En Sıcak Konular

Damat konuştu: Özkök'ün sayılı günleri

9 Haziran 2009 08:23 tsi
Damat konuştu: Özkök'ün sayılı günleri Uzun bir süredir koltuğu sallantıda olduğu iddia edilen Ertuğrul Özkök yöneticilik hayatının en zor günlerine giriyor. Çünkü Özkök’e yönelik eleştirilerin dozu giderek artıyor, cehpeler netleşiyor. Hem de o yıkıcı eleştiri bizzat Doğan ailesinden ge

 

Hıncal Uluç kimi zaman müstehzi bir ifadeyle yazar köşesinde: Medya mahallesinde üzerinde en çok dedikodu yapılan gazetecilerden birisi benim. Diğeri de Ertuğru Özkök...

Uluç bu konuda haklı. Zira Sabah gazetesi “patron” değiştirdiğinde “ulusalcı” fikirleriyle öne çıkan ve hükümete sert eleştiriler yöneten Hıncal Uluç’un gazetede ne kadar kalacağı merak konusu olmuş, medya sitelerini “ha ayrıldı ha ayrılacak” analizleri doldurmuştu. Ancak bu dedikoduların ortalıkta dolanmasında Uluç’un da etkisi vardı. Zira kendisi günlerce “gidip gitmemekte kararsızım” anlamına gelen yazılar kaleme almıştı sayfasında. Ancak gazete yönetimi “çok sesli yapıya” devam dedi, Uluç da “o halde ben de gitmiyorum” kararını vermiş oldu.

Ancak Ertuğrul Özkök’ün durumu Hıncal Uluç’unkinden biraz farklı. Zira o sadece köşe yazmıyor, neredeyse yirmi yıldır Türk medyasının amiral gemisi olarak nitelenen bir gazetenin kaptan köşkünde oturuyor. Özkök’ün de sık sık dile getirdiği gibi bu gazete Türk siyasetinde gündem belirliyor. Hatta kimi telefon konuşmalarına yansıdığı gibi gazete yönetimiyle bakanlar arasında “senli benli” ilginç konuşmalar geçiyor. Hürriyet gazetesi Türkiye’deki etkisini önemli ölçüde koruyor.

Doğan “kırmızı çizgiyi” geçti

Elbette Doğan grubunun elinde böylesine güçlü bir basın kuruluşunun bulunması beraberinde grubun diğer işleriyle Hürriyet’in gazeteciliği arasında bir çıkar ilişkisi olduğu tartışmalarına da yol açıyor. Son örnek Hilton arazisi ve başta Hürriyet gazetesi olmak üzere grup yayın organlarının hükümetle yaşadığı gerilim... Başbakan Erdoğan Doğan medyasında çocuklarıyla ilgili çıkan haberler üzerine sert tepki göstermiş ve bunun bir “sınır ihlali” olduğunu belirterek açıkça Doğan medyasıyla tartışmaya girmişti. Başbakan, Aydın Doğan’ın Hilton arazisini kendisinden istediğini belirtmiş ancak grubun isteği karşılanmayınca karalama kampanyalarına başladıklarını ileri sürmüştü. O günlerde Erdoğan’ın yakın çevresi “çocukarını haberleştirdiği ve iftira attığı için” Başbakanın Doğan’ı hiçbir zaman affetmeyeceğini fısıldıyordu. Daha sonra Doğan grubun Poaş’ta vergi kaçırdığı ya da kötü bir muhasebe yaptığı Maliye Bakanlığı’nın dedektörlerine yakalandı. Doğan grubu tarihin en büyük vergi usulsüzlük davasıyla yüz yüze kaldı. Bu bir medya grubuna kesilebilecek en büyük cezaydı.

Doğan, Özkök gibi değil

Ancak kimileri bu gerilimi Aydın Doğan ile hükümet arasında yaşanan bir gerilim olmaktan çok Hürriyet’in yazı işleri ve Ertuğrul Özkök’ün hükümetle ideolojik çatışmasına bağlıyor. Bu yüzden Aydın Doğan ile medya yöneticilerini –başta Ertuğrul Özkök’ü- ayırmak gerektiğini belirtiyor. Bu yaklaşımın akıllarda yer etmesini Fehmi Koru sağlasa da aslına bakılırsa bu ilk kez Aydın Doğan’ın yakından tanıyan, kendisi için “22 yıllık dostum” dediği bir isim, Hasan Celal Güzel tarafından dile getirilmişti. Güzel Doğan grubu ile hükümet arasındaki gerilimin had safhaya çıktığı Hilton arazisi meselesi ve Erdoğan’ın çocuklarıyla ilgili yapılan haberler sırasında yani Haziran 2008’de verdiği bir röportajda “Aydın Bey, Anadolu insanı bir Müslüman Türk'tür” demiş şöyle devam etmişti: "Ekibi ise ne yazık ki 68 kuşağı solcuları. Bunlar pozitivist, laikçi insanlar. Yönetim de bunların elinde. Gerginlik buradan doğuyor." Aslına bakılırsa aynı günlerde benzer bir yaklaşım gazeteci Mehmet Barlas’tan da geliyordu. Barlas “Kavgalar hep vardı” diyordu. “Ancak Aydın Doğan da Başbakan Erdoğan da Anadolu insanı, çevreden geliyorlar ve ikisi de “yeni” insanlar. Birbirleriyle iyi geçinip, eski tarz Ankara siyasetine direnip Türkiye'nin önünü açmaları gerekir.”

