Tiyatrocuların hasreti neye?

12 Mayıs 2009 09:24 tsi
Sahnede darbe hasretini haykıran Ferhan Şensoy’u yalnız mı sandınız? “Hasret” yerine “haslet” deseler daha uygun olacaktı gerçi, ama aynı hasretle yanıp tutuşan iyi tanıdığınız başka tiyatrocular da var. Üstelik sokağa dökül

Tiyatrocu Ferhan Şensoy’un sahnede alenen darbe çağrısı yaptığı haberi okumuş olmalısınız (iyibilgi/Pes! Sahneden darbe çığırtkanlığı). Geçtiğimiz 8 Mayıs günü, Eskişehir’de “Fername” adlı oyununu sahnelerken, Şensoy, açık açık darbe özlemini dile getiren sözler sarf etti.

Şensoy’a göre darbe vakti çoktan gelmişti, ama askerden ses yoktu. Bu arada darbe hasreti çeken Ferhan Şensoy, Ergenekon soruşturmasından duyduğu rahatsızlığı da dile getirmekten geri kalmadı. Meğer Şensoy sabahlara kadar uyuyamıyormuş. Her an Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınabilir diye…

Niyetimiz bu haberi yeniden ısıtıp önünüze koymak değil. Bizimkisi sadece bir girizgah. Asıl haber ise şu: Ferhan Şensoy darbe hasreti çeken yegane tiyatrocu değil…

Bir süredir bazı tiyatrocular, “Tiyatro sanatçıları seyirci kalmayın diyor” başlıklı bir mail trafiği ile yapacakları “Laik cumhuriyet tehlikede seyirci kalmayın” gösterisine taraftar edinmeye çalışıyor.
Bu tiyatrocular 18 Mayıs Pazartesi günü saat 11’de Galatasaray Lisesi önünde buluşup Taksim Özgürlük Anıtına çelenk bırakacaklar ve Atatürk için saygı duruşunda bulunacaklar. Vatandaşlardan da destek istiyorlar.

Bu “bayram değil seyran değil…” dedirten ve tiyatrocuları Atatürk’e saygı duruşunda bulunmaya sevk eden nedenler, taşıyacakları pankartlardan anlaşılıyor: Yargı siyasallaşıyor, seyirci kalmayın. Çağdaş eğitim her gün darbe yiyor, seyirci kalmayın. Laik cumhuriyet tehlikede, seyirci kalmayın. Vb.

Yapılan duyuruda, ayrıca tiyatro sanatçılarının “Adalet! Bu hasret bizim! Aydınlık yarınlar! Bu hasret bizim! Düşünce özgürlüğü! Bu hasret bizim!” gibi bazı sloganlar okuyacakları belirtiliyor.

Nazım Hikmet’in “Bu hasret bizim” şiirinden apartma bu sloganlar Nazım’ı mezarında ters çevirir mi bilemiyoruz, ama “hasret” yerine “haslet” deselerdi, galiba daha uygun düşecekti… (Malum, “haslet” insanın yaradılışından ileri gelen karakter özelliklerini anlatan bir sözcük iken, “hasret”, bildiğimiz özlem duygusunun adı.)

Bu tiyatrocuların hasreti gerçekten “aydınlık yarınlar” için mi, Ferhan Şensoy’un sözlerini okuduktan sonra insan ister istemez tereddüde düşüyor.

 “Aydınlık yarınlar”dan kastettikleri kazıların devam etmesi, gizli-saklı tüm silah, cephane ve mühimmatın açığa çıkarılması, Ergenekon soruşturmasının derinleştirilmesi, acı ve gerilim üreten sorunların çözülmesi, 12 Eylül anayasasının lağvedilip yerine sivil-demokratik bir anayasa getirilmesi olsaydı, daha yerinde olmayacak mıydı?

Bu anlı-şanlı tiyatro adamları ve kadınları memleket meselelerine duyarlılık göstermek adına Ergenekon davasından duydukları rahatsızlığı dile getirmeyi mi “gerekçe” buldular kendilerine?

“Yazıklar olsun sizin sanat anlayışınıza” demeden önce söz konusu organizasyonun “Düzenleme Komitesinde” yer alan tiyatrocuların kimler olduğunu yazmayı unutmayalım: Engin Cezzar, Füsun Akatlı, Genco Erkal, Gülruz Sururi, Nedim Saban, Tilbe Saran, Zuhal Olcay…

Ne diyorduk: Yazıklar olsun sizin sanat ve tiyatro anlayışınıza…

www.iyibilgi.com analiz

Bu haber 872 defa okundu.