En Sıcak Konular

Koru'dan Cumhurbaşkanlığı tartışması

22 Mayıs 2009 10:38 tsi
Koru'dan Cumhurbaşkanlığı tartışması Bu savcılarla dokunulmazlık şart!

Gülay Altan / Akşam

Fehmi Koru, "Cumhurbaşkanı olmanız bile 'Gel kardeşim buraya, ifade ver' denmesinin önüne geçmiyor. Dokunulmazlık olmazsa ikide bir Başbakanı, bakanları çağırırlar" dedi ve ekledi:

Bu hafta boyunca Cumhurbaşkanı'nın yargılanıp yargılanamayacağı tartışıldı. Gül, 'Hadi, yargılayın bitsin' dese, tüm şaibelerin de sonu gelmiş olmaz mı?
Dedi zaten. Seçilmeden önce söyledi.

Milletvekili dokunulmazlığı vardı, yargılanamadı, şimdi diyemez mi?
İki günde bir bunu mu diyecek? Hayır dedi yargı; sizi yargılayacak bir şey yok. Cumhurbaşkanı olmuş, tekrar mı müracaat edecek? Bu olmaz. Münakaşa da boşuna. O savcının talebi, bunun yersizliği üst mahkemeden döner.

Türkiye'nin 'dokunulmazlık' hadisesinden kurtulması gerekmiyor mu?
Elbette ama Türkiye'nin özel bir durumu var. Cumhurbaşkanı olmanız bile 'Gel kardeşim buraya, ifade ver' denmesinin önüne geçmiyor. O kadar insanın oyunu almış, 2 yıldır devleti yönetiyor ama oradan bir savcı, 'gel kardeşim buraya' diyebiliyor. Dokunulmazlık olmazsa siz nasıl böyle bir ortamda kendinizi korunmuş hissedeceksiniz? Öyleyse dokunulmazlıklar çok darlaşırsa ikide bir Başbakanı, bakanları çağırırlar. Evet, yargıya saygı duyuyoruz ama her şeyden önce yargının siyaset üzerine ağırlık koyma alışkanlığından vazgeçmesi gerek. Normal ve gerçekten kuvvetlerin ayrı olduğu bir demokrasiye kavuşursak, ki ben bunun çok uzak olmadığı kanaatindeyim, o zaman dokunulmazlığa ihtiyaç olmayacak.

'TARİHİ FIRSAT' MGK'DA BİRLİKTE KOTARILMIŞ

 Kürt sorunuyla ilgili adım atılacağına dair açıklamaların Cumhurbaşkanı Gül tarafından yapılmasının nedeni nedir sizce? AKP 29 Mart'ta Güneydoğu'da kötü sonuç aldığı için 'kamuoyunu hazırlama işi' Gül'e bırakılmış olabilir mi?
Hayır, katılmıyorum. Benim gördüğüm, bu işin Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında kotarıldığı; orada doğal bir görev bölüşümü yapılmış. Cumhurbaşkanı bir noktasından tutuyor, Başbakan bir noktasından, Genelkurmay Başkanı da bir noktasından. Aralarında uyum var.

Başbakan niye benzer bir açıklama yapmıyor?
Başbakan daha mülayim açıklamalar yapıyor. Genelkurmay Başkanı gerekirse geniş kapsamlı bir af anlamına gelebilecek bir hukuksal düzenlemeye karşı olmadıklarını açıklıyor. Cumhurbaşkanı da kurumlar arasında uyum var mesajını tekrarlayıp duruyor. Bu iş bölümü, sonunda Meclis'e sunulacak birkaç yasayla pekiştirilecek. Cumhurbaşkanı, bunun bir tür duyurusunu yapıyor. Buna bir itiraz yok anlamına gelecek açıklamaları da Genelkurmay Başkanı yapıyor. Sıra Başbakan'a gelecek, uygulamada adımlar atılacak. Cumhurbaşkanı başka, Başbakan başka telden çalıyor gibi bir şey yok.

Peki, sizce bu tarihi fırsat nedir? Bildiğiniz veya tahmin ettiğiniz bir şey var mı?
Benim bildiğim şu: Türkiye, demokrasi limanına kapkalın halatlarla bağlı kalması gereken bir ülke. Artık teröre muhatap olmaması şart. İnsanların bir ve birlikte yaşamalarını sağlayacak bir formüle ihtiyaç var. Bu formülün ne olabileceğine ilişkin herkes fikirlerini ifade ediyor. Hatta dağdakiler bile bir-takım şeyler söylüyor. Herkesin fikirlerini ifade edebildiği bu ortamda demokratik çözümlere en yakın olduğumuz hissine kapılmamız gayet normal.

