Erdoğan'a çağrı | " /> Erdoğan'a çağrı | "/>

En Sıcak Konular

Karayılan'dan Erdoğan'a çağrı

7 Mayıs 2009 09:55 tsi
Karayılan'dan Erdoğan'a çağrı 
Hasan Cemal'e röportaj veren PKK Elebaşısı Murat Karayılan'ın, Başbakan Erdoğan'dan 10 talebi oldu.

Hasan Cemal'in Murat Karayılan'la yaptığı röportajın 3. bölümü:

Karayılan: Erdoğan AB’yi okuyamıyor


Karayılan Avrupa Birliği’ni, özellikle Fransa’yla Almanya’yı eleştiriyor. Her iki ülkenin de Türkiye’yi AB’de görmek istemediklerini söylüyor; bu nedenle bu ülkelerin Kürt sorununda çözümsüzlüğe oynadıklarını belirtiyor. Karayılan, “Bu sorun çözülmeyince, çatışma devam edince, bu ülkelerin sana karşı söyleyecekleri bin türlü lafı olacak seni AB’ye sokmamak için. İnsan hakları diyecekler, bin türlü şey diyecekler. Bu durumu okuyamıyor Türkiye...” diyor. Obama’nın liderliğindeki ABD için ise, ‘Obama da Bush gibi mi yapacak, yani çözümsüzlüğe mi oynayacak? Emin değilim. Keşke siyasi çözümü içtenlikle istese Obama Amerikası... Ne yapacak, kestiremiyorum. Çözüme büyük katkısı olur Amerika’nın...” diye konuşuyor

KANDİL DAĞI, Kuzey Irak
PKK’nın bir numarası Murat Karayılan 1956’da Suriye sınırında bir köyde doğmuş. Gaziantep Makine Yüksek Okulu’nu bitirmiş. 1970’lerin başında, daha ortaokul sıralarındayken 12 Mart döneminde Deniz Gezmiş’lerden etkilenip ‘solcu’ olmuş...
O yılları anarken ekliyor:
“Sonra da Kürt sorununu kucağımızda bulduk.”
Kandil Dağı’nın eteklerindeki iki odalı köy evindeki dört saatlik sohbetimizde  sordum:
“Başbakan Erdoğan hükümetine bir çağrınız varsa, bunu bir, iki, üç, dört diye satırbaşlarıyla nasıl özetlersiniz?”
Durdu, bir süre konuşmadı.
PKK’nın beş kişilik Başkanlık Konseyi üyeleri Bozan Tekin ve Sozdar Avesta’yla göz göze geldi. Biraz başka konulara değindi. Kafasında evirip çevirecek kadar zaman kazandıktan sonra tane tane konuşmaya başladı Karayılan.
Not defterimden aktarıyorum:
“(1) Hükümet, sorunu yeniden askere havale etmesin. Kürt sorununda silahları devre dışı bırakabiliriz. Devlet de anlayış göstermeli.
(2) Askerde eskiye göre biraz daha farklılık var, değişiklik var. Ama buna karşılık siyaset eksiği var, liderlik eksiği var.
(3) Hükümet bir açılım yaparsa, biz de gerekeni yaparız. Keşke bir adım atılsa...

‘DTP’ye yapılan siyasi katliam’
(4) Bizim sorumlu bir duruşumuz var. Başkanımız halen hapistedir. 4 bin PKK’lı da hapistedir, bunu unutmayın.
(5) Biz yerel seçimlerle birlikte bir yumuşama beklerken, tam tersi oldu. DTP’ye dönük operasyon, bastırma başladı. Bu bir ‘siyasal katliam’dır. Olmaz böyle şey. Oysa, biz yumuşama beklentisiyle 1 Haziran’a kadar uzattık eylemsizliği, ateşkesi... 29 Mart seçimlerinin mesajı demokrasidir.
(6) Başbuğ, PKK’yı bitirmek için bu yılın bir şans olduğunu söylüyor. ‘Uluslararası konjonktür de müsait PKK’yı bitirmek için’ demek, gerçekleri görmemektir. Biz siyaset diyoruz. Bakın, 1999 şokunu, (Öcalan’ın yakalanması, HC) yaşayan bir PKK bir daha bitmez. PKK hem dağa dayanır, hem kitleye dayanır çünkü... (Biraz durup devam ediyor) Ne yani şimdi Amerika gelip bizi dağda mı bitirecek?

‘Empati, evet   biraz empati...’
(7) Kürtleri asimile etmeye dönük politikalar başarılı olmadı. PKK’yı bitirmeye dönük politikalar başarılı olmadı. Bitmedi PKK...
(8) Şimdi siyasal çözüm şansı vardır, koşullar olgunlaşmıştır. Bu fırsatı kaçırmayalım. Yeni bir savaş süreci açılmasın, barış süreci açılsın. Batı’daki, bölgedeki bazı ülkelerin Kürt sorununda çözümsüzlüğe oynayan politikaları Türkiye’nin zararınadır. Kürt sorununu çözen bir Türkiye, bölgede lider olur. Bunun için toplumsal uzlaşmaya ihtiyaç vardır.
(9) Hani ne diyorlar, empati... Evet biraz empati! Artık ne asker ölsün, ne biz ölelim.
(10) Uzattığımız el havada kalmasın!”
Karayılan’ın çağrısı böyle.
Ankara’ya bu çağrısını özetlerken bir ara Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un son basın toplantısına değindi. Dağda, televizyondan dikkatle izlemişler toplantıyı. Bu arada biraz da alaylı bir dille dedi ki:
“Başbuğ bizi de insandan saydı. Hani, ‘Terörist de insandır!’ dedi ya...”
Murat Karayılan’ı dinlerken defterimin bir kenarına not ediyorum. PKK’nın bir numarası her seferinde, “Kürt sorunu bizden sorulur; bu sorun çözülecekse, ancak bizimle çözülür” demeye getiriyor.
PKK ile Kürt sorununu özdeş kılan bu söylem, “PKK’nın üstüne gelmek, PKK’yı dışlamak, Kürt sorununda çözümsüzlüğe oynamaktır” diye ifade edilebilir.

