Bu işin sonu egemenliğimizin ihlali olur

4 Haziran 2009 12:31 tsi
Hükümetin genetiği değiştirilmiş gıda üretimine kapı aralaması, basit bir yasamanın ötesinde, Türkiye'nin egemenliğini ihlal edecek kadar ciddi problemleri de beraberinde getiriyor. Nasıl mı?

Tarım ve gıda tekelleri çok açık bir gerçeğin uzun zamandır farkındalar: "Tohumu kontrol eden gıdayı kontrol eder." Patent konusunda yaşanan gelişmeler ulusaşırı tekellerin tohumunu kontrolünü ele geçirme konusunda boş durmadıklarını gösteriyor.

Gelişmiş ülkelerde yer alan ulusaşırı şirketler dünyanın dört bir yanından, özellikle de bu konuda herhangi bir yasal yaptırımları bulunmayan üçüncü dünya ülkelerinden muhtelif canlı türlerini patent altına almaya başladılar. Yani korsanlık çeşitlerine bir yenisi daha eklendi: Biyokorsanlık. Dünya Ticaret Örgütü'nün uyguladığı baskılar sayesinde biyokorsanlık faaliyeti yapan şirketlerin entellektüel mülkiyet hakları korunmaya çalışılıyor.

ABD, AB gibi ülkelerde şimdiden sertifikasız yerli tohumların kullanılmasını yasadışı sayan yasal düzenlemeler yapılmaya başlandı. Bu tür düzenlemeler sayesinde daha önce isteyen herkesin ekebildiği tohumlar bazı ulusaşırı şirketlerin tekeli altına giriyor. Artık çiftçiler patentli tohumları, şirketlere patent bedeli ödemeksizin kullanamayacak. Üstelik "terminatör teknolojisi" sayesinde genetik olarak müdahaleye uğratılmış tohumların üremeleri engelleniyor. Yani çiftçiler her sene yeniden patent bedeli ödeyerek tohum satın almak zorunda bırakılıyor.

Ulusaşırı tekellerin tohumu ele geçirmek konusundaki faaliyetleri yoksul ülkelerin gıda egemenliğini tehdit edecek boyutlarda. Tohum tekelleri ellerindeki patentleri yoksul ülkelerdeki çiftçilerin aleyhinde kullanmaktan çekinmiyorlar. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri Hindistan'da yaşandı. Tespihağacı'nın kabuğu Hindistan'da binlerce yıldır ilaç ve böcek öldürücü olarak kullanılıyordu. ABD'li bir firma ağaçta bulunan böcek öldürücü maddeyi ayırarak patentledi ve kendi ürünleriyle rekabet ettiği için Hintliler'in bu bitkiyi böcek öldürücü olarak kullanmalarını engellemeye başladı. Hindistan'lı çiftçiler bu konudaki haklarını uzun ve zorlu mücadeleler sonucunda yeniden kazanabildiler.

"Genler biyoteknoloji yüzyılının 'yeşil altın'ıdır. Gezegenin genetik kaynaklarını denetleyen ekonomik ve politik güçler, tıpkı sanayi çağında fosil yakıtlar ve değerli metaller üzerinde denetim kurmanın dünya pazarları üzerinde denetimi belirlemeye yardımcı olması gibi, geleceğin dünya ekonomisi üzerinde olağanüstü büyük bir güç edinecekler. Çokuluslu şirketler gelecekte olası pazar olabilecek benzeri az bulunur genetik ayırt edici özelliklere sahip bitkiler, hayvanlar ve insanlar bulmayı umarak, kıtalarda 'yeşil altın'ı aramak için keşfe çıkmaya zaten hazırlar. Arzu edilen ayırt edici özellikler bir kez belirlenince, biyoteknoloji şirketleri onları değiştiriyor ve sonra yeni 'buluşları' için koroyucu patent elde etmeye çalışıyorlar (Jeremy Rifkin'in, Biyoteknoloji Yüzyılı adlı eserinden gen patentleri hakkındaki görüşleri)"

(Mebruke Bayram'ın Gıdalar, Ambalajlar, Silahlar ve Açlar adlı eserinden.)

Bu haber 447 defa okundu.