Açıltay... | " /> Açıltay... | "/>

En Sıcak Konular

Açılım... Çalıştay... Açıltay...

8 Haziran 2009 14:29 tsi
Açılım... Çalıştay... Açıltay... Geçtiğimiz günlerde Ankara'da gerçekleşen 1. Alevi Çalıştayı bir "ilk" idi. Çalıştay'da Alevi camiasının belli başlı temsilcileri ne dedi? Bundan sonra ne olabilir? Çalıştay toplantıları bir "açılım"a hazırlık mı? Açılım ve çalıştay sözcükleri harma

Cafer Solgun/Taraf

Açılım… Çalıştay… Açıltay…

3-4 Haziran 2009 tarihleri arasında Ankara Bilkent Oteli’nin salonlarından birinde “tarihi” önemde bir Alevi Çalıştayı yapıldı. Devlet Bakanı Faruk Çelik’in başından sonuna kadar notlar alarak dikkatle dinlediği, Necdet Subaşı’nın moderatörlüğünü yaptığı toplantıyı “tarihi” kılan, devlet-Alevi ilişkilerinde bir “ilk” olmasıydı.

2 yıl önce “Alevilerde iftar vardır-yoktur” tartışmaları eşliğinde gerçekleşen “iftar” da bir ilk idi; ama Alevilerin katılımı bakımından yetersiz bir bileşim ortaya çıktığı için, meselenin çözümü adına “tarihi” denilebilecek herhangi bir etki ve umut yaratmamıştı. O günlerde Taraf’ta yayınlanan bir makalemde, Alevi sorununda “açılım” yapmak için, öncelikle devletin Alevileri dinlemesi gerektiğini dile getirmiştim. Bu yöndeki görüşlerin nihayet dikkate alınması ile düzenlenen çalıştaya Alevilerin ilgisi, sanılandan daha büyük oldu… Çalıştaya davetli 35 kişi katıldı. Ortaya çıkan bileşime ve katılımcıların listesi ile çalıştayın gündeminin son ana kadar “devlet sırrı” gibi korunmasına katılımcılardan eleştiri getirenler oldu. Ancak Subaşı’nın bunun nedenlerine getirdiği izahata kayda değer bir itiraz da gelmedi. Daha çalıştay başlamadan sökün edecek spekülasyonların önüne geçmek için böyle bir yaklaşım tercih edilmişti. Katılımcılar ise, bütün Alevi örgütlerinin temsil edileceği bir anlayışla saptanmış, herkesle birebir temas kurulmuştu.

Devlet Bakanı Faruk Çelik’in açılışta ve kapanışta yaptığı konuşmalar olumlu karşılandı. Konuşmalarında başlatılan çalışmanın “birlik-beraberliğe” katkı yapması yönünde beklentisini ifade eden Çelik, sorunların ortak olduğuna ve demokrasinin gelişmesi açısından ifade ettiği öneme dikkat çekti. “Sağlam ve tam okunabilir bir Alevi fotoğrafı istiyoruz” diyen Çelik, çözüm odaklı bir yaklaşım içinde olduklarını, önyargılarından arındıklarını ve meseleyi partiler üstü bir anlayışla ele aldıklarını söyledi. Çelik’in basına kapalı kapanış konuşmasında dile getirdiği, “Biz olmadan da bir araya gelmenizi, sorunlarınızı konuşmanızı isterim” şeklindeki görüşü, katılımcılar tarafından alkışlanan, aslında Aleviler adına oldukça düşündürücü bir temenni idi.

Eksiklik eleştirisi yapan Aleviler de dahil olmak üzere bütün katılımcılar, çalıştayın önemine vurguladı, çözüme yönelik ciddi bir umut ve beklenti yarattığının altını çizdi. Tartışmalar içerisinde üzerinde ortaklaştırılan talepler, cem evlerinin ibadet ve inanç merkezi olarak yasal statüsünün tanınması, Madımak Oteli’nin kamulaştırılarak müze olarak düzenlenmesi, Hacı Bektaşi Veli dergahının Hacıbektaş Belediyesi’ne veya Alevi örgütlerine verilmesi olarak öne çıktı. Üslup farklılıkları olsa da bu talepler noktasında ortaya çıkan ortaklaşma, gerçek bir açılım yapabilmenin hangi esaslar üzerinde hayata geçirilebileceğinin netleşmesi bakımından önemliydi.

