Türkiye K.Irak'tan korkadursun... | " /> Türkiye K.Irak'tan korkadursun... | "/>

En Sıcak Konular

Türkiye K.Irak'tan korkadursun...

8 Haziran 2009 15:42 tsi
Türkiye K.Irak'tan korkadursun... "Hiç Türkiye’ye gelmemiş ama mükemmel Türkçe konuşan gençler gördüm. Şu anda Iraklı Kürt gençleri arasında Türkçe bilen sayısı Arapça bilenden fazla..."

“Biz her şeyi PKK sorununa endeksliyoruz ama... Türkiye’nin Kandil operasyonu sırasında ben, Neçirvan Barzani’yle tam 750 milyon dolarlık rafineri anlaşması imzaladım.”

“Kürt bölgesindeki petrol işimizi baştan beri Enerji Bakanlığı’na, Milli Güvenlik Kurulu’na ve MİT’e anlattık. Engellenmedik. Hatta şimdi devlet bize, K. Irak’ta daha çok yatırım yapın diyor.”

“K. Irak’ta inanılmaz bir Türkçe öğrenme trendi var. Hiç Türkiye’ye gelmemiş ama mükemmel Türkçe konuşan gençler gördüm. Şu anda Iraklı Kürt gençleri arasında Türkçe bilen sayısı Arapça bilenden daha fazla.”

Devlet bizi teşvik ediyor
K. Irak’ta yapmaya çalıştıklarımızı  Enerji Bakanlığı’na, Milli Güvenlik Kurulu’na ve MİT’e anlattık. Hiç olumsuz tepki almadık. Devlet orada daha çok yatırım yapmamızı öneriyor.

Kürtlerin çıkış kapısıyız
Kürtler, AB’ye üye olacak bir Türkiye’yi kendileri için Avrupa’ya çıkış kapısı görüyorlar; Türkiye’ye büyük ilgi gösteriyorlar. Kuzey Irak’ta inanılmaz bir Türkçe öğrenme trendi var.

PKK boru hattını patlatamaz
Ekonomik gelişme bölgeye barış götürecek. Boru hattını PKK asla patlatamaz. PKK sabotaj yaparsa oradaki Kürtler sorumlusunu bilir.


* * *

NEDEN: MEHMET SEPİL
Kürdistan’dan çıkan petrol geçen haftadan itibaren Yumurtalık Boru Hattı’na pompalanmaya başlandı. Bu olay pek çok bakımdan bir ilkti. İlk kez bir Türk şirketi petrol arıyor, buluyor ve bulduğu petrolü boru hattına akıtıyordu. Petrol içinde yüzen Kuzey Irak’ta ilk kez petrol çıkarılıyordu. Ve her şeyden önemlisi Kuzey Irak’la ekonomik ilişkilerde bu çok büyük bir adımdı. Peki, bütün bunlar nasıl oldu? Bu kadar sorunlu bir bölgede, bu kadar sorunlu ilişkiler varken ve de Kuzey Iraklı Kürt yöneticilerle ilişkiler PKK yüzünden sürekli gerilirken, iki toplumu birbirine böylesine sıkıca bağlayan, barışın ekonomik temelini iyice sağlamlaştıran ortak bir proje nasıl gerçekleşti? Kürt yönetimi ve Kürdistan halkı Türkiye’ye nasıl bakıyor? PKK bu boru hattına sabotaj yapar mı? Kürt petrolü bölgeyi nasıl etkiler? İlişkiler nasıl gelişir? Bu petrol anlaşması nasıl imzalandı? Bütün bunları, Kuzey Irak’ta petrol konusunda ‘ilklere’ imza atan işadamı Mehmet Sepil’le konuştuk. Mehmet Sepil’in, Çukurova Grubu’nun sahibi Mehmet Emin Karamehmet’le ortak kurduğu Genel Enerji, bugün Kürdistan’da altı petrol sahasına sahip en büyük petrol arama ve üretim şirketi olma özelliğini taşıyor.

