niçin aranmıştı? | " /> niçin aranmıştı? | "/>

En Sıcak Konular

O ev niçin aranmıştı?

24 Mayıs 2009 20:25 tsi
O ev niçin aranmıştı? Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Saylan'ın vefatını bir "gerginlik" gerekçesi yapmak isteyenler var. Ama gözden kaçırılan bir soru var. Saylan vefat etti, ama kimse neden o sorunun cevabıyla ilgili değil: Saylan'ın ölüm döşeğinde yattığı ev nede

Yıldıray Oğur/Taraf

Peki, o ev niye aranmıştı?
 
Sorunun açık hali şu: Türkan Saylan’ın ölüm döşeğinde yattığı evi Ergenekon operasyonunda neden arandı? Bu sorunun hâlâ tatmin edici bir cevabı yok. Cenazenin yarattığı duygusal ağırlık da soruyu Türkiye’de sorulması ayıp sorular arasına ekledi, üstü kapatıldı. Galiba bu sorunun cevabıyla ne Ergenekon operasyonu karşıtları ne de destekçileri yüzleşmeye hazır değil.

Gerçek birlikte yaşamı imkânsızlaştırıyorsa, gerçekle beraber mutlu ve güvende yaşamak zorsa toplumlar ya da insanlar birer hiper-gerçeklik yaratıp onun içinde mutlu ve huzurlu olurlar. “Biz Ermenileri değil, Ermeniler bizi kesti” gibi. “Madımak otelini yakan Sivas’ın dışından gelenler, olay provokasyon” gibi. Kazım Karabekir’in kızının “Atatürk ölüm döşeğinde babamı çağırdı helalleşmek için ama babamı içeri almadılar” hikâyesi gibi. “Atatürk aslında hep demokrasiye geçmek istedi ama nasip olmadı, zaten asıl diktatör İnönü’ydü” gibi.

İçinde gerçek olandan, basit bir zihni ikna edecek kadar nüveler taşıyan ama tam olarak gerçeğe karşılık gelmediğini herkesin bildiği fazla kurcalanmaması için üzerinde anlaşılmış hiper-gerçekliklerden bahsediyorum.

Peki, başlıktaki soruya makul bir cevap bulmadan Ergenekon davasında yol alabilir miyiz? Bu davayı başından beri çok önemli gören ve iddianameleri merakla okuyan biri olarak söyleyeyim; Hayır.

O halde yeniden soralım:

Türkan Saylan’ın ölüm döşeğinde yattığı evi Ergenekon operasyonunda neden arandı? ÇYDD’ler neden basıldı?

Bu konuda şimdiye kadar üretilmiş üç tez var. Üçü de bir hiper-gerçekliğe tekabül ediyor.

Birinci teze göre Saylan ve ÇYDD, çağdaş yaşamın yaptıklarından hoşlanmayan gericiler, kadınların toplumsal alanda görünür olmasından rahatsız maço şeriatçılar ve eğitim alanında onu kendine rakip olarak gören bir dinî cemaat tarafından hedef haline getirildi. Ergenekon operasyonunda karar verici savcılar olduğuna göre bu teze göre Ergenekon savcıları çağdaş yaşam karşıtı, maço şeriatçı ve cemaatten. Böyleyse Ergenekon yalanı, Amerikan planı sahiden de.

İkinci tez tam karşı kutba ait. Savcılar bu operasyon hakkında bir açıklama yapmadıkları için Ergenekon operasyonunu savunmak isteyenlerin bu tezi polisten gelen bilgi kırıntıları, küflü bazı MİT ve Özel Kuvvetler belgelerine dayanıyor. Teze göre Saylan annesinden beri bir Hıristiyan. ÇYDD de gizli misyonerlik faaliyetleri içinde. Daha da ‘kötüsü’ burs verdiği Kürt öğrencilerin çoğu PKK’lı (onlar da aileden suçlu). Ergenekon bu öğrencilere ÇYDD üzerinden burs verip daha sonra kötü planları için kullanacaktı. Yani Güneydoğu’da devleti zor durumda bırakan JİTEM operasyonlarını, ölüm kuyusu kazılarını yapan, Apo’yu getiren yarbayı ve korucuları tutuklatan savcılar aslında Türk-İslam sentezci. Hatta misyonerlik meselesine takık oldukları için de fena halde ulusalcı. Yani bu operasyon ‘bizim Ergenekon’a karşı değil.

Üçüncü tez Ergenekon operasyonuna inanan ve destekleyen ama Saylan operasyonunu anlamayan üçüncü yolculara ait. Bu teze göre Saylan’ın evini Ergenekon operasyonuna zarar vermek isteyenler arattı aslında. İyi ve cesur savcıların içine ya bir anlık şeytan girdi ya da savcılara büyük bir komplo kuruldu. Ya da ne olduysa oldu işte ve Ergenekon karşıtlarının eline büyük bir koz verildi. Halbuki Saylan’ın evini ararken muhalifleri ve laikleri sindirme operasyonunun parçası olan savcılar, Şener Eruygur’u, Veli Küçük’ü tutuklarken vicdanlarına ve delillere göre hareket etmişti.

Bu üç tez de benim gibi Ergenekon operasyonundan Türkiye’nin gölge devletinden kurtulmasını bekleyenler için ikna edici değil. Üçü de gerçekle yüzleşemeyenlerin ürettiği bir hiper-gerçekliğe tekabül ediyor. Her üç teze göre de Ergenekon’dan hiçbir şey çıkmaz. En tutarsız olanı ise kafasını kuma gömenlerin üçüncü tezidir. Saylan’ın evini ararken içine şeytan kaçmış olan savcı, Perinçek’i tutuklarken niye melek olsun? Ya da savcının ne zaman melek ne zaman şeytan olacağını bilemediğimiz bir operasyona neden inanıp, güvenelim?

12. operasyonun iddianamesi henüz ortada yok. Savcılar bunu niye yaptı bilemiyoruz. Ancak daha önce ortaya koydukları deliller içinden bir kestirimde bulunabiliriz.

Ergenekon davasına inanan ve çok şey bekleyen ama Türkan Saylan’ın evinin penceresindenki görüntüsü de vicdanını rahatsız edenler için Ergenekon iddianamesinin eklerinden dördüncü tez.

Maalesef yarın...



Bu haber 977 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,630 µs