Bülent Arınç kabinede ne yapacak?

13 Mayıs 2009 11:20 tsi
Bülent Arınç için partinin vicdanı diyorlardı, şimdi zannediyorum kabinenin ve icraatın da vicdanı olacak. Ya da Şeyh Edebali'si ya da Ömer Baba'sı... Mehmet Kamış yazdı...

Mehmet Kamış / Zaman

Bülent Arınç'ın yeni kabinede başbakan yardımcısı olarak görev alması kamuoyunda bir hayli tartışıldı. Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına katılacak olmasından tutun da nasıl 'Milli Görüş'çü olduğuna kadar, hakkında bir hayli değerlendirme yapıldı.
Yoksa hükümette Milli Görüş yeniden ağırlıklı bir hale mi gelecekti? Bence Arınç bu tartışmalardan başka bir şey yapacak kabinede...

Kendisiyle yakından tanışmıyor olsam da, ta Manisa'da avukatlık yaptığı dönemden beri takip ettiğim Bülent Arınç hakikaten bilge ve arif bir insandır. Özünde, sözünde, davranışında olabildiğince doğru durmaya çalışan, bazı siyasi hesaplar için inanmadığı davranışları sergilemeyen bir kişiliktir. Özellikle oğlu Fatih'in vefatı onu bambaşka bir boyuta taşıdı. Bu fani hayatın yalpalamaya değmeyecek kadar kısa olduğuna o olaydan sonra bir kez daha karar verdi sanıyorum. Dışarıdan gözlemlerimiz odur ki oğlunun vefatından sonra, siyasi hayatında dik ve doğru durmaya çok daha özen gösterdi. Neticede dünya gelip geçen bir yerdi, asıl olan geride bıraktıkların ve öteye götürdüklerindi.

Her komutanın yanı başında bir Akşemseddin'in, bir Edebali'nin mutlaka olması gerektiğini düşünürüm. Daha güncel konuşmak gerekirse Kurtlar Vadisi'ndeki gibi bir Ömer Baba'ya ihtiyaçları vardır. Çünkü iktidar, öyle baş edilesi bir bela değildir. Gücü taşımak öyle zor bir şeydir ki altında ezilmemek için çok güçlü bir yürek taşıyor olman gerekir. Bazen o bile yetmez.

Gücü de, başarıyı da taşıyabilmek hakikaten çok zor bir şeydir. İlgi odağı olmak, herkesin konuştuğu, ulaşmaya çalıştığı biri haline gelmek, milyarlarca dolara tasarruf edebilmek aynı zamanda dağılmamak ve hakiki tevazuyu gösterebilmek çok yaman bir iştir. Bazen başarı öyle ağır bir yüktür ki, taşımayı beceremediğinizde sizi darmadağın edebilir. Tarihin derin sayfalarında insanoğlunun servet ve iktidar ile imtihanına çok örnek var. Mesela Tarık Bin Ziyad'ı çağını aşan büyük komutan yapan en önemli şey, İspanyol altınlarının üzerine basıp da kendi kendine hitaben 'Tarık dün bir köleydin, bugün muzaffer bir komutansın. Dikkat et yarın yine bir köle olabilirsin' diyebilmesidir. Bunu diyemeyip gücün altında darmadağın olanları zaten tarih yazmıyor.

İnsan yaşadığı süre boyunca hep bir imtihandadır. Her zaman doğru hareket edemeyebilir. Bazen zorlanabilir, bazen yanılabilir, bazen her şeyi kendinden görebilir.

İnsanlar yapılan şeyleri kendine mal etmeye başladığında elinde bir balyozla ene putunu darmadağın edecek bir Molla Kasım'a ihtiyaçları vardır. Çünkü ene putu en çok da Gayretullah'a dokunur. İnsanların kendisinin olmayanı kendisininmiş gibi telakki etmesi Allah'ın da hoşuna gitmez. İyi niyetle çıkılan pek çok hareket, iktidar ve güç imtihanına tosladığında, en iyi ifadeyle dağılmıştır. Bunun için her daim hakkı hatırlatacak, yanlış yaptığında üslubunca düzeltecek bilge dostlara her zaman ihtiyaç vardır.

Kendi adıma Bülent Arınç'tan bu hükümetin Şeyh Edebali'si olmasını bekliyorum. Hiçbir siyasi ya da dünyalık beklentisi olmayan, kardeşlerinin, dostlarının yanlış olabilecek davranış ve tutumlarına karşı cesaretle hakkı söyleyecek bir Molla Kasım olmasıdır ondan beklentimiz. Arınç, arkadaşları iktidar denen o korkunç ağırlığı taşırken onlara yardım etmeli, suhuletle menzile varılmasına önayak olmalıdır.

Bülent Arınç için partinin vicdanı diyorlardı, şimdi zannediyorum kabinenin ve icraatın da vicdanı olacak. Ya da Şeyh Edebali'si ya da Ömer Baba'sı... 
 

Bu haber 405 defa okundu.