Ancak bir yandan da tansiyon yükseltiliyor, örneğin DTP'li vekillerin polis zoruyla ifadelerinin alındığı bir resim dünyada nasıl yankılanır?
Terörün tasfiyesine en yakın olduğunuz nokta, teröre maruz kalmaya da en açık olduğunuz noktadır. Terörden yararlanıp ticaret yapanlar var. Böyle süreçlerde herkes parmak sokmaya çalışır. İçimizde ve dışımızda bu süreci durdurmak, Türkiye'nin demokrasiyle ilişkisini sorunlu hale getirmek isteyenlerin en faal olacakları zamandır şimdi.

Gözaltına alınacakları bildiğim yalan

Suikast listesinde olduğunuzu Ergenekon savcılarından mı yoksa soruşturma öncesinde mi öğrendiniz?
Az öncesinde öğrendim. Bir gazeteden aradılar. Bana göre sürprizdi. Araştırınca gerçek olduğunu öğrendim.

Korktunuz mu?
Korksak ne olacak ki? Zaten korkulacak ortamlarda yaşıyoruz.

Korumanız var mı?
Var ama önceden var.

Sizin yazdığınız kişilerin, siz yazdıktan sonra gözaltına alındığı iddia ediliyor.
Yalan, yok böyle bir şey. Bunu bir yalancı yazdı. Ben o gün İlhan Selçuk yazmıştım ama 3 gün önce de İlhan Selçuk yazmıştım. 

Alınacakları önceden biliyormuşsunuz...
Nerden bileyim. Bana vahiy gelmiyor, savcılarla da herhangi bir ilişkim yok. Veya polisle. Ama etrafı kokluyorum, yazılarıma da yansıtıyorumdur. Hiç kimseyi bilerek yazmadım.

Türkan Saylan'ın evinin aranması hakkında ne düşündünüz?
Doğru değildi, bunu da yazdım. Bu süreci belki de en fazla yaralayan o yanlışlıktı. Bu kararın kim tarafından alındığını da sorguladım. Birileri cevap olarak dedi ki 'Polis yapmış.'

Gül ve Erdoğan daha uzun yıllar siyasette

Cumhurbaşkanı Gül'ün görev süresi de tartışmalı. Siz 7 yıl olduğuna inananlardansınız. Bir de Başbakan Erdoğan'la yer değiştirebileceklerini söylemiştiniz. Bu fikrinizi koruyor musunuz?
Diyelim ki Gül görev süresini tamamladı, parti derse 'Gel başımıza geç' ve gerekli oyu alabilirse bunu yapar. Tayyip Erdoğan da cumhurbaşkanı olmak isterse, yeni kanuna göre halk seçerse olabilecektir. Bir süre sonra şartlar öyle gösterecek; Tayyip Bey herhalde talip olur. Gül'ün görev süresi 7 yıl olursa 2014'te süresi dolacaktır. Genel seçimle zamanlaması uymazsa bir ara dönem olur, başkası başbakan olur. Ama bence Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül daha uzun yıllar Türk siyasetinde önem taşıyacak.

Yeni kabineyi nasıl değerlendirdiniz?
O koltukların sahiplerinin zaman zaman değişmesinde büyük yarar vardır. Nedense Başbakan Erdoğan sık değişikliğe gitmedi. Parti içinde dalgalanmaya neden olsa bile o dalgalanmalar genellikle olumlu sonuçlanır. Hükümette meydana gelen değişikliği partide de bir değişiklik izleyecek. Bu da iyi.

Yeni kabinede çok arkadaşınız var mı?
Evet, yakından tanıdığım çok insan var, ama siyasette yukarılara doğru çıkıldıkça aşağılarda kalan siyaset dışı insanlarla irtibat azalır.

Cumhurbaşkanı Gül'le olan arkadaşlığınız daha farklı herhalde, irtibatınız sürüyor mu?
O benim çok, çok eski arkadaşım. Diğer siyasetçilerle olan arkadaşlığım gibi değil, aile boyu dostluğumuzun olduğu biri. Ama Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilişkimiz Cumhurbaşkanı-gazeteci ilişkisidir. Farklı bir ilişki ne benim tarafımdan talep edilmiştir ne onun böyle bir beklentisi var.

Başbakan'ın yanağını hiç okşamadım ki

'Obama gibi geldi-Bush gibi oldu' yorumunuzun ardından Başbakan Erdoğan'la yaşadığınız soğukluk geçti mi?
O benzetmeyi yapmadan önce, ben her gün Başbakan'la görüşen, yanağını okşayan veya telefonla arayıp 'Ya, bugün ne yapalım' diye fikri sorulan bir adam mıydım ki işler değişsin. Şimdi de aynı şekilde. Benim de zaten daha fazla bir beklentim yok. O üzüldü mü benim o sözlerime? Üzüldü ki o cevabı verdi.