Çalıştay’da, devlet tarafından “muhatap” alınmanın heyecanını yaşayan Alevi dedelerinden biri de, Aksaray’dan gelen Remzi Özbalı idi. Özbalı, köylerinde cem evi olmadığını, bunun için Diyanet’e başvurduklarında, kendilerine “camiye gidin” denildiğini söyledi. Sorunlarının çözüleceği inancıyla bu toplantıya geldiğini belirten Özbalı, “açılım” ve “çalıştay” kavramlarını bir dil sürçmesi sonucu da olsa birleştirerek “açıltayın” başarılı olmasını istediklerini belirtti.

Bir 12 Eylül uygulaması olan zorunlu din derslerinin kaldırılması konusunda da Aleviler hemfikir. Fakat bunun anayasal bir değişiklik gerektirmesi nedeniyle, daha çok Cem Vakfı bünyesindeki Aleviler ve İzzettin Doğan, din dersi kitaplarında Alevilerle ilgili doğru bilgiler verilmesinin gerekliliğini, bu yönde Başbakan Erdoğan’la İzzettin Doğan arasında yapılan ve kamuoyuna da yansıyan görüşmeyi hatırlattılar. Söz konusu Aleviler, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması istemini de “gerçekçi” bulmadıklarını bir kez daha deklare ettiler. İktidar partisi de dahil olmak üzere hiçbir siyasi partinin bunu yapmak istemeyeceğini belirttiler. Bu gerekçeyle İzzettin Doğan, Diyanet’te bütün inançların yoğunlukları oranında temsil edilmesi gerektiğini ifade etti. Buna karşılık Diyanet’in kaldırılması gerektiğini savunan Aleviler, bunun gerçek bir laikliğin de gereği olduğunu vurguladı. Bütün vatandaşlardan alınan vergilerle iş yapan Diyanet’in bazı vatandaşlarına hizmet etmediğini, aksine ayrımcı anlayışların kaynağı olduğunu dile getirdi.

Dedelere maaş bağlanması konusu, Alevilerin üzerinde anlaşamadıkları konular arasında öne çıktı. Dedelere maaş bağlanmasını isteyenler, bunu dedelerin gördükleri hizmetin bir maddi karşılığı zorunlu kıldığını, bu nedenle birçok cem evinin işlevsiz olduğunu söyledi. Postnişin Velieddin Ulusoy ve diğer Aleviler ise, dedelerin “hakullah” aldıklarını hatırlatarak, dedelerin ekonomik problemlerinin Alevi örgütlerinin kendi bünyesinde halledilebileceğini ifade etti. Devletin din işlerinden elini çekmesini ve bu işi cemaatlere bırakması yönündeki isteklerinin, dedelere maaş verilmesi ile bağdaşmayacağını vurgulayarak, bunun dedeleri bir tür “devlet memuru” haline getireceğine dikkat çekti.

Konuyla ilgili gazeteci ve yazarların, akademisyenlerin, sivil toplum örgütlerinin katıldığı başka çalıştaylar da düzenlenecek. Necdet Subaşı, ipucu kabilinden “ADD gibi dernekleri de çağıracağız” dedi. ADD’nin Alevi sorunuyla ilgili neler önereceği şimdiden merak konusu. Ancak kesin olan bir şey var ki, Alevi sorunu artık günübirlik politikalarla “idare” edilemez. Siyasi istismarların gözde malzemesi olarak kullanılamaz. Meseleyi bir “demokratik reform” konusu olarak ele almak şart. Kısa vadede köklü bir çözüm mümkün görünmüyor. Zira yüzyıllar içerisinde şekillenmiş bir sorun söz konusu. Atılacak adımlar, daha köklü bir çözümün gereksindiği politik ve psikolojik atmosferi olgunlaştıracak. Ve bunun en büyük ve tarihi karşılığı da, toplumsal barış olacak.

Yolun başındayız. Ama herkesin ortak kanısı olduğu üzere, bir yola da girildi. Alevi meselesinde artık hiçbir şey 3-4 Haziran’dan önceki gibi olmayacak.

Katılımcılardan biri, görünen iktidarın yanı sıra bir de “devlet iktidarı” olduğunu ve AKP’nin “devlet” iktidarının kuşatması altında olduğunu ifade etti. AKP hükümetinin sadece kendi iktidarı adına değil, Türkiye adına bu kuşatmayı yarması, belki de “açıltay” ile attığı adımı sürdürebilmesine bağlı…



Bu haber 653 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,402 µs