* * *

NEŞE DÜZEL: Siz Kürdistan’da petrol çıkarıyorsunuz. Bu işi size vermeleri için Barzani’yi nasıl ikna ettiniz? 

MEHMET SEPİL: İş, Barzani’yle başlamadı. 2000’lerin başında Kuzey Irak’ta durum bugünkünden çok farklıydı. Mesut Barzani’nin ve Celal Talabani’nin liderliğinde iki ayrı yönetim vardı. Yani Erbil ve Süleymaniye hükümetleri daha henüz birleşmemişti. O yıllarda Kürtler yavaş yavaş alt yapı yatırımlarına başlamışlardı ve uluslararası müteahhitlik şirketleriyle çalışmak istiyorlardı... 2000 yılında uluslararası düzeyde olup da Kuzey Irak’a giden ilk Türk müteahhitlik şirketi bizdik. Orada yollar, köprüler yaptık. Çok memnun oldular.

Kim memnun oldu? 

Biz Talabani’nin kontrolündeki bölgede işler yaptık. 2005 yılında Talabani’nin Kürdistan Yurtsever Birliği ile Barzani’nin Kürdistan Demokratik Partisi birlikte Birleşik Hükümet’i kuruncaya dek, bizim muhatabımız Süleymaniye bölgesi ve Talabani yönetimiydi... Talabani 2002 yılında Türkiye ile iyi geçinme arayışı içindeydi. Sürekli Türkiye’ye gelirdi ve her geldiğinde mutlaka birlikte zaman geçirirdik. 2002 yılında Talabani’nin gene bir Türkiye’ye gelişinde Sheraton Oteli’nde kahvaltı ediyorduk ki, bana “Mehmet tamam, inşaat işleri iyi de, ben Türkiye ile daha stratejik bir ilişki kurmak istiyorum. Bizde Tak Tak diye bir saha var. Ben bu sahadan umutluyum. Türkiye’de kendine kuvvetli bir grup kur ve gel. Bu sahayı ben sana veririm” dedi.

Ne dediniz? 

Ertesi gün de birlikte kahvaltı ettik ve ben sonra yanıma petrol işinden anlayan arkadaşlarımı alıp Tak Tak’a gittim. Yanımızda TPAO’dan ayrılma Mehmet Yamaç diye ağabeyimiz vardı. Kürtlerin kendi imkânlarıyla çıkardıkları petrolün örneğini avucuna alıp baktığında gözleri parladı. Meğer Türkiye’deki petrol çok ağırmış. Bu ise incecikmiş. Dünyadaki en kaliteli petrollerden biriymiş. Bu petrole ‘şampanya’ demeleri de bu yüzdenmiş. Ama Irak’ta petrol işi otuz yıldır hiç geliştirilmemiş. 

Niye geliştirilmemiş? 

Zaten bugün dünyanın en çok tartıştığı konulardan biri Irak’ta ne kadar petrol olduğudur. 112 milyar varil rezervden söz ediliyor ki, bu rakam, Irak’ı dünyanın üçüncü büyük petrol zengini ülkesi yapıyor. Ama pek çok uzman da bu rezervin aslında 250-300 milyar varil olduğunu düşünüyor. Aradaki fark şuradan kaynaklanıyor. Irak’ta 1970 ile 2000 yılları arasındaki 30 yıllık sürede hiç petrol arama çalışması yapılmamış. Çünkü Irak sürekli savaşmış ve ambargolar yaşamış. Dolayısıyla bugün Irak, karada böylesine büyük ve kaliteli yeni petrol rezervlerinin bulunması umudunu taşıyan tek ülkedir.

Peki, bu el değmemiş petrol rezervlerinin ne kadarı Kürt bölgesinde bulunuyor? 

Birleşik Hükümet’in Petrol Bakanı, bu rakamı Kerkük hariç 40 milyar varil olarak açıkladı. Biliyorsunuz, Kürt Bölgesi düne kadar sıfır petrol üretiyordu. 40 milyar varillik rezerv, Kuzey Irak’ı dünyada petrol potansiyeli en yüksek ilk on ülke arasına sokar. Genel Enerji şirketi olarak bizim şu anda Kuzey Irak’ta altı petrol sahamız var. Tak Tak ve Tavke sahalarında üretime başladık ve ilk petrolü 1 haziranda petrol boru hattına koyduk.

