Bu ziyaretin zamanlamasına dikkat!

20 Mayıs 2009 18:20 tsi
Kürt sorunundaki son yumuşama ortamındaki potansiyelleri ve riskleri siyaset bilimi uzmanı Dr. Nezir Akyeşilmen ile konuştuk iyibilgi röportaj

DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün ilk defa Anıtkabir’de törene katılmasını ve milletvekili Selahattin Demirtaş’ın ifade verme konusunda “üzerimize düşeni yaparız” açıklamasını son gelişmeler bağlamında nasıl okuyorsunuz?

Ahmet Türk’ün Anıtkabir’e gitmesi, son dönemde Gül’ün açılımı, hatta CHP’nin de sert bir muhalefet etmemesi, (CNNTurk’teki programda Baykal kendisi de önerilerde bulundu), ortamın yumuşaması bakımından önemli. Özellikle Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları, havanın yumuşaması, kutuplaşmadan ziyade yumuşama olması, karşılıklı jestler, çatışma çözümünde önemlidir. Tek taraflı açılım olmaz. Karşılığı gelsin diye öbür taraf da açılım yapar. Cumhurbaşkanının önderliğinde gidilen önemli bir yön var. Dolayısıyla Türk’ün Anıtkabir’e gitmesini bu yumuşama ortamına bağlıyorum.

Karşılığı gelir mi bunun? Yani devam eder mi süreç sizce?

Bu şöyle bir şey. Çatışma yönetimi, Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları, hatta Meclis Başkanı’nın DTP’lilerin ifade vermesi yazısını geri çekmesi bile kendi başına kanımca bir baskı oluşturdu ama bu da yumuşama havasıyla ilgili. Demirtaş’ın da söyledikleri bu yönde. Kutuplaşma olmayınca uzlaşma zemini doğuyor. Anıtkabir’e gidilmesi, CHP üzerinde etkili olur. Özellikle de komutanlar… Ama tüm Türkiye’ye yönelik bir mesaj bu. Jeste jestle karşılık vermek ortamı yumuşatır…

Dış ortamın çözüme yönelik olduğuna dair bir konsensüs var. Peki aktörler bunu içselleştirmiş durumda mı?

Bu bir fırsat dedi, Cumhurbaşkanı ama çatışma yönetiminde “fırsat” dedikleriniz dışardan oluşan faktörlere bağlı şeylerdir. Aktörlerin dışındadır. Herhangi bir aktör kendi başına fırsat yaratmaz. Bu hususta da fırsat dışardan gelir. Fırsat kaçırılırsa, inisiyatif kullanılmazsa aktörler üzerine düşeni yapmazsa, fırsat bir daha gelmez. İlk defa Cumhurbaşkanı kaç gün oldu açıklamasının ardında duruyor. Önceden bir şey söylerlerdi, tepki gelince “yok ben öyle demedim” derlerdi. MHP dışında da irrasyonel bir tepki gelmedi.

Küçük adımlar yeterli midir? Derin bir sorun var karşımızda?

Bence Cumhurbaşkanı bir kolaylaştırıcı rol üstleniyor. Bu çok doğru bir yol. Aktörler üzerinde pozitif etkisi olması gerekiyor. Umarım, bu sağlıklı sonuçlanır. Çatışma yönetimi bir anlık bir şey değildir. Olumlu hava oluştuktan sonra çözüme yönelik adımlar ufak ufak gelebilir ama çözümü getirecek büyük adımlar konusu duruyor

Kimse o riski alamıyor mu?

Kimse bağımsız davranamıyor. Başbakan,  Genelkurmay Başkanı söylediklerinden iki gün sonra geri adım atıyorlar. Bu uzun soluklu bir süreçtir. Bu ufak adımlar toplumda umut yaratıyor. Bu çok önemli. Toplumun karşılıklı anlaşmasında, konuşmasında katkı sağlıyor. İnsanlar peşinen tepki vermektense, anlamaya çalışıyor birbirini. Bu tür ufak adımların devamı geldikçe çözüme dönük büyük adımlara doğru yol alınabilir.

www.iyibilgi.com röportaj

Bu haber 881 defa okundu.