İşte Yenişafak yazarı Fehmi Koru’nun Aydın Doğan’ı Özkök ve ekibinden ayıran yazıları bundan sonra gelmeye başladı. Üstelik Koru sadece bunu yazarak ifade etmiyordu. Düzenlediği fasıllarda onur konuğu olarak Aydın Doğan’ı davet ediyor; aslında böylece Doğan grup ile siyasi iktidar arasında köprü kuruyordu. Elbette bu köprünün başına kendisini oturtarak...

Doğan karar verdi mi?

Sonra geçtiğimiz haftalarda o ilginç tartışma yeniden alevlendi. Güya Ertuğrul Özkök’ün tahtı artık korunamayacak düzeyde tehditlere açıktı, çünkü Özkök yayın politikası ve çatışmacı üslubuyla artık Aydın Doğan’a kaldırılamaz zararlar vermeye başlamıştı. Aydın Doğan, Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni nedeniyle sadece hükümetle karşı karşıya gelmekle kalmıyor, ayrıca yayın organları güvenilirlik sıralamasında en alt sıralarda yer almaya başlıyordu. Her şey bir yana... Ticari yatırımlarını medya üzerine yapan bir işadamı için güvenilirlik stratejik bir olmazsa olmazdı. Bu yüzden iddiaya göre Aydın Doğan artık Ertuğrul Özkök ile yollarını ayırmak istiyordu. Ancak bunu yaparsa kurumunda sistemik bir kırılmaya yol açabilirdi. Dikkatli olmak zorundaydı.

O koltuğa iki aday

Özkök’ün gönderilmesi halindeyse yerine kimin konacağı aşağı yukarı belliydi. İki ismin üzerinde önemle duruluyordu. Birincisi gazetenin Ankara temsilcisi tecrübeli gazeteci Enis Berberoğlu... Berberoğlu bu tartışmaların yapıldığı sırada iki ilginç yazı kaleme alacaktı. Birincisi Türk okullarıyla ilgiliydi. Berberoğlu “dünya görüşüm farklı olsa da” diye başladığı yazısını “o çocuklar türkçe okurken gurur duydum” diye bitiriyordu. Aynı yazıda Başbakan Erdoğan’a gönderilen olumlu sinyaller ise dikkatlerden kaçmıyordu. Berberoğlu ikinci yazısını bu hafta sonu yayınladı. O yazıda Genelkurmay Başkanlığı’nın Zaman gazetesine uyguladığı akreditasyon yasağını eleştiriyordu Berberoğlu. Peki, mesaj yerine gidiyor muydu? Hiç şüpheniz olmasın...

Özkök’ün koltuğundan olması halinde yerine gelebilecek ikinci aday ise Referans gazetesinin yayın yönetmeni Eyüp Can’dı. Tecrübeli gazeteci sadece ilgi çeken haberleri ve yöneticilik tarzıyla değil ünlü yazar Elif Şafak’la evliliği ve belki de mesleğe ilk atıldığı basın grubuyla tanınıyordu.

Doğan medyada yeni nesil klik...

Tüm bunlar olurken ilginç bir dedikodu daha takıldı  medya sitelerinin radarlarına... Güya Ertuğrul Özkök de gitmeye hazırdı. Ancak yerine koyacağı ismin elini güçlendirmek için biraz daha sabretmesi gerekiyordu. Özkök’ün yerine koymayı düşündüğü isim her Pazar yazılarının anonsunu anasayfadan yaptığı Soner Yalçın’dı. Soner Yalçın hükümeti elerştiren sert yazılarıyla tanınıyordu. Ve ebette Ergenekon’la ilintili kaleme aldığı ve Ergenekon’un muhalefeti bastırmaya yönelik bir komplo olduğunu ima eden tarih konulu makaleleriyle... Üstelik iddialar bununla sınırlı değildi. Özkök’ün kafasında Soner Yalçın’la birlikte Oray Eğin de bulunuyordu. Yalçın ve Eğin içerideki bir klik gibiydi.

İşte o işaret fişeği

Tablo böyleyken haftasonu Doğan ailesinin damadından ilginç, hem de çok ilginç bir röportaj geldi. Röportajı veren ve Özkök’e açıkça bayrak açann Referans ve Vatan gazetelerinde yazan ayrıca CNNTurk’te program yapmış olan Yiğit Bulut’tu. Bulut sağ siyasetin ünlü isimerinden Namık Kemal Zeybek’in kızıyla evliydi. Üstelik bu onu Doğan ailesinin damadı yapıyordu. Çünkü Aydın Doğan ile Zeybek bacanaktı. Yani Bulut, Aydın Doğan’ın öz yeğeniyle evliydi. Ailenin medyada kalem sahibi olan tek ismiydi.

