Yassıada demokrasi adası olduğu gün...

“Yassıada İstanbul’un yanıbaşında ve 49 yıldır suçumuzu yüzümüze vuruyor. Yassıada demokrasi adası olsun…”

Bu sözler, geçtiğimiz yıl başlattıkları “Yassıada demokrasi adası olsun” kampanyasını bu yıl da sürdüren Genç Siviller’in yaptıkları açıklamada altı çizilmesi gereken sözler.

Geçtiğimiz yıl aynı amaçla Yassıada’ya çıkarma yapmak isteyen, ama adaya çıkmalarına izin verilmeyen, bunun üzerine adaya sadece pankartlarını asmakla yetinen Genç Siviller, bu yıl adaya çıkma iznini de almışlardı.

Kabataş ve Kadıköy’den gemiye binen Genç Siviller ve onların bu eylemlerini destekleyen çok sayıda yurttaş, 24 Mayıs öğlen saatlerinde Yassıada’ya tam manasıyla bir çıkarma yaptılar.

Genç Sivillerin organize ettiği bu eylemle birlikte, 27 Mayıs darbesinin 50. yıldönümünde darbenin mağdurlarından bazıları da ilk defa adaya çıkmış oldular.

Bu mağdurlar arasında 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın torunları Emine Gürsoy Naskali, Akile Gürsoy, Namık Gedik’in oğlu Arda Gedik ve Remzi Birand’ın kızı ve torunları Nurtan Birand, Aslı Birand, Kaan Doğan, Tevfik İleri’nin oğlu Cahit İleri de bulunuyordu.

Yassıada duruşmalarının yapıldığı salonda yapılan konuşmalar buruktu. Akile Gürsoy, “burada yapılana mahkeme demeye dilim varmıyor” derken, Emine Gürsoy Naskali de son derece hüzünlü olduğunu söyledi. Cahit İleri ise, babasının 49 yıl önce burada hukuk tanımaz yargıçlara karşı kendisini nasıl müdafaa ettiğini anlattı.

“Bir zamanlar ben de 27 Mayıs’ı darbe değil, devrim görüyordum” diyen sosyalist gazeteci-yazar Yalçın Ergündoğan, yaptığı konuşmada, bu algısı nedeniyle özür dilediğini açıkladı. Araştırmacı-yazar ve Yüzleşme Derneği Başkanı Cafer Solgun da, darbenin iyisi-kötüsü olamayacağına dikkat çektiği konuşmasında; yıllarca Menderes’in siyasi geleneğini sürdürme iddiasında olanların 12 Mart döneminde “üçe üç” sloganıyla üç genci idam sehpasına gönderdiklerini ve darbeciler karşısında hep şapkalarını alıp gittiklerini söyledi. Yıllarca 27 Mayıs’ın bir “hürriyet ve anayasa bayramı” olarak kutlandığını hatırlatan Solgun, bunun bir “kara mizah” örneği olduğunu söyledi. Solgun, geleceklerini güvenle inşa etmenin yegane yolunun darbeci zihniyeti tümüyle aşmaktan geçtiğini vurguladı.

Konuşmaların ardından tekneyle İstanbul’a dönüldü. Dönüş yolunda “Hatırla Sevgili” dizisinden müziklerin çalındığı mini bir konser verildi.

“Yassıada demokrasi adası olsun” sadece bir slogan değil. Aynı zamanda nereden nereye gelmiş olduğumuzun sembolü olmaya aday bir gelişme düzeyi.

Çünkü biliyoruz ki herhangi bir ayrım gözetmeksizin, herhangi bir “makul” gerekçeye sığınmaksızın her türlü askeri darbe, ülke ve toplum olarak bizleri geriye götürmekten, toplumu kamplara bölmekten ve yeni acılara neden olmaktan başka hiçbir sonuç ortaya çıkarmıyor. Çıkaramaz da.

Ergenekon adı verilen davayla yeni bir darbe teşebbüsünü ilk defa yargı önüne çıkaran Türkiye, o bir manga askerin koruduğu terk edilmiş adayı bir demokrasi adasına çevirdiği gün, gerçek bir “hürriyet bayramı” kutlamamız mümkün olabilecek…

www.iyibilgi.com haber-analiz