine getirmeye odaklanmalı. Türkiye açısından önemli olan, reform sürecini yeniden başlatması. Özgürlüklerin önünü açacak düzenlemeleri yapması: Özellikle din, ifade, basın özgürlüklerinde. Basın özgürlüğü konusunda kaygılarımız var. O nedenle sonbaharda yayınlayacağımız İlerleme Raporu'nda ifade ve basın özgürlüklerini ayrı başlıklar halinde ele alacağız.
Bir başka konu, hem Anayasa'da, hem de Siyasi Partiler Kanunu'nda yapılacak düzenlemeler. Tabii bir de Sendikalar Kanunu var. 2006'dan beri gündeme getiriyoruz. Bu yasayı değiştirmek için birçok fırsat doğdu ama yararlanılamadı. O yüzden, üzgünüm, İstihdam ve Sosyal Haklar başlığı müzakereye açılamayacak. Oysa ben bu başlığın 3-4 yıl önce açılacağını düşünüyordum.
Ama Çek Cumhuriyeti dönem başkanlığında sıfır yazmayacaksınız. Bir başlık (Not: Vergilendirme) açılacak. (Not: Bugüne kadar her başkanlık döneminde, yani her 6 ayda 2 başlık açılıyordu. Şimdi bire inmiş oldu!)
Kıbrıs sorunu mu? Elbette kalıcı bir çözümü destekliyoruz. Çözümün hem AB'ye, hem de Türkiye'ye olumlu yansımaları olacak."
Bu girişten sonra Rehn'e hepimiz soru yağdırmaya başladık. O sustu, adının yazılmaması koşuluyla AB Komisyonu'nun üst düzey bir yetkilisinin sözcüsü yanıtladı:
"2009 sonuna kadar Türkiye'den ne mi bekliyoruz? Elbette özgürlükleri genişletecek yasal düzenlemeleri. Temel haklarla, ifadeyle, basınla, dinle ilgili özgürlüklerin önünün açılmasını. Dini özgürlükler derken, öncelikle Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını ve Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos'un ekümenik sıfatının tanınmasını kastediyoruz...
Biliyorsunuz, 8 başlığın askıya alınması kararı bu Aralık'taki AB zirvesinde gözden geçirilecek. O zamana kadar Kıbrıs'ta çözüm olmazsa ve Türkiye limanlarını Rumlar'a açmazsa, ama atacağı bazı adımlarla AB Komisyonu'nun elini güçlendirirse, bu sorunun aşılmasında ciddi etki yapabilir."

Aldı bizi bir merak
Pardon... Bir dakika... Bu cümleleri Olli Rehn'le buluşmadan hemen önce de duyduk. AB Nezdindeki Daimi Temsilciliğimiz'deki öğle yemeğinde. Sağ olsun, AB ile müzakere sürecinin öne çıkmayan kahramanlarından Büyükelçi Volkan Bozkır'ın bizlere verdiği yemekte de benzer görüşler veya beklentiler dile getirildi. Onu da aktaralım:
"Korkmayın, Türkiye'nin Ek Protokol'deki yükümlülüklerini yerine getirmemesi, yani Rumlar'a limanlarını açmaması nedeniyle müzakereler kesilmez. Ancak bir koşulla: Türkiye başka alanlarda adım atarsa, açılım yaparsa. Örneğin, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması kararı alır ve açıklamak için uygun bir zaman kollayabilir. Ve öyle kritik bir anda açıklar ki, tüm ezberler bozulabilir. Askıya alınmış 8 başlığın gündeme geleceği günler gibi. Rumlar'a limanların açılmaması konusunun yeniden ısıtılacağı toplantılar gibi...
Ve böyle bir girişim, yani Ruhban Okulu'nun açılmasına karar verilmesi, diğer konulardaki olumsuz izlenimleri tümüyle silip süpürebilir..."
Dedik ya; bu işte bir iş var. Kıbrıs'ta kilitlenme olasılığına karşı Heybeliada'nın kilidi mi çözülecek? En iyisi Brüksel'i ve Ankara'yı izlemeye devam edin...

tempo24



Bu haber 650 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,043 µs