korkusu... | " /> korkusu... | "/>

En Sıcak Konular

Akyol'un büyük korkusu...

10 Mayıs 2009 21:45 tsi
Akyol'un büyük korkusu... Taha Akyol CNNTurk'ten neden istifa etti? Akyol CNNTurk'te olup biteni, "Ortak Acı 1915" adını verdiği son kitabını ve gündeme dair diğer görüşlerini anlattı... Mesela Akyol'un en büyük korkusunun ne olduğunu biliyor muydunuz?

Taha Akyol, CNN Türk'den neden istifa ettiğini anlattı. Akyol, Mehmet Ali Birand'ın gelmesiyle oluşabilecek bir iki başlılığın önüne geçmek için istifa ettiğini söyledi.Tarih kitaplarımız uzun yıllar 'Ermeni meselesi'ni hiç görmedi veya çok az hatırladı. Ermeni akademisyenler, 1915 olayları ile ilgili Avrupa'da ve ABD'de çok sayıda eser yayımladı. Ne zaman ki 1970'lerde ASALA terörü ortaya çıktı; "soykırım" sözcüğü telaffuz edildi ve bizde de yayınlara başlandı.
 
Taha Akyol geçtiğimiz günlerde "Ortak Acı 1915, Türkler ve Ermeniler" adıyla bir belgesel-kitap yayımladı. Kitapta nesnel bir tablo ortaya koyan Akyol, "Bu olaylara facia denebilir. Bunlar yaşanmıştır ama tek taraflı olmamıştır." diyor. Ermenistan'la yakınlaşma politikasını doğru bulan Akyol "Ermenilerden soykırım iddiasından vazgeçmesini beklemek gerçekçi olmaz." ifadesini kullanıyor.

Akyol, CNN Türk'ten istifasıyla ilgili olarak ise "Her başa geçen şapka olmak istemedim." diyor. İdarecilik görevi kalmadığı için okumaya ve araştırmaya daha çok vakit ayırdığını söyleyen Akyol, Atatürk'le ilgili yeni bir kitap hazırlığı içinde olduğunu da belirtiyor.
Ortak Acı'dan başlayalım sohbetimize...

Bu ismi verişimin sebebi 1915'te, öncesinde ve sonrasında sadece Ermeniler değil Türkler de acı çekti. Ya da sadece Türkler değil Ermeniler de acı çekti demektir. Çünkü bu konuda tarihsel sürece aykırı bir yaklaşım var. Türkler genelde zannediyorlar ki sadece Ermeni mezalimi yaşandı; bunun ispatı olarak da Doğu'da açılan toplu mezarları, birtakım belgeleri, fotoğrafları öne çıkarıyorlar. Ama bunlar 1916 ve sonrasında yaşandı. Bu olayları Ermeni tarihçilerden de kabul eden var. Ama, "Siz 1915'te soykırım yaptınız, 1916'da onun öfkesiyle Ermeni komiteleri bu mezalimi yaptılar." diyorlar. Ermenilerin Müslümanlara yaptığı katliamı ise intikam eylemleri diye adlandırıyorlar. Bizim tarihçilerin yaptığı yayınların büyük bir kısmı 1916'dan sonra yaşananlara dairdir. Ama Ermenilerin derdi 1915... Ben bu kitabımda 1915 öncesinde Ermenilerin Müslümanlara karşı yaptığı katliamları, tehcir sırasında çetelerin Ermenilere yaptığı katliamları ve 1916'dan itibaren Ermeni çetelerinin Müslümanlara yaptığı katliamları ortaya koydum.

Ermeni tarafından da bu katliamlara ortak acı şeklinde bakan var mı?

Henüz yok ama şunu söyleyenler yavaş yavaş ortaya çıkıyor: "1915 soykırımdır fakat 1916'da bizim komiteler de Türklere katliam yaptı." Etyen Mahçupyan da "1916 ve sonrasında yaşananlar vahşettir." diyor.

1915'te yaşananların adı niye tam konulamıyor?

Burada soykırım tartışmasının önemli olmasının sebebi şu: Soykırım hukuken az çok tanımlanabilir bir terimdir. Ama katliam, ya da facia dediğiniz zaman bunların hukukî bir karşılıkları yoktur. Bu olaylara facia denebilir. Nitekim Osmanlı bu olaylara taktil demeyi uygun görmüştür; toplu öldürme, katliam demektir bu. Bunlar olmuştur ama tek taraflı olmamıştır.

Niye soykırım diyemiyoruz?