Bu sahalar sadece size mi ait? 

Dünyada petrol sahalarının sahibi hiçbir şekilde tek bir şirket olmuyor. Genel Enerji şirketinde Mehmet Emin Karamehmet’le ortağız. Tak Tak’ta ortağımız Kanadalı, Tavke’de Norveçli... Şu anda Kürt bölgesinde en fazla petrol sahası olan ve en çok faaliyet gösteren en büyük petrol arama ve üretim şirketi biziz. İki yıl içinde Tak Tak sahasından günde 180 bin varil petrol satacağız. Biliyorsunuz, Türkiye’de günlük üretilen toplam petrol miktarı ise 43 bin varil. Bu durum bizi, petrol konusunda dünyada ilk yüz şirket arasına sokuyor ki, ilk onda Shell, Chevron, BP gibi bütçeleri ülkelerin bütçelerini aşan dünya devleri yer alıyor.

Bu petrolü çıkartmak için harekete geçmeden önce Türk devletiyle de görüştünüz mü? Bunun için bir izin gerekiyor muydu? 

İzin alma değil de, bilgi verme şeklinde, Türk devletinin her kademesinin bizim yaptıklarımızdan her zaman haberi ve bilgisi vardı. Kuzey Irak’ta yaptıklarımızı ve yapmaya çalıştıklarımızı, orada ne kadar süre kalacağımızı Enerji Bakanlığı’na, Milli Güvenlik Kurulu’na ve gerektiğinde MİT’e anlattık. Hiçbirinden olumsuz bir yaklaşım görmedik. Aksine büyük destek aldık. Çünkü o dönemde Kuzey Irak’la ilişkiler ve o günkü koşullar altında olaya siyasi bakılmamış olması ve bize ‘hayır’ denmemesi, önümüzün tıkanmaması çok büyük bir destekti. Neticede petrol arama işi için sınırdan sürekli kamyonlarımız girip çıkıyordu. Tabii bugün şartlar değişti, şimdi devlet bize Kuzey Irak’ta daha çok yatırım yapmamızı tavsiye ediyor.

Türkler hakkında ne düşünüyorlar orada? 

Bir kere Kürt Yönetimi Türkiye’deki işadamlarını daima Kuzey Irak’a çağırdı. Bu konudaki tutumunda yıllar içinde en ufak bir değişiklik olmadı. Biz Türkiye’de her şeyi PKK sorununa endeksliyoruz ama... Onlar en çok Türklere itimat ediyorlar. Biz orada Kuzey Iraklı Kürtlerin yanı sıra yüzlerce Türk işçisi çalıştırıyoruz. Bir gün bile ne bize ne de onlara bir taciz, bir kötü laf edildi. Halktan da yönetimden de hiçbir olumsuz tavır görmedik biz. 

Kuzey Irak’ta Kandil dağlarında yaşayan PKK militanları nedeniyle çıkan bunca kavgadan ve suçlamalardan, Kürt liderlere yapılan hakaretlerden sonra niye en çok Türklere güveniyorlar? 

Türkiye’de yaşanan politik sertliğin bizim ticari ilişkilerimize olumsuz bir etkisi olmadı. Zaten orada hangi Kürtle konuşursanız konuşun, size hepsi şunu söyler: “Türkler verdikleri sözü yerine getirirler” derler. Diğer komşuları için aynı şeyi düşünmüyorlar. Kürtlerin Türklerle iş yapmak istemelerinin nedenini sadece politik nedenlere, Türkiye’yle yakın ilişki kurma isteklerine bağlamamak lazım. Bunun ekonomik nedenleri de var. Kürtler, Türkleri sözünde duran ve iş bilen insanlar olarak görüyorlar. Haksız da değiller. Türk işadamları bölgedeki diğer ülkelerin işadamlarından çok ileride. Askerlerimizin Kuzey Irak’ta bulunduğu dönemde de böyle düşünüyorlardı. Ayrıca Kürtler, Avrupa Birliği’ne üye olacak bir Türkiye’yi kendileri için Avrupa’ya çıkış olarak görüyorlar. Kürtler bize ve Türkiye’ye büyük ilgi gösteriyorlar. Mesela Başbakan Neçirvan Barzani... 