Peki, siz üzüldünüz mü?
Herhalde ben de üzülmüşümdür ama hayat bu. O zaman da yazdım, yanağında öpücük değil, tokat izi olan bir gazeteci olmayı tercih ettim.

İLİŞKİM PARTİNİN TABANIYLA

Ama genel algı tam tersi yönde...
O konuda yapabileceğim bir şey yok. Benim ilişkim AK Parti'nin tabanıyla. AK Parti bu toplumun yüzde 70'inin değerlerini savunmak için kurulmuş bir parti. Ben, o yüzde 70'e hitap ediyorum. Beni ilgilendiren de parti değil, o yüzde 70. AK Parti o kesimi ne kadar temsil ediyorsa, ben onlara o kadar alkış veriyorum. Geçmişte ANAP'la ilişkim de böyleydi. Turgut Özal'ın savunduğu temel değerler bugün AK Parti'nin savunmaya çalıştığı değerler. Şimdi bunlarla beraber yürüyoruz, ama bu siyasi bir beraberlik değil. Eleştirilerimi okumak zorundalar. Ne olup bittiğiyle, nasıl davranmaları gerektiğiyle ilgili yazdıklarımız tabanla olan yakınlığımdan geliyor. Sokakta insanlarla oturup konuşmayı seviyorum. Mesela ekonomik kriz teğet mi geçti, geçmedi mi onlardan öğreniyorum.

Erdoğan olgunlaşacak devlet adamı olacak

Başbakan Erdoğan, partisinin tabanının beklentilerini karşılayacak bir lider mi?
Sadece tabanın değil, Türkiye'nin beklediği liderdir. Karizmatik bir tip ve bulunduğu yere değer katıyor. O parti, Tayyip Erdoğan'sız bu kadar oy alamazdı.

Cumhurbaşkanı seçilirse, eleştirilen agresif çıkışları sorun yaratmaz mı?
Tayyip Bey daha olgunlaşacak, eleştirilen noktalar da zaman içinde ortadan kalkacaktır. O da daha tatmin olmuş, daha önemli bir devlet adamı haline dönüşecektir. Şimdi bir politikacı.

JOOP HER AN ELİMİN ALTINDA

Ailesinin kolonya imalatçısı olması nedeniyle ilgisi olan 'kolonya'nın, muhafazakarlığına atıf gibi kullanılmasını Koru artık pek umursamıyor. 'Parfüm kullanıyor musunuz' sorusuna cevabı şöyle: Kullanıyorum tabii. Şu anda Prada kullanıyorum ama her an elimin altında başka parfümler de var. (Çekmecesinden Joop'u çıkarıyor...) Bu pek kullandığım bir şey değil. Evde unuttuysam diye burada tuttuğum bir şey. Oğlum hediye etmişti. Parfüm öncesi dönemde Koru Kolonyaları ünlü bir markaydı. Hala daha amcam ve amcamın oğulları hem İzmir'de hem de İstanbul'da kolonya işine devam ediyor.

Alman istihbaratı Deniz Feneri'yle Türk siyasetini etkilemeye çalışıyor

Almanya'daki Deniz Feneri davasının Alman istihbarat örgütünün işi olduğunu yazdınız...
Her şeyiyle öyle olduğunun izlerini bulabilirsiniz o davada. Almanya'daki Deniz Feneri ile Türkiye'dekini ayırmak lazım. Türkiye'dekinin olaylarla ilgisi olmadığını gayet kuvvetle tahmin ediyorum. İçinde değilim ama dışarıdan baktığınızda en ufak bir leke konulabileceğini sanmam. Zaten o kadar insanın aldatma üzerine bir araya geleceklerini düşünemem bile. Almanya Deniz Feneri'nde de bir yanlışlık varsa, içine adam sızdırarak Almanlarca yapılmıştır.

Bundan nasıl bu kadar eminsiniz?
Almanya'daki Anayasayı Koruma Örgütü baştan sona bu olayın içinde. Komiser Böhm bu örgütün bir elemanı. Özel bir mahkeme olduğu da anlaşılıyor. Yargılamadığı, mahkum etmediği insanlar hakkında karar metnine ifadeler koyuyor. Bir de haber gönderiyorlar, 'Biz de buraya müdahil olalım'. Hangi davada olunmuş ki bunda olsun. Bir tür intikamcı duygularla hareket etmek ancak Türkiye siyasetine ağırlık koymak isteyen istihbarat örgütlerinde olur. Nitekim hatırlayalım, ilk konu gündeme geldiğinde siyasi bağlantılardan bahsettiler, hatta Tayyip Erdoğan'ın ismi bile yine Almanlar tarafından telaffuz edildi. Belli ki bu işten başka şeyler çıkartmaya çalışıyorlar. Almanlar'dan biri çıkıp da 'Bunu nereden uyduruyorsun' demedi bana.

 



Bu haber 871 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,223 µs