En Sıcak Konular

Obama istedi diye mi?

12 Mayıs 2009 10:06 tsi
Obama istedi diye mi? Eski MİT'çiden gündem yaratacak açıklamalar...

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, PKK’nın bir numarası Murat Karayılan’ın açıklamalarının, Kürt sorunu ve PKK terörü açısından, gelinen yeni bir noktanın ve başlayan yeni bir sürecin şartlarının anlaşılabilmesi bakımından önemli olduğunu söyledi. PKK’nın kitlesel desteğinin iyi analiz edilmesi gerektiğini söyleyen Öneş, “Demokrasi güçlerinin dayanışması, çözüm şartlarını sonuçlandırabilecek koşulları oluşturabilir” dedi.

Gazetemizin yazarı Hasan Cemal’in, PKK’nın bir numarası Murat Karayılan’la yaptığı söyleşi dizisinin yankıları sürüyor. Karayılan’ın “Öncelik silahların susmasıdır. Sonra diyalog başlayacak” diye başlayan ve bir akil adamlar mekanizmasının kurulmasıyla devam eden sözlerine eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’ten de yorum geldi.

1989-1991 yılları arasında Diyarbakır Bölge Başkanlığı görevini de üstlenen Öneş, Murat Karayılan’ın yeni bir şey söylemediğini ancak Hasan Cemal’in, PKK silahlı gücünün bir numarasının açıklamalarını, doğrudan kamuoyuna ve siyaset platformuna somut şekilde sunarak tarihe önemli bir not düşmüş olduğunu anlattı. İşte Cevat Öneş’in görüşleri...

ÖCALAN’IN TESLİMİYLE BAŞLAYAN SÜREÇ
Murat Karayılan’ın yapmış olduğu açıklamalar, Kürt Sorunu ve PKK terörü açısından, gelinen yeni bir noktanın ve başlayan yeni bir sürecin şartlarının anlaşılabilmesi bakımından önemlidir. 1999’da Öcalan’ın Türkiye’ye teslimi ile başlayan yeni süreç, ABD’nin Orta Doğu ve Irak politikaları ile doğrudan bağlantılıdır. Kuzey Irak’ta Kürt etnik yapısına coğrafi ve hukuki bir statünün kazandırılması gayretleri, Türkiye’nin Kürt sorunu ve PKK terörüyle mücadelesinde de yeni şartları ortaya çıkarmıştır.

OBAMA’NIN GELİŞİ PKK’NIN TASFİYESİNİ ZORUNLU KILDI
ABD’nin neo-con politikalarının yarattığı bölgesel ve küresel olumsuzluklar ile son küresel ekonomik kriz, ABD için kaçınılmaz olan yeniden yapılanma ve değişime neden oldu. Obama’nın iktidar oluşu, Orta Doğu ve Irak politikaları ile bağlantılı olarak, PKK silahlı gücünün tasfiye edilerek, demokratik/siyasal mücadele içinde yeni bir sürecin başlatılmasını zorunlu kılmıştır. Türkiye’nin gelişen iç ve dış dinamikleri de, Türkiye siyasetlerinin ve kurumsal yapılarının yetersizliklerine rağmen, küresel ve bölgesel gelişmelerle bağlantılı olarak, Kürt sorunu ve PKK terörünün çözümü için mevcut şartları zorlamaktadır. Karayılan’ın açıklamaları da, çözümü zorlayan şartların sonuçlarındadır.

KARAYILAN YENİ BİR ŞEY SÖYLEMEDİ AMA...
Karayılan, PKK adına bilinmeyen, önceden değerlendirilemeyen yeni bir şey söylemedi; ancak Hasan Cemal PKK silahlı gücünün bir numarasının açıklamalarını, doğrudan kamuoyuna ve siyaset platformuna somut şekilde sunarak tarihe önemli bir not düşmüş oldu. Siyasi iktidarın, muhalefet partilerinin, Kürt siyasetlerinin ve ilgili tüm kurumların olması gereken sorumluluklarına açıklık kazandırmış oldu.

Karayılan’ın; silahların susması, bölücülüğü reddeden yeni paradigma vurgusu, yeni bir Anayasa içinde kültürel haklara, eşit vatandaşlık çerçevesinde yaklaşımı, toplumsal uzlaşma için “af” meselesi, siyasi irade boşluğunun doldurulması, yeni bir adım için hükümetten bir açılım beklentisi, alternatifli muhataplık ve diyalog arayışları gibi kavramlar üzerinden, çözüm şartları için ortaya koymaya çalıştığı düşüncelerin değerlendirilmesi önemli sonuçları ortaya çıkarabilecektir.

İKTİDAR SİYASİ İRADE OLUŞTURAMIYOR
Siyasi iktidarın çözüm arayışlarına rağmen, çözüm için bütünsel bir proje üzerinden, ihtiyaç duyulan zihinsel değişim ve kararlılıkla uygulanan bir siyasi iradenin oluşturulabilmesinde, yetersizliklerle karşı karşıya olunduğunu söyleyebiliriz.

Muhalefet partileri için de; küresel/bölgesel konjonktür ile Türkiye dinamiklerinin zorunlu kıldığı, çözüm parametrelerinin geliştirilmesinde, ortak siyaset üretimi ve partiler üstü dayanışma kurulması ihtiyacına cevap veremedikleri açık bir gerçektir.

DTP ise, demokratik ve meşru bir siyasi parti olarak, silahların gölgesinden çıkma, sadece Kürt kimliğinin mağduriyeti üzerinden siyaset oluşturma gibi hatalı olan ve “güven” sorunu yaratan siyaseti ile çözümü için çok önemli olan potansiyelinin kullanılabilmesini kısıtlamaktadır.

