DTP’yi PKK’dan kurtarmak

29 Mayıs 2009 09:45 tsi
DTP yönetimi ilk günden bu yana KCK operasyonunun kendilerine karşı yapıldığını iddia ediyor. Fakat operasyonun detayları aslında en çok DTP'nin işine geldiğini gösteriyor. Adem Yavuz Arslan yazdı…

Adem Yavuz Arslan / Bugün

'Osman Cigulisi'. PKK'nın şehir yapılanması olan KCK'nın Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'e taktığı isim bu. KCK İddianamesi'ne yansıyanlar örgütün DTP'li belediyelerde ne denli hakimiyet kurduğunu ve yeri geldiğinde başkanları bile tiye aldıklarını gösteriyor. 

KCK'ya yönelik operasyonun ardından hazırlanan 148 sayfalık ilk iddianame açıklandı. Kayıtlar PKK'nın şehir örgütlenmesini bütün boyutlarıyla ortaya koyuyor. En önemlisi ise örgüt, DTP'ye nüfuz ederek adeta partiyi esir almış. Hatta KCK yöneticileri seçilmiş başkan ve vekillere talimat verebiliyor.

KCK'nın bombalamaları, eylemleri ve dağ kadrosuyla irtibatlarına tabii ki yer veriliyor iddianamede. Fakat DTP ve belediyelerle olan ilişkileri üzerinde ayrıca durmakta fayda var. İddianameye göre, KCK yöneticileri aday listelerinin belirlenmesinden, yapılacak kampanya ve mitinglerde açılacak pankartlara kadar her şey örgüt tarafından belirlenmiş. Hatta ihaleleri bile onlar belirlemiş.

Üstelik kendilerini o kadar güçlü görüyorlar ki halkın seçtiği belediye başkanlarını yargılayıp ceza bile veriyorlar.

Teknik takibe takılan 40 bin telefon görüşmesinde önemli ipuçları var. Öyle ki Karayılan'ın Kandil'de Hasan Cemal'e söylediği ' Çözüm iradesi İmralı'dır, olmazsa Kandil, hiçbiri olmazsa DTP'dir' sözünün ne anlama geldiği iddianamenin satır aralarında var. Karayılan mealen diyor ki 'DTP etkisiz, iradesiz bir yapıdır ve bizim kontrolümüz altındadır'. Uygulamada yaşananlar da Karayılan'ı destekliyor.

İddianamede yer alan telefon görüşmelerinde bu konuda çok çarpıcı örnekler var. Örgütün Avrupa'daki en önemli isimlerinden Sabri Ok yine DTP yöneticilerinden Kamuran Yüksek'e DTP Diyarbakır Milletvekilleri Selahattin Demirtaş ve Gültan Kaşınak'ın bazı görüşmeler için Avrupa'ya gelmeleri ve bu konuda mazeret bildirmemeleri talimatını veriyor.

Yani milletin seçtiği, 'dokunulmaz' olan milletvekillerine PKK yöneticisi talimat veriyor. Tek talimat bu da değil. Mecliste Kürtçe konuşulması talimatı da KCK'nın bir eylemi olarak kayıtlara geçmiş. Bu arada bir parantez de Sabri Ok için açmak şart. PKK'nın cezaevi sorumlusu olan Ok, yaklaşık 20 yıl cezaevinde kaldı. Bursa'da bulunduğu dönemde bugün Ergenekon sanıkları arasında bulunan bazı askerlerle irtibatı teknik takibe takılmıştı. Öcalan'ın en yakın isimlerinden birisi olarak biliniyor. Bir bakıma 'Derin PKK'yı temsil eden isimlerden.

Türkiye Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD)'ye yönelik aramaları tartışırken KCK operasyonu gürültüye gitmişti. Aslında Kandil'e yönelik bir harekat, belki de ondan daha da önemli bir operasyondu. Çünkü şehre yerleşen ve belediyeler üzerinde hakimiyet kuran bir örgüt vardı. Bir bakıma alternatif bir devlet yapılanması gerçekleştirilmişti. Yaklaşık iki yıl süren, ABD'nin bile istihbarat desteği verdiği bu operasyon ile PKK'ya büyük bir darbe vurulmuş oldu.

DTP yönetimi ilk günden bu yana KCK operasyonunun kendilerine karşı yapıldığını iddia ediyor. Fakat operasyonun detayları aslında en çok DTP'nin işine geldiğini gösteriyor. En basit tabirle DTP üzerindeki yükü atmış oldu. Belki de bu yüzden ilk kez DTP'li belediye başkanları 19 Mayıs törenlerine katıldılar. İlk kez Ahmet Türk, dünkü mayınlı saldırıyı net bir şekilde kınadı. Biraz iddialı bir ifade olacak ama devlet, KCK operasyonuyla DTP'yi PKK'nın baskısından kurtarmış oldu. Eğer DTP bu fırsatı değerlendirip çözüme katkı sağlayacak bir üslup ve dil kullanırsa bu herkesin faydasına olacaktır.

PKK MASAYI DAĞITMAYA ÇALIŞIYOR

Dün sabah Çukurca'dan gelen haber yine canımızı yaktı. Ne zaman Kürt sorununda bir çözüm ışığı belirse, ne zaman umutlar tazelense terör hortluyor. Dün de aynısı oldu. Bir süredir iyimser hava esiyordu. Hatta 'PKK ya af' bile konuşulmaya başlanmıştı. Yine önceden yerleştirildiği iddia edilen bir mayın patlatıldı ve 6 şehit verildi.

Artık herkesin malumu. Kürt sorunun çözümü konusunda kapalı kapılar arkasında yoğun bir trafik sürdürülüyor. Tabii ki 30 yıllık bir sorun birkaç günde çözülmeyecek. Fakat devletin tüm kademeleri çözüm konusunda hem fikir ve yol haritası belli. TRT Şeş de, KCK operasyonu da bu planın bir parçası. Kürtçe köy isimlerinin iadesinden yerel yönetimlerle ilgili birtakım düzenlemeler de gündemde. Henüz açıklanmayan, ama konuya taraf birçok kişi için bile 'sürpriz adımlar' kapalı kapılar ardında masaya yatırılıyor.

Fakat her şey silahların susmasına bağlı. İşte bu denklemde PKK terör eylemlerine başvurarak 'ben de masadayım' demeye çalışıyor. Bir başka ifadeyle de kendisinin olmadığı masayı dağıtmaya

çalışıyor. Murat Karayılan'ın birbiriyle çelişen röportajları ve talimatları da bu pazarlık arayışının bir parçası.

Bu haber 358 defa okundu.