Bu yüzden grup içinde güçlüydü Bulut. İşte genç yazarın haftasonu Zaman gazetesine verdiği röportaj bu yüzden çok önemli... Röportajda söyledikleri de röportajı hangi gazeteye verdiği de başlı başına anlam taşıyor. Şimdi Bulut’un Ertuğrul Özkök’e bayrak açan o röportajından öne çıkan satırları alt alta sıralayalım:

Yönetmen değişimi boş tartışma değil

* Hürriyet'in genel yayın yönetmeninin değişimiyle ilgili tartışmalar piyasada devam ediyor. Şunu söyleyeyim. Bir yerde bir ihtiyaç hasıl olmuşsa onun tartışması olur. Boş yere çıkmış bir tartışma değildir.

*Hürriyet grubu içinde genel yayın yönetmenliği koltuğunu doldurabilecek çok mükemmel insanlar var. Türkiye'nin ortak değerlerini yansıtan, Türkiye'nin milli manevi duygularına sahip çıkan mükemmel insanlar var. Hiçbir makam boş kalmaz. Aydın Doğan, yanlış karar vermez kesinlikle.
Kavgacı beyaz Türkler aradan çekilecek
* Bu adamlar (Özkök’ten bahsediyor) varlığını buna (hükümetle çatışmaya ya da çatışmacı üsluba) borçlu. Bugün Başbakan Erdoğan'la başkasını kavga ettirmek değil sadece. Geçmişteki hükümetlerle patronlar arasındaki kavgayı kimin çıkardığına bakın. Önce kavgayı çıkarıyor, kavgayı yönettiğini iddia ediyor, sonra yönettiği süreçten nemalanmaya başlıyor. Bu manevî bir nemalanma, makamsal bir nemalanma. Kavga çıkaran bu beyaz Türkleri aradan çekmemiz lazım. Bizim onlara ihtiyacımız yok.
*Bugün aslında birbirine karşı görünen insanlar aynı kökten geliyor. Aydın Doğan, tam bir Anadolu insanıdır. İslam dininin gereklerini yerine getiren, manevî tarafı güçlü olan, ortak değerlerie saygılı olan biridir. Başbakan Erdoğan aynı şekilde... Aralarında sanki bir kavga varmış gibi görünüyor. Araya giren beyaz Türkler bu kavgayı çıkarıyor. Kalkıp da işte 'ben bunu haber yaparım, siz de benim patronuma saldırırsınız' diye ortalığı tahrik ederseniz, çıkardığı kavgadan nemalanan insan olursunuz. Doğan Grubu Türkiye'deki bütün ortak değerlere son derece saygılıdır. Ama araya giren bazıları bu kavgayı çıkarıyor, tahrik ediyor. Bu tuzaktan kurtulmamız gerekiyor.
Medyada deprem geliyor

Akşam yazarı Sedar Turgut uzak görüşlü bir gazeteci olmalı... Aslında bunu sık sık kanıtlıyor. Turgut’un uzgörüsüyle ilgili son örnek Ertuğrul Özkök üzerine yazdığı yazıda ortaya çıkıyor. Serdar Turgut geçtiğimiz haftalarda kaleme aldığı yazısında medya mahallesinde yakın zamanda büyük bir deprem beklediğini, değişimin “kanlı” olacağını belirtiyor. Son gelişmeler Turgut’u haklı çıkarıyor. Medya mahallesi sakinleri derinden gelen uğultuyu artık hissediyor.

Bu depremin sebebi ise tartışmalı... Kimi bu depremin sistemik olduğunu belirtiyor. Yani yenilenen çağa ayak uyduramayan gidiyor. Bu kabul edilebilir bir yaklaşım. Ancak Özkök örneği farklı bir kulvarda ele alınabilir. Doğan grubun hükümetle karşı karşıya gelmesi, ardından Poaş vergi cezası, ardından “Doğan da Anadolu insanı, suçlu Özkök ve ekibi” şeklindeki tartışmalar... Bunlar belki de şunu gösteriyor: Türk medyasının Doğan gruba ihtiyacı bulunuyor. Eğer Doğan medyası özellikle vergi borcu yüzünden çökerse bu sistemde yeri dolduruamayacak bir boşluk yaratacak. Üstelik Türkiye önemli bir iş adamının servetinin eriyişini izleyecek. Ancak birilerinin bedel ödemesi gerekiyor. Kavga çıkaran, “psikolojik operasyon” yapan, gündem belirlerken Türkiye’nin sinir uçlarına dokunan ve neden olduğu toplumsal ve siyasi zararlara aldırış etmeyen birilerinin açığa çıkması gerekiyor. Sistem, öncelikler ve konjonktür Aydın Doğan’ı orta yol bulmaya, “uzlaşmaya” itiyor. Damadın sert çıkışı ve “Özkök gidiyor” tartışmaları belki de bundandır...

www.iyibilgi.com analiz



Bu haber 4,467 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,163 µs