İsrail'in foyası ortaya çıktı

20 Mayıs 2009 11:20 tsi
Netanyahu Filistinlerle müzakere için imkânsız ön şartlarını ABD'de de tekrarlayarak barışı kimin engellediğini tüm dünyaya göstermiş oldu.

ABD Başkanı Barack Obama’yla İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Arap-İsrail ihtilafının çözümü için barış girişiminin nasıl canlandırılacağına dair yaklaşımları arasındaki büyük uçurum, ikilinin Beyaz Saray’daki görüşmelerinde açıkça görüldü. Obama yönetiminin iki devletli çözümün yanında yer aldığını teyit ederken, Netanyahu önceki yaklaşımına tutundu ve Filistinlilerin İsrail’i Yahudi devleti olarak tanımaları şartını yerine getirmesi durumunda müzakerelere derhal başlamaya hazır olduğunu açıkladı.
Netanyahu açıkça, ABD’nin öncelikler zirvesini İran’ın nükleer programının işgal etmesini istiyor. Obama’ysa, Filistin sorununun bölgedeki diğer bütün konuların temel anahtarı olduğunu ve dolayısıyla başka konuları ele almadan önce bu soruna çözüm bulunması gerektiğini düşünüyor.

‘Yol Haritası’ çöpe mi gidecek?
Bizler şimdi süper devletin başkanıyla, bu devlete tabi olan ve onun yardımları, siyasi ve askeri koruması olmaksızın bekasını sürdüremeyen bir devletin başbakanı arasındaki irade çekişmesiyle karşı karşıyayız. Netanyahu’nun bağımsız Filistin ilkesini reddetmesi, ABD’nin bölgedeki barış projesinin geçersiz kılınması ve Yol Haritası’nın yanı sıra Ortadoğu Dörtlüsü’nün geçen yıllar boyunca bütün bölgedeki gerginliği dindirecek çözümün esaslarını belirlemek için harcadığı büyük çabalara kapının kapatılması anlamına geliyor.

İsrail başbakanının müzakerelere girmeden önce Filistinlilerin İbrani devletini Yahudi kimliğiyle tanımasında ısrar etmesi, İsrailli yetkililerin Arap barış girişiminin ‘güçlendirilmesi’ veya
‘yorumlanması’ adı altında ‘düzeltilerek’ Araplardan karşılıksız ödünler elde etmek için güttüğü şantaj politikasının parçasıdır.

Obama’nın İsrail’in bu şantajcı yöntemleriyle nasıl mücadele edeceğini bilemiyoruz. Fakat ABD başkanının, İsrailli müttefikleri tarafından içine sokulduğu zorlu bir trajediyle mücadele ettiği açık; hatta İsrail inatçılığına keskin biçimde karşı koymazsa, seçmeni ve İslam dünyası nezdindeki inanılırlığını kaybedebilir.

Obama Arap-İsrail ihtilafına çözüm bulmanın ABD’nin ulusal güvenliğiyle ilgili stratejik bir çıkar olduğuna ikna olduysa, bu kanaatini İsrail’i Amerika’nın çıkarlarına saygı göstermeye ve bu çıkarları savaşa, ablukaya, faşist bir tecrit duvarına yol açan politikalarla tehdit etmekten vazgeçmeye zorlayacak somut adımlarla hayata geçirmesi gerekiyor.

Obama yerleşim inşasının derhal durdurulması gerektiğini ifade ederek İsrail politikalarıyla mücadele noktasındaki güçlü eğilimini ortaya koydu. Ancak başkanın, Arapların bu yaklaşımın bedelini İbrani devletiyle ilişkileri doğallaştırma girişimlerine hız vererek ödemelerini istemesinden endişeliyiz. Zira Financial Times dün, ABD başkanının Arap hükümetlerinden yerleşimlerin dondurulması karşılığında sınırlarını ve hava sahalarını İsraillilerle uçaklarına açmalarını istediğini yazdı.

Neyse ki Obama Netanyahu’yla, barış girişiminin canlandırılmasıyla ilgilenen Arap liderlerden önce görüştü. Böylelikle barışı önleyenin, ABD’yi ve müttefiki ılımlı Arap ülkelerini sıkıntıya düşürüp aşırılıkçı İslami grupların güçlenmesine yol açacak şekilde barışı engelleyenin kim olduğu görüldü.

(Londra’da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 19 Mayıs 2009)

Radikal

Bu haber 1,020 defa okundu.