Gülsek mi ağlasak mı: Cindoruk geliyor!

7 Mayıs 2009 12:30 tsi
Soylu Ergenekonculardan yakınıp istifa edeceğini açıklayınca Cindoruk önce 'sinyal' verdi sonra aday oldu. Bizi ne sanıyorlar acaba diye düşünürken, hayretle denize düşmüş Cindoruk’a sarılanlar olduğunu gördük. Gülmekle ağlamak arasında gidip gelm

29 Mart yerel seçimleri sonrasında partisinin başarılı olamaması nedeniyle genel başkanlıktan istifa edeceğini açıklayan Süleyman Soylu, aynı açıklamasında partisini “Ergenekoncuların ele geçirmek istediğini” açıklamıştı.

Süleyman Soylu, DP Genel Başkanı olduğu sürece, darbe ve Ergenekon gibi netameli konularda net bir tutum içinde olmaya çalıştı. Ancak kendisinin değilse bile partisinin çok ciddi bir inandırıcılık sorunu vardı ve nitekim Soylu’nun çabası partisine bir çıkış yaptırmaya yetmedi.

Soylu’nun istifa edeceğini açıklamasının ardından DP’de yeni liderlik arayışları başladı. Ve önce katıldığı tartışma programlarında “sinyal” veren Hüsamettin Cindoruk, ardından kendi sinyaline icabet etti ve DP’ye Genel Başkanlık adaylığını açıkladı, yeniden adaylığa soyundu.

Hüsamettin Cindoruk 77 yaşında. 55 yıldır siyasetle iştigal ediyor. Genellikle kendisine “emanetçi” olarak ihtiyaç duyuldu. Süleyman Demirel ekolünden. “Emanetçi siyasetçi” olmasının yanında, akıllarda yer eden diğer bir “özelliği” de “Adnan Menderes’in avukatı” olarak tanınmasıydı.

Fakat bu “Menderes’in avukatı” şayiasının bir “balondan” ibaret olduğu yakın zamanda ortaya çıktı. Balonu patlatan ise, Aydın Menderes oldu. Menderes, Cindoruk’un böyle tanınmaktan “pişkince bir memnuniyet duyduğunu” söyledi. Adnan Menderes’in avukatı Burhan Apaydın da Menderes’in açıklamalarını teyit etti ve Cindoruk’un Menderes ile hiçbir zaman görüşmediğini açıkladı.

Bu kadar da değil. 27 Mayıs’ın hemen her yıldönümünde 27 Mayıs cuntasına karşıt açıklamalar yapan Cindoruk’un genel olarak darbeler konusunda birden fazla standart sahibi olduğu da ortaya çıktı.

.”Yassıada mahkemelerinde Menderes’in avukatı” olarak tanınmaktan “pişkince bir memnuniyet” duyan Cindoruk, tıpkı siyasetteki üstadı Demirel gibi, 28 Şubat “postmodern” darbesinden yana açıklamalarıyla dikkat çekti. 28 Şubat’ın “amacına ulaştığını” söyledi. Aynı “demokrat” Cindoruk, üniversitelerdeki başörtüsü yasağını da savundu. 27 Nisan e-muhtırasından sonra hükümeti istifaya çağıran açıklamalar yaptı. Cumhurbaşkanının seçim sürecinde Sabih Kanadoğlu’nun icat ettiği 367 icadının arkasında duran isimlerden biri oldu. Cindoruk’un Ergenekon soruşturmasıyla ilgili düşüncesi de hayli ilginç: O, Ergenekon’un “ıvır-zıvır” olduğunu düşünüyor…

Şimdi bu Cindoruk, DP’ye genel başkan olmak istiyor. Hem de “Merkez siyasetin gençlere ihtiyacı var” diyerek. Sanki “merkez” olarak tanımladığı siyasi geleneği sakatlayanlar ve çökertenler kendileri değilmiş gibi…

İlginçtir; bu Cindoruk’ta hala “liderlik” meziyetleri görenler de var. Daha genel başkan koltuğuna oturmadan “Cindoruk’a merhaba” başlıklı yazılar döşeyenler var. “Kim?” diye düşünmeyin fazla: Oktay Ekşi… Hürriyet’in başyazarı.

Ekşi, “Cindoruk’a merhaba” başlığını koyduğu bugünkü yazısında, Cindoruk için övgüde sınır tanımamış. Birkaç örnek:

“…Cindoruk’tan iyisi zor bulunur… Liderlik niteliğine sahip olduğunu taa öğrencilik yıllarından beri ispat ede ede bugünlere gelmiştir… Fevkalade zarif ve medeni bir aydındır… İyi hatiptir, söyledikleri her zaman ilgi çeker… Yüksek sorumluluk duygusuna sahiptir…”

Ekşi bu övgü dolu satırların arasında, Cindoruk’un “enkaz” devraldığını da vurgulamadan edememiş. Ama o “enkazı” kimlerin yarattığını söylemeden…

Ekşi’nin Cindoruk’u önemsemesi ve yeniden siyasete dönmesini alkışlamasının sebeb-i hikmetini ise yazısının sonunda anlıyoruz. Ekşi, AKP’ye “kaptırılan”  merkez sağ oylarının Cindoruk’un “liderlik” maharetiyle geri alınabileceğine inanıyor. Bunun zor olduğunu, ama “yapılamayacak bir şey de olmadığını” vurguluyor.

Ekşi ve Ekşi gibi düşünenlerin Cindoruk’ta ne tür bir “liderlik, yüksek sorumluluk, fevkaladelik” bulduklarını bilemiyoruz.

Bilemediğimiz diğer bir husus da Cindoruk’un kılavuzluğundan medet umanlar olmasına gülmek mi, ağlamak mı gerektiği…

www.iyibilgi.com

Bu haber 733 defa okundu.