Ermeni tehciri ve Ermenilere karşı taktil devam ederken Ermenilerin devletteki görevleri devam etmiştir. Mecliste, bürokraside, yargıda görevli Ermeniler vardır. Hatta geri hizmette olmakla beraber orduda görevli Ermeniler vardır. Tehcir kararnamesinde memurlar, sanatkârlar ve orduda hizmet edenler dışarıda tutulmuştur. Bu tür istisnalar vardır. Demek ki soykırım yani bir ırkı yok etme kastı söz konusu değil.

1915 meselesi son yıllarda yoğun olarak tartışılıyor. Bu mesele niye uzun süre karanlıkta bırakıldı?

Ben bu tartışmalardan memnunun. Bu tartışmaların sonunda empati gelişir. Hem bizde hem de Ermeniler arasında bir yumuşama meydana getirecektir zamanla.

Bu sorunun Ermeniler lehine dünya kamuoyuna mal olması nasıl gerçekleşti?

Bunun bir sebebi, bizin kendi içimize kapalı olmamızdır. Mesela Amerika'da bu konuda kitap yazacak Ermeni akademisyen sayısı bizim tarihçilerden fazladır. Dolayısıyla kendi tezlerini dünyaya duyurmuşlardır. Biz bu konuyu Lozan'da hallettik sandık. Üzerinde fazla durmadık, beyaz sayfa açmak istedik. Asala teröründen sonra araştırmalar, yayınlar ortaya çıkmaya başladı. Şimdi yeni yeni tarihçilerimiz kapsamlı ve daha objektif yayınlar yapıyor.

Türkiye'nin "Bu meseleyi tarihçilere havale ettik" demesi bir çözüm mü?

Tarihçiler bir araya geldiklerinde sundukları belgeleri herkes kendi açısından değerlendirecektir. Herkes kendi tezini savunacaktır. Sonunda tek görüşe varamayacaklar ama dünya tarihçileri, politikacılar artık iki tarafın da tezlerini birlikte görmeye başlayacaklar. Halbuki şimdiye kadar uluslararası akademik platformlarda Ermeni tezleri görülüyordu, Türk tezleri yeterince görülmüyordu. Biz dünyaya yeni açılıyoruz.

Azerbaycan'la bir gerilim yaşanıyor. Ermeni sınırının açılması konunda...

Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşmayı prensip olarak doğru buluyorum. Ancak diplomasi dilinde iki tarafın da bagajı dolu. Bizim Ermenilerden soykırımdan vazgeçtik demelerini beklememiz gerçekçi değil. Ermeni devlet başkanı şahsen bu kanaatte olsa bile kendi kamuoyu sebebiyle bunu söyleyemez. Buna karşılık, onların da bizden soykırımı kabul etmemizi beklemeleri gerçekçi değildir. Çözülebilir ufak sorunlardan yola çıkarak zamanla normalleşme sağlanabilir. Onun için diplomatik sürecin çok ihtiyatlı götürülmesi gerekiyor. Azerbaycan, Türkiye açısından hem kardeş hem enerji kaynağı olarak son derece önemlidir. Azerbaycan Rusya'nın tarafına geçerse dünya enerji koridoru olma iddiamız büyük zarar görür; onlar da çok zarar görür. Diplomasinin bir gergef dokur gibi çok dikkatli ve özenli götürülmesi lazım.

Ermeni sınırının kısa zamanda açılması mümkün mü?

Bu 'yol haritası'nda bir sürece yayılacak. Türkiye'nin üzerindeki soykırım baskısını hafifletmek için birtakım adımlar atma mecburiyeti vardır. Ermenistan'ın da yoksulluktan kurtulmak için Türkiye'ye ihtiyacı vardır. Azerbaycan'daki Rus lobisi kapı hemen açılacakmış gibi gösteriyor. Kapı hemen açılmayacak ama işareti yol haritası içinde veriliyor. Bunun ilk pratik sonucu Obama'nın soykırım terimini kullanmaması oldu. Azerbaycan'ı kaybetmemek şartıyla bu süreç olumludur. Bakü'nün de bu gerçeği göreceğini düşünüyorum.

Türk aydınları geçtiğimiz aylarda bir özür kampanyası düzenlemişti? Siz karşı çıkmıştınız sanırım...

Özür dileme kampanyasını isabetli bulmuyorum. Ama bunu yaptılar diye vatan haini diye de suçlamıyorum. Türk ve Ermeni aydınları bir panel düzenleyerek ortak bir bildiri yayımlayalım deselerdi çok daha isabetli olurdu. Özürleri tek taraflı kaldı. Ermenilerin aynı iyi niyetle karşılık göstereceklerini zannetmiyorum. Endişem odur ki, diaspora, Türkler de soykırımı kabul ettiler diye propaganda yapacaktır. Ben o yüzden politik olarak doğru bulmuyorum.

