Hangisi ne zaman bırakıyor?

20 Mayıs 2009 10:45 tsi
Koltuk istemeseniz de sizi bırakmayabilir!..

iyibilgi Ankara

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tam da “Gençlik” ve Spor Bayramı’nda siyaseti bırakacağı tarihi açıklaması, üstelik bunu gayet rahat ve kararlı biçimde yapması, AKP ve hükümetin kısa vadeli geleceğinde nasıl bir sürecin işleyebileceğine ilişkin tartışmalar başlattı.

Gerçekte ise Türkiye’nin siyasi ritmi, orta veya uzun vadeli kişisel politik kararların konjonktürle sıkça değişmesine müsait bir ülke. Yani daha bugünden ileri bir tarihe ilişkin kestirmelerin ne olacağını söylemek her zaman doğru olmayabilir.

Kaldı ki, konu Başbakan ve şu an belli bir oy kesitine sahip partinin lideri olduğunda zamanın ne göstereceğini bilmek zor.

Tabii bu açıklamayı erken bir veda gibi okumak ne kadar yanlışsa, dümdüz anlamak da doğru değil. Zira Başbakan bu cümleleri kurarken belli ki, örneğin Hüsamettin Cindoruk gibi “küllerinden doğmaya” niyet edenlere de bir gönderme yapmış bulunuyor.

Bunu yaparken de sakil bir yaşlılık söyleminden ziyade “arkadan gelenlerin, gençlerin önünü açmaktan, siyasette rekabetin doğasına izin vermekten” bahsediyor.

Tüm bunlar ilgili açıklamanın tartışılabilir farklı boyutları. Ama bir de çizilen yolun gerçekleşmesi hali var! İşte o hal hem Başbakan’ın hem de Türkiye siyasetinin takvimini gösteriyor.

Ama nasıl? Başbakan zamanı gelince siyaseti bırakacağını açıkladı. Açıkladı ama o zaman ne zaman? Erdoğan’a göre kendisinin bir dönem daha milletvekili olma durumu var.

Bu da kaba bir tarihleme ile ve “normal şartlar altında”, 2015-2016 yılına denk geliyor. Yani bir çok insanın “durun hele bir bakalım, kim öle kim kala” diyebileceği uzaklıktaki bir tarih bu.

Yine de kağıt üzerindeki durum bu. Normal şartlar altında 2011 Haziran’ın da genel seçimler yaşanırsa ve oluşacak yeni TBMM bir erken seçim yaşamadan devam ederse, 2016 yılı böyle bir süreci doğurabilir. (Elbette sandıktan ne çıkacağı da hayli önemli!)

İkinci konu ise AKP tüzüğü ile ilgili. Zaten Başbakan da buraya gönderme yapıyor; “Tüzüğümüz gereği bu dönemden sonra bir dönem daha hakkım var. Ondan sonra bırakmak durumundayım".

Evet parti tüzüğü böyle söylüyor ama herhalde Türk siyasi hayatı içinde değiştirilmesi en kolay yazılı metinlerden biri siyasi partilerin tüzüğü.

Hele Erdoğan gibi kendi partisi içinde ağırlığı belli bir liderin değiştirilmesini istediği bir durumda tüzüğün direnmesi mümkün olabilir mi? Yani bu da bir olasılık ve zamanı gelince o günün konjonktürüne göre değerlendirilebilir.

Gerçi Erdoğan’ın sözleri hayli net ve bağlayıcı: “Herkes çekilmesini bırakmasını öğrenecek. Bizim tüzüğümüzde 3 dönem milletvekilliği yapabilirsiniz arka arkaya. Benim şu anda, bu dönemden sonra bir dönem daha hakkım var. Sonra bırakmak durumundayım. Daha ileri gitmem, gidemem”.

Aynı durum AKP Genel Başkanlığı için de geçerli: “Genel başkanlık da 5 dönem. 5 dönem genel başkanlık yapabilirim, ondan sonra ayrılmak zorundayım”.

Bu projeksiyona göre milletvekilliği süreci sona erdiğinde Başbakan Erdoğan 62 yaşında olacak. Evet bellki genç sayılamaz ama Türkiye’deki siyasi yaş ortalaması düşünüldüğünde, “emekli” olacağını söylemek ne kadar mümkün?

Başbakanlık yapmış ve politik etki yaratmış bir liderin 62 yaşından sonra ne yapacağı sorusu o günlerde Cumhurbaşkanlığı tartışmasının gündeme gelmesine kolaylıkla neden olabilir.

Bu da doğal olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresinin tartışılmasını gündeme getirecek. Bu konu zaten bol bol tartışılacak gibi ama Başbakan yoluna Cumhurbaşkanlığı ile devam etmek isterse dozu daha da artabilir.

Tabii bu durumda 2016 rakamı da öne çekilebilir! Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimi 2012 yılında olabilir. Bu da bambaşka bir sürecin ortaya çıkması demek.

Görüldüğü gibi bir siyasi liderin “şu tarihte giderim ben” diyerek yaptığı kişisel bir tercihi bile net kaidelere bağlamak her zaman mümkün olmayabiliyor!

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,373 defa okundu.