Evet... 

Beni daima Türkçe kelimelerle karşılar. Çok ilginçtir Kuzey Irak’ta inanılmaz bir Türkçe öğrenme trendi var. Şu anda özellikle genç kuşak arasında Türkçe bilen sayısı Arapça bilen sayısından daha fazla. Sürekli Türk televizyonlarındaki programları ve dizileri seyrediyorlar. Ben birçok arkadaşımın çocuklarıyla tanıştım. Hayatında hiç Türkiye’ye gelmemiş ama mükemmel Türkçe konuşan gençler gördüm. Türkçeyi sadece Türk televizyonlarından öğrenmişler. Bugün Kuzey Irak’ta Türkçe konuşarak yolunuzu kaybetmezsiniz ama İngilizce konuşarak yolunuzu kaybedersiniz. 

Peki, Iraklı Kürtler, Türkiye’deki Kürtler hakkında ne düşünüyorlar? 

“Bölgenin gelişmesiyle sınırımız da zenginleşecek ve yaşanan sorunların hepsi bitecek” diyorlar. Kuzey Irak zenginleştiğinde Diyarbakır’ın, Silopi’nin zenginleşmemesi mümkün mü? Böyle bir ekonomi olabilir mi? Kuzey Irak zenginleştikçe, tabii ki bizim şehirlerimiz de, halkımız da zenginleşecek. Kuzey Irak’la ticaret arttıkça zaten halk zenginleşiyor da. Ayrıca sınır bölgesinde yapılması düşünülen öyle projeler var ki... Elektrik santrallerinden ve petrol rafinerilerinden tutun serbest bölge kurmaya kadar varan, ekonomik verimlilik olarak muazzam doğru projeler bunlar. Çünkü yeri açısından, Suriye, İran gibi çevre ülkelere de hizmet verecek olan projeler bunlar. Aslında her şeyin başı ekonomidir. Sınırda yaşanacak bu ekonomik gelişme, göreceksiniz sonunda bütün bölgeye barış götürecek.

Bu petrol hattının Türkiye’den geçmesi ve Kürt petrolünün Türkiye üzerinden taşınması, Türkiye ile Kürdistan arasındaki ilişkileri nasıl etkiler? 

Kerkük-Ceyhan Boru Hattı 1970 yılından beri var. Ama yıllardır süren ambargolar nedeniyle günlük 1,5 milyon varil kapasiteli bu boru hattının ancak ortalama 450 bin varillik kısmı kullanılabiliyordu. Şimdi biz petrol üretimine başladık ve bu hattan günde yüz bin varil akıtmaya başladık. Bakın ben size daha ilginç bir şey söyleyeyim... Türkiye’nin Kandil operasyonu sırasında ben Neçirvan Barzani ile rafineri anlaşması imzaladım. 

Kuzey Irak’ta Kandil bombalanırken Kuzey Irak Yönetimi’nin bir Türk işadamıyla petrol anlaşması imzalamasını nasıl açıklamalıyız? 

Neçirvan Barzani sürekli bize, “Ticarette, ortaklıkta her şeyde biz Türkiye’yi tercih ediyoruz” diyor. Ekonomik olarak da doğrusu bu çünkü. Bir yönetici daima kendine yakın ülkelere bakar. Düşünsenize, arkana bak, Irak’ın geri kalan kısmı. Sağına bak, İran. Soluna bak, Suriye. Yukarıya bak, Türkiye. İşadamı mantığı Türkiye’yle çalışmayı gerektiriyor. Kürtler aslında doğruyu gördüler. En önce de Talabani gördü. Bugün bunun sonuçları alınıyor.

