Türkiye değişiyor da, peki niye?

6 Mayıs 2009 16:03 tsi
Yaşadığımız değişime farklı bir pencereden bakarsak…iyibilgi özel

Son dönem demokrasi savunucularının meseleyi “kimliklere” indirgemekten kendilerini alamamaları gibi bir sorunları var. Bu sebeple demokrasinin iktisadi ayağını ıskalıyorlar…

Demokrasinin iktisadi boyutunu göz önüne aldığımızda ise iki nokta karşımıza çıkıyor:

Birincisi adil olmayan mevcut iktisadi bölüşüm sorunları ve yoksulluk… Evet, yoksulların kimlik sorunları var fakat yurttaşlık sadece kimlik bağı değildir… Ekonomi alanının da demokratik mekanizmalara ihtiyacı var ve adil bir bölüşüm için bu demokratikleşme hayati…

İkincisi ise, demokrasi-dışı otoriter aktörlerin iktisadi konumu…

Otoriter yapılar iktisadi çıkarlardan ve birikim rejimlerinden azade değillerdir. Burada çift yönlü akan bir ilişki türü vardır:

Bir yandan ekonomik çıkar için mevcut iktidar konumu- statüko korunur; diğer yandan o iktidarı korumak için iktisadi araçlar kullanılır. İktisadi kaynakların birikimi, statükonun korunmasına yönlendirilir…

Örneğin bütçe kalemlerinin yanı sıra Hazine arazileri ve (Milli savunma bakanlığına bağlı ve özel hukuk hükümlerine tabi olup, mali ve idari bakımdan özerk bir tüzel kişilik olan; otomotiv imalat, otomotiv pazarlama, taşımacılık, oto lastik imalatı, çimento sanayii, inşaat sektörü, finans sektörü-bankacılık, sigortacılık, ithalat-ihracat, süpermarket zinciri, gıda, gıda pazarlama, zirai kimya, turizm, teknoloji-bilişim, enerji gibi alanlarda yatırımları olan) OYAK bu noktada önemlidir… (OYAK’ın kurumlar vergisinden, her türlü gelir gider vergisinden, üye aidatları gelir vergisinden, kuruma yapılacak bağışlar ve kurumun üyelerine yapacağı yardımlar veraset ve intikal vergisiyle gelir vergisinden, kurumun her türlü muamelesi damga vergisinden muaf olduğu da not olarak eklenmeli.)

Statü, prestij gibi faktörler de bu iktisadi ilişki ağlarında etkilidir… Maddi iktisadi birikimler statü, prestij gibi sembolik değerler biriktirirken; aynı zamanda bu semboller sayesinde tekrar iktisadi birikim korunur ve/ya elde edilir…

Bu analiz penceresinden baktığımızda bugün Türkiye’de yaşanan tartışma eksenlerini daha rahat anlamak mümkün…

Bugün “Anadolu Kaplanları” olarak lanse edilen yeni sermaye hareketlerinin Türkiye’nin küreselleşmesi sayesinde edindikleri birikim ve bu birikim üzerinden geliştirdikleri “alternatif” sembolik değerler ve siyasi pozisyonlar yaşadığımız değişimin önemli bir dinamiğidir…

Yani devlete yaslanarak kurulan ve var olan mevcut “iş dünyası burjuvazisi” ve devletin “bürokratik elit” ile yükselen Anadolu burjuvazisi arasındaki çatışma oldukça belirleyici…

Elbette bu çatışmada ittifak noktaları da yok değil, fakat o ittifaklar her iki taraf için de mücadelede alan kazanmaya yönelik…

Bu çatışma bir bakıma, Türkiye’nin kendi “burjuva demokratik devriminin” ve “aşağıdan toplumsal modernleşmesinin” taşıyıcısıdır, denilebilir…

Nitekim öncekisi, “yukarıdan bürokratik devrim” idi…

Sermaye yapısı değiştiğine göre semboller dünyası, ideolojik konumlanmalar ve devlet yapısı da değişmek durumunda kalıyor…

Çünkü -ciddi devlet teorisi analizleri de ortaya koyuyor ki- devlet ile sermaye arasında sıkı bir bağ var…

Sermaye yapısındaki değişim de küreselleşmenin etkisinden bağımsız değil. Çünkü esnek birikim modeli ve sınırların kalkması Anadolu burjuvazisinin önünü açan bir etkiye sahip. O nedenle bu kanat Türkiye’nin dışa açılmasını arzuluyor.

Türkiye dışa açıldıkça da, onu kendi içinde kapalı bir yapı olarak korumayı yeğleyenler diskalifiye oluyor…

Diskalifiye oldukça Türkiye geçmişi ile yüzleşiyor ve demokratik bir birlikte yaşamanın imkanları gelişiyor…

www.iyibilgi.com analiz

Bu haber 837 defa okundu.