İsrail'den alınıyor mu? | " /> İsrail'den alınıyor mu? | "/>

En Sıcak Konular

Kudüs, İsrail'den alınıyor mu?

1 Haziran 2009 13:35 tsi
Kudüs, İsrail'den alınıyor mu? Sızan bilgilere göre, Obama öyle bir teklif getirebilir ki...

Ceyda Karan / Radikal

Obama'nın başındaki Ortadoğu çorabı

Ortadoğu’da herkesin gözü kulağı ABD Başkanı Barack Obama’nın bu perşembe Mısır’ın başkenti Kahire’de İslam alemine yönelik yapacağı hitaba kilitlendi.

Ocakta işbaşına gelir gelmez, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik ağır saldırıları yüzünden kucağında nurtopu gibi bir sorun bulup da geçiştirmeyi yeğlemiş Obama, beş aydır izledi, dinledi, gözledi. Filistin meselesi Obama’nın özellikle Arap ve İslam alemindeki Amerikan imajını düzeltme çabasının temel dayanağı. Kahire ise sinyalleri bir süredir gelen ve şimdiden ‘Obama planı’ diye anılmaya başlanan yeni barış girişimini ilan etmesinin tam yeri gibi görünüyor.

Obama, aslında beş aylık süreci, Bush yönetiminin sekiz yıl boyunca İsrail’e verdiği ‘gazı almakla’ geçirdi. İsrail-Filistin meselesi için George Mitchell gibi dürüstlüğüyle nam salmış bir arabulucu ataması ilk işaretti. İsrail’deki seçimlerin ardından Obama’nın ‘barış vizyonuyla’ hiç uyuşmayan Benyamin Netanyahu, nam-ı diğer Bibi’nin hükümeti kendisinden de sağcı Avigdor Lieberman’ın katılımıyla kurması karşısında da ‘soğukkanlı’ durdu. İran’a yönelik yaptığı diyalog çağrısını ekleyince, Obama’nın, İsrail ve Amerika’daki güçlü Yahudi lobisini, özellikle de AIPAC’ı diken üstünde bıraktığını söylemek yanlış olmaz. Geçen ay Ürdün Kralı’nın ardından önce Bibi, ardından Filistin Özerk Yönetimi lideri Mahmut Abbas’la görüşen ABD Başkanı’nın bu süreçte özellikle İsrail’e yüklendiğini saptamak lazım. Nasıl mı? Batı Şeria’daki işgal topraklarında pıtrak gibi biterek Amerika’nın arzuladığı bir müzakere süreci ile iki devletli çözüme asli engeli teşkil eden yasadışı Yahudi yerleşimlerinin durdurulmasını ısrarla isteyerek. Bibi’nin hükümeti de Yahudi lobisi de Obama’nın tavrına ‘yerleşimlerin doğal genişlemesi’ türünden bazı sulandırmalar getirmeye çalıştılarsa da, şimdiye kadar başarılı olamadılar. ABD Başkanı da, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da net bir dille ‘Doğal genişleme filan fark etmez, bütün yerleşimlerin durdurulması gerekir’ tavrını koydu. İsrail hükümeti alenen ABD’nin taleplerine boyun eğmeyeceğini dile getirirken, (en son dün Bibi bunu ortaya koydu), bildiğini okur görünen Obama, bu haftaki Ortadoğu turunda ABD başkanlarından beklenmeyeni yaparak İsrail’e gitmiyor. Üstelik Obama, İsrail’i daha da irkiltecek bir hamleyle Kahire’den bir gün önce Suudi başkenti Riyad’da olacak.

Kuvvetle muhtemel ki, Obama’nın planı, parametreleri 40 yıldır yerli yerinde duran İsrail-Filistin meselesinde bugüne kadar geliştirilen fikirlerden feyz alıyor: ‘Ortadoğu Dörtlüsü’nün ‘iki devletli çözüm ve yerleşimlere vurgu yapan’, ancak bugüne kadar hayata geçirilemeyen 2003 tarihli ‘yol haritası’; 2002’de Suudilerin önayak olduğu ve Arap Birliği’nin onayladığı İsrail’in 1967 sınırlarına çekilmesi, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti kurulması ve mülteciler meselesine geri dönüş ve tazminat gibi yollarla çözüm karşılığında ‘İsrail ile ilişkileri normalleştirme’ girişimi; barış yanlısı sivil toplum örgütlerinin Guş Şalom, Cenevre Girişimi vs...’

Bunlar bugüne dek hiçbir sonuç vermedi. Obama ise, küçücük bir toprak parçasında, bu kez selefinin
de aksine samimi biçimde ille de ‘iki devletli çözüm’ diyorsa, çaresiz iki tarafa da acılı tavizler dayatacak
demektir. Filistinlilerin sayıları 5 milyonu bulan mültecilerin büyük çoğunluğunun geri dönüşünü unutmasını isteyecektir. İsrail’in 1967’ye yakın sınırlara çekilmesi gerektiğini, Kudüs’ü ‘ebedi ve bölünmez başkent’ yapamayacağını söyleyecektir. Sızan bilgiler, Obama’nın Kudüs’ün kutsal bölgeleri için bir çeşit ‘BM idaresinde uluslararası statü’ ortaya koyabileceğine işaret.

Göreceğiz... Yukarıdaki 4-5 aylık tablo, Obama’nın çetrefilli bir meselede ilk etaptaki cesur adımlarını ortaya koyuyor. Şurası açık ki, işi çok zor. Yahudi lobisi homurdanıyor. ABD Başkanı, Akdeniz’den Ürdün Nehri’ne uzanan bir coğrafyada İsrail hegemonyası altında Filistinlilerin ‘sadece kendi özerk adacıklarında kendilerini yönetmelerinden’ yana olan Bibi’nin oyalamalarıyla uğraşmak zorunda kalacak. Başarı şansı yüksek görünmese de, bölgenin yeni bir girişime ihtiyaç duyduğu açık.



Bu haber 938 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,584 µs