Başbuğ ne yapıyor?

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ Türkiye’nin uzun bir süredir özlediği “kurumsal mutabakat”ın Hilmi Özkök’ten bu yana gelen çizginin yeni temsilcisi konumunda... 2000’li yılların ortalarından beri askeri bürokrasi ve siyaset kritik meseleler üzerinde ortak yaklaşım ortaya koyuyor. Önemli kararlar MGK bildirisinde ortak imzayla duyuruluyor. Bunun ilk örneği 1 Mart tezkeresinde ortaya çıkmıştı, son örnek ise Kuzey Irak ile ilişkilerin geliştirilmesinde oldu. Kuzey Irak ile ilişkilerin geliştirilmesi bir devet politikası olarak ortaya çıktı.

Zaten Türkiye’nin özlediği bu güçlü uyum Başbuğ’un sözlerinde de ortaya çıkıyor. Genelkurmay Başkanı PKK ile ilgili yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Gül ile aynı ifadeleri kullanıyor. Başbuğ PKK’nın ortadan kaldırılması yönünde oluşan konjonktürü “büyük fırsat” olarak değerlendiriyor. Aynı zamanda Türkiye’nin dışpolitikası konusunda konuşurken de üslubunu dışişleri bakanlığına göre ayarlıyor. ABD-Türkiye ilişkilerinin “kapsamlı” olması gerektiğini vurguluyor, bu görüşünü desteklemek için Türkiye-ABD ticaretinin 16 milyar dolar düzeyinde kaldığını, oysa Türk-Amerikan ilişkilerinin sadece askeri alanda değil, ekonomi ve sosyal konular başta olmak üzere diğer alanlara yaygınlaştırılması gerektiğini belirtiyor. Ya da örmeğin ABD’nin Ortadoğu’da Türkiye’nin yumuşak gücünden faydalanması gerekliliğine dikkat çekiyor. Bunların hepsi Türkiye’nin dışpolitika yapıcıları ve bürokrasisinin altını kalın bir şekilde çizdiği konular...

Peki, bu uyum pürüzsüz mü? Tam olarak değil... Aslına bakılırsa kurumlar arası mutabakat hatasız bir şekilde işliyor ancak yine de ileride oluşacak ve Türkiye’ye zemin kaybettirecek kimi kazaları şimdiden önlemek için Başbuğ’a bazı hatırlatmalar yapılıyor. Kamuoyu önünde olan ancak gözden kaçan birkaç örneği sıralayalım: Başbuğ’un Washington’da gerçekleştirdiği temaslar ve içeriği ile ilgili Dışişlerini bilgilendirmemesi pürüzlerden birisi sayılabilir. Zira Başbuğ Washington’da sadece askeri görüşmeler yapmadı. Ajanslara düşen basın toplantısı haberlerinde Başbuğ Obama’nın ulusal güvenlik danışmanı James Jones ve Savunma Bakanı Gates ile görüştüğünü söylüyor. CSIS olarak bilinen düşünce kuruluşunda yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirdiğini belirtiyor. Dışişlerinin bu görüşmelerin içeriğiyle ilgili bilgisi var mı, kurum bu konuda bilgilendirildi mi o soru işareti... Diğer bir örnek ise protokol konusunda yapılan küçük bir hata... Başbuğ’un Pazartesi günü Amerikan-Türk Konseyi ATC’de yaptığı konuşmaya Dışişleri Bakanı Davutoğlu katılmışken, Davutoğlu’nun ertesi gün aynı yerde yaptığı konuşmaya Başbuğ’un dinleyici olarak katılmaması bir protokol hatası olarak niteleniyor.

İyibilgi.com