Hangi sonuçlar alınıyor? 

Bir ülkeyle politik problemler yaşanabilir ama ekonomi sonunda her zaman öne çıkar. Ekonomik işbirliğini arttırdığınız takdirde önünde sonunda bu işbirliği politik işbirliğine gider. Çünkü insanların, toplumların zenginleşmesi çok önemli bir etkendir. Hem artan ekonomik ilişkilerle insanlar birbirlerini tanırlar, hem de hep birlikte zenginleşirler. Bence bugüne kadar yaşanan güvensizliklerin nedeni birbirini tanımamak ve karşılıklı oturup konuşmamaktı. Ne zamanki Kuzey Irak’la aracılar kullanmadan karşılıklı konuşmaya başladık güven ortamı da oluşur oldu. 

Peki, o boru hattının güvenliği nasıl sağlanıyor? 

Maalesef zamanında Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı toprak altından yapılmamış. Dolayısıyla zaman zaman olaylar yaşanıyor. Ama bu sabotajların çoğu ekonomik nedenlerle oluyor. Bütün dünyada bu böyle. Sabotajların çoğu politik nedenlerle değil, petrol çalmak için yapılıyor. Zaten dünyanın her yerinde boru hatlarında bu tür olaylar yaşanıyor. Kerkük- Yumurtalık Boru Hattı’nın güvenliği son iki yıldır tekrar çok ciddi bir biçimde sağlandı. Zaten iki yıldır çok ciddi bir sabotaj da olmadı. 

O boru hattını PKK’nın patlatma ihtimali var mı? 

Asla. PKK sabotaj yapamaz. Böyle bir şey olursa, kimin yaptığını oradaki Kürtler anında bilirler. Kürt bölgesinin ekonomisi için petrol geliri çok önemli.

Irak Merkezî Yönetimi, Kürdistan’da çıkan petrolün Türkiye üzerinden taşınmasını nasıl karşıladı? 

Gene ekonominin ve ticaretin kuralları çalıştı. Dünyada petrol fiyatları 140 dolarlardan şu an 60 dolarlar seviyesine düştü. Unutmayın, Irak’ın gelirinin yüzde 93’ü petrolden geliyor. Kürtler, “Biz 100 bin varili boru hattına koyacağız” dediklerinde, Irak Merkezî Yönetimi Irak halkına gelir olarak gelecek bir parayı, bu petrol Kürt bölgesinden çıkıyor diye nasıl reddedilebilirdi ki? Hayatta daima böyledir. En sonunda ekonomi, siyasetin önüne geçer. Nitekim petrol bakanı da, “dört, beş yıl içinde 1 milyon varil petrolün Kürt bölgesinden çıkarılacağını ve Türkiye’ye ihraç edileceğini” söyledi. Bugünkü fiyatlarla 20 milyar dolarlık petrol demektir ki bu, Irak Merkezî Yönetimi böyle bir geliri reddedemez.

Kuzey Irak’taki petrol çıkarma çalışmalarınız, Irak yasalarına göre meşru mu? 

Referandumla onaylanan Irak Anayasası bir şeyi çok net yazıyor. “Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Anayasa’dan önce imzaladığı anlaşmalar geçerlidir” diyor. Dolayısıyla bizim Tak Tak ve Tavke sahalarından çıkardığımız ve boru hattından Türkiye’ye akıttığımız petrol zaten Irak Anayasası’yla korunmuş vaziyette. Irak Anayasası’nın onaylanmasından önce Kürt bölgesinin imzaladığı böyle dört petrol anlaşması var. Tak Tak ve Tavke bu dört anlaşmadan ikisi.

Peki, Kürtler bu işten ne kazanacak? 

Irak Anayasası bu konuyu çözmüş. Irak’ın kasasında olan her yüz doların 17 doları Kürt bölgesine gidiyor. Peki, petrol nedir? Irak’ın kasasına gelen en önemli gelirdir. Irak’ın gelirinin yüzde 93’ünü petrol oluşturuyor. Yani sonuçta Irak’ın geliri arttıkça Kürtlerin de geliri artacak.

