baştan kokmuşsa? | " /> baştan kokmuşsa? | "/>

En Sıcak Konular

Balık baştan kokmuşsa?

19 Mayıs 2009 15:53 tsi
Balık baştan kokmuşsa? 'şu an Türkiye’nin, IMF ile anlaşma yapmasının koşulları ortadan kalkmıştır.'

Cemil Ertem / Taraf

IMF anlaşmasının olmama olasılığı

Şimdi herkesin aklına gelen ama bir türlü söylemeye dilinin varmadığı bir olasılığa gelelim. 20. stand-by, yani IMF anlaşmasının hiç olmaması olasılığına.

Hükümetin –Maliye Bakanı’nın da içinde olduğu- önemli bir kesiminin, Merkez Bankası’nın ve TÜSİAD gibi iş çevrelerinin 20. stand-by’ın bir an önce olması konusundaki güçlü iradelerine rağmen anlaşma bir türlü olmuyor. Neden? Bu tek kelimelik ama çok önemli sorunun yanıtı bizce çok kapsamlı. Yani, basitçe Başbakan’ın krizi hafife almasına, IMF’nin hükümetten, kısa sürede, altından kalmayacağı reformlar istemesine bağlanacak düzeyde bir mesele değil bu “anlaşamama” meselesi. Aslında bu “anlaşamama” hali bize bu dönemi anlattığı gibi bundan sonrasını da anlatıyor. Öncelikle herkesin merak ettiği soruya kestirmeden yanıt verelim: Bize göre şu an Türkiye’nin, IMF ile anlaşma yapmasının koşulları ortadan kalkmıştır.

Bir anlaşma olursa, bu anlaşma, yaptırım gücü olan güçlü bir program olmaktan ziyade, tarafların, “anlaşma, anlaşma dediniz yaptık işte e, n’oldu?” diyeceği esnek, kervan yolda düzülür mantığıyla kotardığı bir çerçeve olacak. Ama zaten böyle bir şey Başbakan’ın önüne gittiğinde, “zaten orta vadeli program var; IMF’den alınacak borç paraya da ihtiyaç yok, o zaman ben kendimi niye IMF’nin eline düştü dedirteyim” diyeceğini başta Mehmet Şimşek olmak üzere herkes biliyor.

IMF’nin hikâyesi artık biliniyor; burada tekrar etmeyeceğim. Ama şunu yinelemekte fayda var; IMF’nin başından beri tüm programları neoliberal denge anlayışı temel alınarak şekillendirilmiştir. Artık herkes kabul ediyor ki, kapitalizmin tarihsel dönüşümünü sağlayan bu krizin temellendiği yer neoliberal anlatıdır. O halde buradan şu sonuca varabiliriz: IMF’nin elinde bugün krizi çözecek bir program yoktur. Hele Türkiye gibi kriz sonrası, “yenidünya düzeninin” yeniden yapılanmasının başlayacağı bir ülke için IMF hiçbir şey diyemez.

70’li yıllarda, özellikle azgelişmiş ülkelerde, doruğa varan ödemeler dengesi ve dış borç sorunları, IMF reçetelerini, ülke farkı gözetmeksizin, aynılaştırmıştır.

Eğer borçlu bir ülkenin, altın ve döviz rezervleri borçlarını ödeyemeyecek düzeye inerse bunun çözümü IMF için bellidir.

Bu aynı zamanda iç fiyatlarla dış fiyatlar arasındaki dengesizlik halini de anlatır. Çözüm basit: Yerel paranın denge sağlanana kadar devalüasyonu. Ama genellikle IMF, anlaşma yaptığı ülkelere yalnız devalüasyondan ibaret bir program önermemiştir. Çünkü bütün bu süreçte, bu ülkelerin dengesizlikleri yalnızca basit ödemeler bilançosu sorunu kaynaklı olmamıştır.

Ana sektörlerde verimlilik sorunu, yağmacı bürokratik iktidarlar, bir gelir aktarım mekanizması olarak kronik yüksek enflasyon ve giderek bozulan gelir dağılımı sonucu sosyal patlamalar.

İşte bu kısır döngüyle karşı karşıya olan bu ülkeler, dış borçlarını her ödeyememe durumunda IMF’ye başvurmuşlardır. Yüksek enflasyon bir gelir aktarım mekanizması olarak, iktidardaki sınıfın gücüne güç katarken, IMF devalüasyonlarına giden yolu da açmıştır. Böylece bürokratik yağmacı iktidarlar, aynı zamanda, soygun yaparak ülkeyi IMF’ye hazırlamıştır.

“Türkiye 70 cente muhtaç” diyen dönemin başbakanının aynı zamanda, yağmacı bürokratik bir yapının da “başkanı” olduğunu ve bu ülkenin bu muhtaçlık sonucunda hem IMF’nin kapısını çalmasını hem de 12 Eylül faşizmine sürüklenmesini tam şimdi hatırlayalım. Şimdi bu soygun çetesinin başı yeni tezgâhlar peşinde. Ergenekon meselesi işte böyle bir meseledir.

IMF patentli programlar, iç fiyatlarla dış fiyatlar ardasındaki dengesizlikleri gidermek için yüksek oranlı devalüasyonlarla işe başlarlar. Bunu hemen ücretlerin dondurulması takip eder. Sonra sıra kamu maliyesine gelir. (Yani ülkeyi soyanların çöpünü IMF ülkenin halkına toplatır.)

Bu programlar bu krizle çöken, neoliberal paradigma ile tarihe karıştı.

Türkiye dünya ile bütünleştikçe cari açık, dış borç, yüksek oranlı enflasyon gibi sorunları olmayacak zaten. Kriz öncesi en çok cari açık sorununu konuşuyorduk; n’oldu? Dünya ekonomisinin bir parçası olursanız bu problem olmaz. Genişleme dönemlerinde finanse edersiniz; bu dönemlerde, nasıl finanse ettiğiniz önemlidir yalnızca. Daralma-kriz döneminde de zaten –şimdi olduğu gibi- ithalatınız ihracatınızdan az artar. Enflasyon meselesi de artık böyle bir mesele. Eğer içte Demireller zamanında olduğu gibi bir soygun düzeni kurmamışsanız; dünya enflasyonu ne olursa sizin enflasyonuz da o olur.

Esas sorun, Türkiye ekonomisindeki tüm birimlerin yeniden yapılanması, nitelikli emeğin yetiştirilmesi ve öne çıkması bu bağlamda işsizliğin azaltılmasıdır. Bunun içinde zaten çürümüş IMF programlarına ihtiyaç yoktur. Çok abartılan reel sektör borçları da, reel söktürün kriz sonrası yeniden yapılanması sorunundan ayrı değildir. 25-30 milyar dolarlık kaynaklar zaten IMF olsa da olmasa da, Türkiye’ye gelecektir.

Sonuç: IMF anlaşması olmayabilir; IMF’nin elinde Türkiye için program yok.



Bu haber 794 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,750 µs