‘Fransa ve Almanya çözümsüzlüğe oynuyor’
Karayılan bu bakış açısından hareketle Avrupa Birliği’ni, özellikle Fransa’yla Almanya’yı eleştiriyor. Her iki ülkenin de Türkiye’yi AB’de görmek istemediklerini söylüyor; bu nedenle bu ülkelerin Kürt sorununda çözümsüzlüğe oynadıklarını belirtiyor.
Bu durumu, Türkiye’de siyasetin, Başbakan Erdoğan’ın okuyamadığı kanısında Murat Karayılan.
Şöyle diyor:
“Fransa’sı, Almanya’sı seni Avrupa Birliği’nde görmek istemiyor. Onun için de Kürt sorunu çözülsün istemiyorlar. Bu sorun çözülmeyince, çatışma devam edince, bu ülkelerin sana karşı söyleyecekleri bin türlü lafı olacak seni AB’ye sokmamak için. İnsan hakları diyecekler, bin türlü şey diyecekler. Bu durumu okuyamıyor Türkiye...”
AB böyleyse, ABD nasıl? 

‘Obama’nın ne yapacağını kestiremiyorum’
Karayılan şöyle dedi:
“Şimdi Başkan Obama ne yapacak? Başkan Bush Amerika’sı da Kürt sorununda çözümsüzlüğe oynadı. Aslında Lozan’dan beri Kürt sorununda çözümsüzlük siyaseti sürüyor Amerika’nın. Bunu Türkiye’ye karşı bir koz olarak tutuyor. Örneğin İsrail’in de işine geliyor çözümsüzlük hali. Böylece Türkiye’nin İsrail’e ihtiyacı olacak, İsrail’in Heron uçaklarına Türkiye’nin ihtiyacı olacak, (Türkiye’nin İsrail’den satın aldığı pilotsuz keşif uçakları, Kandil’in tepesinde uçarak PKK  hedefleri saptıyor, HC). Bölgede İran da istemez Kürt sorununun çözümünü, benzer nedenlerle... Hepsi çözümsüzlüğe oynarlar Kürt sorununda...”
“Obama Amerika’sı ne yapacak?”
“Emin değilim. Obama da Bush gibi mi yapacak, yani çözümsüzlüğe mi oynayacak? Keşke siyasi çözümü içtenlikle istese Obama Amerika’sı... Ne yapacak, kestiremiyorum. Çözüme büyük katkısı olur Amerika’nın...”    
Şunu da ekliyor bu arada:
“Bu sorunu biz bize çözelim. Gerçek bir liderle Türkiye’nin bu sorunu 24 saatte çözülür.”

‘Bir zamanlar Kürtçe  bile yasaktı’
Karayılan’a iki soru sordum.
Birincisi özetle şuydu:
“PKK 1984’te Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla silahlı mücadele başlatmamış olsaydı, bu kadar kan ve gözyaşı akmamış olsaydı, Kürt siyasal hareketi barışçı yöntemlerle bugün çok daha güçlü olmaz mıydı?”
Karayılan’ın yanıtı:
“Hayır olmazdı. Büyük ihtimalle biterdi Kürtler... Unutmayın bir zamanlar evde bile Kürtçe konuşmak yasaktı. İnsanlar kendi evinde bile Kürtçe konuşmaya korkardı.
Silahlı isyan büyük yıkıntılara, üzüntülere yol açtı ama bu süreçtir, Kürt gerçeğini Türkiye’de sahneye çıkaran... Bugün aramız olmasa da, İsmail Beşikçi Hoca, Şemdinli ve Eruh’la başlayan süreç için, ‘Kürt teslimiyetçiliğine sıkılan kurşundur’ der.”

‘Önkoşulsuz silah bırakırsak her şey beter olur’
İkinci sorum şuydu:
“PKK bugün önkoşulsuz, her hangi bir koşul öne sürmeksizin silah bıraksa, dağdan inse, Kürtler için daha iyi olmaz mı, Kürt siyasal hareketi daha güçlenmez mi?”
Murat Karayılan’ın cevabı:
“Sanmıyorum. Bakın, DTP bu kadar oy aldı, Meclis’e girdi. Başbakan elini uzatmıyor DTP’ye, Başbuğ tanımadığını söylüyor. Bu arada Başbuğ, bireysel kültürel haklara taraftar olduklarını, kolektif haklara karşı çıktıklarını söyledi. Biz şimdi hiçbir şey olmadan silah bıraksak, her şey çok daha beter olur bizim açımızdan...”
Kuzey Irak notlarının yedincisi, Murat Karayılan’la dört saatlik Kandil görüşmesinin dördüncüsü yarına...
Dünkü yazımın sonunda duyurduğum bazı konuları, Fethullahçılar’la, İran ve Hizbullah’la PKK ilişkilerini, PKK’nın tepesinde Karayılan-Bayık çatlağı var mı yok mu sorusunu, Bostancı olayıyla PKK’nın ilintisini yarına bırakıyorum.

milliyet



Bu haber 440 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,579 µs