İlk kez Türklerin bulduğu ve ürettiği petrol bu boru hattından geçiyor değil mi? 

Irak’ta ilk kez bir özel sektör şirketi petrol arıyor ve ürettiği petrolü borulara koyuyor. Bu yüzden bu olay her bakımdan bir ilk. Kürt bölgesi için de bir ilk, Irak için de bir ilk, Türkiye için de bir ilk. Türkiye’de ilk defa bu büyüklükte bir sahada bir enerji şirketi petrol arayıp üretiyor. Bence Türkiye artık kendisine şunu sormalı. Petrol bölgesinin dibinde dururken niye biz bugüne kadar dünya enerji sektöründe yer alamadık? Bugün dünyanın en büyük 500 şirketine baktığınızda önemli bir bölümü enerji şirketleridir. Niye Türk şirketleri bu alanda yoklar?

Niye yoklar? 

Sonunda işadamı da bu ülkede yaşıyor ve devletin çizgileri Türk işadamını da daraltıyor, sınırlıyor. Devletle aynı çizgiler içinde düşünmeye itiliyor. Devletin çizgileri zamanla işadamının da çizgileri oluyor. Bir de tabii bizde devlet özel sektörü enerji alanında hiç özendirmemiş, ona hiç şans tanımamış. Devlet bu alanda ya kendi şirketini kurmuş, ya da yabancıları Türkiye’ye çağırmış. Bizim petrol konusundaki şansımız, 2002 yılının politik konjonktüründe Talabani tarafından yapılan bir teklifle ortaya çıktı. 

Türkiye’de petrol rezervleri gerçekten az mı? 

Maalesef petrol az... Bizim petrol ağır bir de. Yani çıkarması güç. Fizibil değil. 

Kürdistan’da petrol işine girerken ne tür risklerle karşılaşacağınızı düşündünüz? 

Petrol işinde tek risk politik risk değildir. Onca yatırımdan sonra petrol bulamamak da çok büyük bir risktir. Kuzey Irak’ta petrol bulamama riski hemen hemen yoktu. Ayrıca benim için siyasi risk Kürt bölgesinin Türkiye’yle kavga etmesi de değildi. Bir işadamı olarak benim için siyasi risk, Kürt bölgesinin Bağdat’la yani Irak Merkezî Yönetimi’yle anlaşamamasıydı. Yani benim için siyasi risk, kontratımın geçerli olup olmamasıydı ve paramı alıp alamamaktı. Ben yeni aldığım sahalarla birlikte Kürt bölgesine 1,2 milyar dolarlık yatırım yapacağım. Bana hep bu işten Türkiye ne kazanacak diye soruluyor.

Ne kazanacak? 

1,2 milyar dolarlık işin yüzde doksanını herhalde Türk müteahhitlerine yaptıracağım. Bu, haliyle Türkiye ekonomisi için bir kazanç olacak. Ama asıl kazanç başka bir şey olacak. Türkiye eğer ileride kendini bir lider ülke yapacaksa, bu sadece siyasetle olmaz. Diğer ülkelerle kurduğunuz yakın diplomatik ve politik ilişkilerle ve söylemlerle olmaz. Eğer ekonomik olarak güçlü değilseniz ve o ülkenin içinde yer almıyorsanız, o ülkeyle harika ilişkiler kursanız da lider ülke olamazsınız. Ekonomi ve dış politika birbirini tamamlamak zorunda.

PKK, bu petrol çıkarma işi ve boru hattı konusunda ne düşünüyor? Bu konuda size herhangi bir baskı ya da tepki geldi mi? 

Asla. Bana PKK soruları soruyorsunuz ama hakikaten ben sabah uyandığımda Kuzey Irak’ta hiçbir zaman PKK’yı düşünmedim. Siz burada PKK’yı düşünüyorsunuz. Ben işadamı olarak düşünmüyorum ki. PKK, benim orada iş yaparken hayatımın bir unsuru değil.