ASKERİN DİKKAT ÇEKTİĞİ NOKTALAR ÖNEMLİ 

Askerin yeni koşulları ve çözümün parametrelerini görebilmesi şüphesiz önemli. Belirleyici olan ise askerin ve ilgili tüm kurumsal yapıların katkıları ile şekillenen, siyasetin şekillendirdiği, parlamentonun desteğini alan çözüm politikalarının üretilebilmesi ve halk desteğinin de alınarak uygulamalara devamlılık kazandırılabilmesidir. Askerin ve herhangi bir devlet kurumunun PKK’ya yaklaşımı meselesi çağdaş demokrasilerin işlerliği içinde sorgulanması gereken bir anlayışı çağrıştırmaktadır.
Devletlerin, hükümetlerin politika üretimleri içinde askerin de katkıları olacaktır. Ancak asker, politika belirleme ve uygulamalarında hiçbir zaman merkezi, vesayetçi rol üstlenemez, böylesi taleplerde bulunamaz. Askerin Kürt sorunu ve PKK terörü çözümünde güvenlik politikalarının yarattığı sonuçları görmüş olduğu konusunda yapılan ve konunun bütünselliğine çektiği dikkatler önemli olup, siyasetin bu gelişmeleri değerlendirebilmesi öncelikli görevlerindendir.  

DİNAMİKLER SİLAHLI   GÜCE İMKÂN VERMİYOR

PKK’nın “silahlı çatışma” çizgisinin sonuna geldiği hususundaki açıklamalarına “gerçekçi” yaklaşımlar olarak bakabiliriz. Irak’ta, Suriye’de, İran’da ve genel olarak Türkiye’nin sınırları dışında PKK’nın silahlı gücünün barındırılması ve devamlılığının sağlanmasına, gelişen dinamikler imkân vermemektedir.
Türkiye’nin stratejik derinliğine ve “barışçı” açılımlarına öncelik verilen politikalarına devamlılık kazandırılması halinde, PKK ve benzeri silahlı hareketlerin yeni destekler yaratabilme şartları giderek zorlaşmaktadır.

PKK’NIN KİTLESEL DESTEĞİNİ İYİ ANALİZ EDELİM

(Türkiye nasıl bir tutum sergilemeli?)  PKK’nın değişiminden ziyade, küresel/bölgesel/ulusal dinamiklerin değişimine, öncelikle dikkat etmeliyiz. Tayin edici unsur, PKK’nın iradesi ile oluşan şartlar değildir. PKK her zaman kullanılagelen bir araç olmuştur. Bunu en iyi bilen Öcalan’dır; Irak, Suriye, İran vs ile birçok Batı ülkelerinde güvenle varlığını koruyabilen örgütsel yapıların yarı legal/illegal yöneticileridir. Şimdi de, Karayılan ve yakın yönetici arkadaşlarıdır. Bu gerçeklik, Öcalan’a ve Karayılan ile arkadaşlarına, demokrasi standartları yükselen vatanlarında eşit vatandaşlık şartlarının yaratılabilmesi hususunda, acil olan önemli ve hayati sorumluluklar yüklemektedir.

PKK’ya sadece kullanılan, araçsallaştırılan silahlı güç olarak bakılmaması gerekiyor. Çok çeşitli sebeplerle alabildiği kitlesel desteğin sebep ve sonuçları ile birlikte değerlendirmeler yapma durumundayız. Bu kitlesel yapının siyaset içinde kanalize edilebilmesi, çözümlerde demokrasilere önem kazandırmaktadır. Bugün için DTP’nin önemi de bu gerçeğe dayandırılabilir.

GÜL’ÜN YAKLAŞIMINI ÖNEMSEYELİM
Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Kürt sorununun çözümünü Türkiye’nin birinci meselesi olarak ele alması ve demokrasi standartlarının yükseltilmesi ihtiyacıyla kurduğu bağlantıyı, herkesin önemsemesi ve bu paradigma çerçevesinde ihtiyaç duyulan adımlar için kapsamlı çözüm projeleri üretilmesi gerekmektedir. Sayın Başbakan’ın 2005 Diyarbakır açıklamaları ile Sayın Cumhurbaşkanı’nın son açıklamalarının örtüşmesinin yarattığı “çözüm” heyecanı ve beklentilerine ilgili her çevrenin yapabileceği katkılar için en uygun şartlara sahip bulunulmaktadır.

Gelişen dinamikler karşısında, terörün devamlılığının beklentisi içerisinde olabilecek yapıların tehdit yaratma kabiliyetleri her geçen gün zayıflamaktadır. Demokrasi güçlerinin dayanışması, çözüm şartlarını sonuçlandırabilecek koşulları oluşturabilir.

AKİL ADAMLAR DANIŞMANLIK YAPABİLİR

“Akil adamlar” terör ve uluslararası anlaşmazlıklarda kullanılan etkili yöntemlerden biridir; şartlara göre yararlanılabilir, kategorik olarak peşin hükümlerle reddedilmemelidir. Ancak, Türkiye koşullarında terörün ve Kürt sorununun çözümünde, belirleyici unsur olarak düşünülmesinden olumlu bir sonuç alınabileceği ihtimalini zayıf görüyorum.

Siyasi iktidarın şekillendireceği kapsamlı çözüm projelerinin ve politikalarının üretimlerinde, “akil adam”lara danışmanlık rollerinin verilmesinin daha uygun olacağını değerlendiriyorum.

Milliyet



Bu haber 1,519 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,103 µs