***

CNN'den istifa ettim; çünkü...
Şu anda CNN'de sadece program yapıyorum. İdari bir görevim yok. Ekonomik krizin de etkisiyle sinerji yaratmak için CNN Türk'ün haber merkeziyle Kanal D'nin haber merkezini birleştirme kararı alındı. Teknik olarak doğru bir karar fakat şöyle bir tablo ortaya çıktı. Birleşik haber merkezinin genel yayın müdürü kim olacak? Ben CNN Türk'ün genel müdürü pozisyonunda İcra Kurulu başkan yardımcısıydım. Ya CNN Türk'ün Genel Yayın Müdürü Ferhat Boratav aynı zamanda Kanal D haberlerinin de başına geçmiş olacaktı... Ya da Kanal D'nin Haber Genel Yayın Müdürü Mehmet Ali Birand aynı zamanda CNN Türk'te de bu görevi yapacaktı. Kanal D'nin haber merkezi daha büyük olduğu için ve Birand karizması olan aktif bir haberci olduğu için üst yönetim Birand'ın olmasının daha uygun olacağı kanaatini bana iletti. Ama dediler ki, sen bu projeyi kabul etmiyorsan biz bu projeden vazgeçeriz. Ben de dedim ki: İki sebepten istifa ediyorum. Bir; her başa geçen şapka olmam. İki; Ferhat Boratav'la ben tam bir uyum içerisinde çalışıyorduk. M.Ali Birand'la ben olduğum takdirde bir iki başlılık olur, Birand da ben de rahat çalışamayız, işi Birand'ın tam yetkiyle yürütmesi lazım, ben istifa ediyorum. Ve istifa ettim.

***

Atatürk'le ilgili yeni bir kitap: Ama Hangi Tek Adam
Atatürk'le ilgili yeni bir kitabın hazırlığı içerisindeyim. Herhalde bir 3-4 yıl sürecek. Ama Hangi Atatürk kitabımda Atatürk'ü politik görüşleriyle, ideolojisiyle ele almıştım. Yeni kitapta daha çok Atatürk'ün iç siyaset anlayışını ve hayat tarzını araştırıyorum. Kitabın adı için iki seçenek var: Ya "Ama Hangi Tek Adam" olacak ya da "Ulu Önder." Daha karar vermedim.

***

En korktuğum şey eşimden ayrılmak
Danıştay cinayetinin Ergenekon davasıyla görülecek olması ne anlam taşıyor?

Ben hukukçu olduğum için davanın sonu hakkında bir şey diyemem. Çünkü normal mantıkla suç ilişkisi gibi görülen bir takım bağlantılar hukukun tanımladığı anlamda bir bağlantı olmayabilir. Yalnız şu bir gerçek. Ergenekon diye bir örgüt ve bunun etrafında siyasi bir örgütlenme var. Bunlar kargaşa çıkarmak suretiyle ordunun müdahalesini sağlamak istemişlerdir. Ama bunun Danıştay saldırısıyla hukuki bağlantısı nedir, bu ancak yargılamanın sonunda ortaya çıkar.

Davanın yeni dalgalarla genişliyor. Bir hukukçu gözüyle bu ne anlama gelir?

Davaların aşırı genişletilmesi suçlunun lehine suçsuzun aleyhine işleyebilir! Ergenekon soruşturmasına destek veriyorum ama baştan beri bu endişemi de yazıyorum. Türkan Saylan'ın siyasi fikirleriyle hiçbir yakınlığım yok. Türbanlılar hakkındaki casus sözlerini insan haklarına son derece aykırı buluyorum, aşağılayıcı buluyorum. Yakıştıramıyorum. Şunu da belirtiyorum: Türkan Saylan darbeye karşı olduğu için İzmir mitinginde konuşturulmamıştır. Darbe soruşturmasında ne işi var?

Saylan'ın evinin aranması bir hukuksuzluk mu?

Kanuna uygun olan her hareket sağduyulu sayılmaz. Allah korusun en korktuğum şeyi sivri bir örnek olarak vereyim: Ben eşimden boşanabilirim, bu kanuna aykırı olmaz. Ama ben çok büyük bir halt etmiş olurum!.. Demek istiyorum ki, hukuku uygulayanların hukuk sağduyusunu göz ardı etmemesi gerekiyor.
 
Murat Tokay-zaman



Bu haber 641 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,398 µs