Petrol sahalarınızı nasıl koruyorsunuz? Ne tür güvenlik önlemleri alıyorsunuz? 

Petrol tesisleri milyarlarca dolarlık yatırım yapılan stratejik tesislerdir. Bütün dünyada bu milyarlarca dolar yatırım yapılan tesisler korunur. Bütün dünyada petrol tesisleri hırsızlığa ve teröre karşı nasıl korunuyorsa biz de öyle korunuyoruz. Farklı bir uygulamamız yok. 

Kendinizi tehlikede hissettiğiniz oldu mu hiç Kürdistan’da? 

Hayır, hiçbir zaman hissetmedim. Erbil’de kendimi Türkiye’de dolaşır gibi hissediyorum.

Türkiye’de Kürt sorununda barışın sağlanması, Kürdistan’la ilişkileri ve ticareti nasıl etkileyecek? 

Ticaret her dönem zaten yapılıyor. Türkiye’deki Kürt sorunundan Kuzey Irak’la olan ticaret ve yatırım etkilenmiyor. Biz, Kuzey Irak’ta da insanlar hep PKK’yı düşünüyor, sabah PKK’yla uyanıyor sanıyoruz ama, şu bir gerçek ki PKK korkusu Kuzey Irak’taki yatırımcılarda yok. PKK korkusu, tedirginliği Türkiye’de var. Hatta Kuzey Irak’taki Kürdün, bombalamalardan da haberi yok.

Peki, Başbakan Neçirvan Barzani, Türkiye’deki silahlı çatışmanın sona ermesini samimiyetle istiyor mu? 

Tabii ki istiyor. PKK sorunundan kurtulmuş bir Kürt-Türk işbirliğinin muazzam bir şey olacağını söylüyor. Siyasi ve ekonomik ilişkilerin çok artacağını düşünüyor.

Kürdistan’daki petrol işinden kadar kâr edeceğinizi düşünüyorsunuz? 

Biz diğer beş sahayı çok yeni aldık. Bu sahaların kapasitesini henüz bilmiyoruz. Bu işte ne kadar kâr edeceğimizi ancak yıllar sonra göreceğiz. Biz burada en az 10-15 milyar dolarlık yatırım yapacağız. Aslında Kuzey Irak’ta petrol öyle filmlerde gördüğünüz gibi pompalarla çıkmıyor. Petrol burada çok kolay çıkıyor. Kuzey Irak’a petrolü Allah basınçla göndermiş. Sen petrolü vanayla durdurup, ondan sonra satmaya çalışıyorsun. Şöyle bir rakam vereyim. Dünyamızda karada petrol artık çok az kaldı. İnsanlar denizde petrol arıyor. Denizde petrol çıkarmanın maliyeti 40-50 dolar arasında. Ortadoğu’da karada petrol çıkarmanın maliyeti ise 4-5 dolar kadar. Fiyatı 140 dolarlara kadar çıkan petrol Ortadoğu’da 4-5 dolarlık maliyetle çıkıyor.

Kürt bürokrasisi nasıl işliyor? Neticede orası yeni bir devlet, aksamalar oluyor mu? 

İnanılmaz hızlı gidiyorlar. Yıllarca birbiriyle kavga etmiş ve hatta savaşmış iki yönetimi birleştirmek kolay değildi. Bir kere şu çok önemli. Talabani ve Barzani yönetimleri birleştiklerinde bakanların büyük bölümünü yurtdışından getirdiler. Mesela yabancı yatırımcıyı Kuzey Irak’a yatırıma teşvik etmek için bir kanun var şimdi ortada. Bu benim gördüğüm en liberal kanunlardan biri. Bugün Kuzey Irak’ta petrol arayan 30 yabancı şirket var. Anlayacağınız Bağdat Yönetimi hiçbir şey yapmazken, Kürtler, kuzeyde, ekonominin hukuki ve bürokratik alt yapısını büyük bir başarıyla kurdular. Modern ve doğru düşünüyorlar, çok iyi danışmanlarla çalışıyorlar.

 



Bu haber 957 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,423 µs